Tarihçi İlber Ortaylı yazdı; Almanya'nın soykırım kararı ardındaki sinsi gerçek!
Almanya Parlementosu'nda 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanıyan kararın ardındaki siyasi gerçeği Tarihçi Prof. İlber Ortaylı yazdı.
Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Hürriyet gazetesinde yayınlanan
bugünkü köşesinden Almanya'daki soykırım kararını eleştirdi.
Almanya'nın asıl amacının Yahudi Soykırımı'nı normalleştirmek
olduğunu yazan İlber Ortaylı, "Yahudilere yapılanların her yerde
olduğunu milletlere empoze etmek, aşılamak, böylelikle kendilerini
arındırmak istiyorlar" dedi.
Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir'in açıklamalarını da
sert dille eleştiren Ortaylı, "Birkaç sene evvel tarihin
tarihçilere ait olduğunu söylemişti; bugün anlaşılan kariyerinde
ayrı bir tırmanma yolu seçmiş" diye yazdı.
İlber Ortaylı'nın köşesinden öne çıkan satırlar şöyle:
"Soykırım suçu hem geçmiş hem de gelecek kuşakları kapsayan son
derecede yaralayıcı ve damgalayıcı bir suçtur; Türkiye tarihinde
hiç kimse bu suçlamayı hak etmiyor. Her boğazlaşma, her etnik
çatışma ve karşılıklı katliam (mukatele) ‘genocide-soykırım’ olarak
nitelendirilemez.
Reich Almanyası’nın bu özgün (unique) suçu, rastgele dönemleri ve
kavimleri nitelendirmek için uygun değil ve insanlığın her kesimini
bu suça ortaklıkla itham etmek sağlıklı bir değerlendirme
sayılamaz; olsa olsa suçluluk damgasını yayma gayretidir.
Almanya’daki tasarıyı destekleyenlere, “Siz kendinize suç ortağı
arıyorsunuz” demeli. Almanlar Holokost’u dünyaya yaymak istiyorlar,
Yahudilere yapılanların her yerde olduğunu milletlere empoze etmek,
aşılamak, böylelikle kendilerini arındırmak istiyorlar.
Cem Özdemir, birkaç sene evvel tarihin tarihçilere ait olduğunu
söylemişti; bugün anlaşılan kariyerinde ayrı bir tırmanma yolu
seçmiş. Belli ki Batı toplumuyla bütünleşmek için herkesin kendine
göre bir yolu var. Bu nasıl bir soykırım kararı ki iktidar
partisinin ve koalisyonunun önde gelen liderleri, üstüne her iki
partiden birçok isim oylamaya girmediği halde her iki taraftan da
derece derece gürültü koparanlar var. Bu yaklaşımları mantıken
tasvip mümkün değil.