Tarhan Erdem'den Etyen Mahçupyan'a çağrı: Başkanlık tartışmasına...
Tarhan Erdem, Mahçupyan'ın yazısındaki açıklara dikkat çektiği köşesinde "Fikri ve vicdani dürüstlüğe sahip bir kişi olarak tanıdığım Etyen Bey" dediği Mahçupyan'ı bakın nasıl bir tartışmaya çağırdı...
Başkanlık tartışmasına evden, sokaktan, köyden başlayalım başlıklı
yazısında, Radikal yazarı Tarhan Erdem, Başbakan'ın başdanışmanı
Etyen Mahçupyan'ın başkanlık sistemi ile ilgili yazılarına yanıt
verdi.
Başbakanlık Başdanışmanı Etyen Mahçupyan Akşam gazetesinde
"Başkanlık tartışması" başlığıyla yazdığı yazılarıda özetle: "devam
etme ihtimali artık bulunmayan sistemin halen var olan bürokratik
mekanizma üzerinden gerçekleştirilemeyeceğini ve bunun "yeni
anayasa demek" olduğunu vurgulamış ve
Kritik adım yeni siyasi sistemin tümüyle 'bağımsız', yani eskinin
ideolojik çerçevesinden kurtulmuş bir anayasaya dayandırılması
olacağını belirttikten sonra, yeni anayasanın bugünün özgür
iradesine dayanan bir toplumsal meşruiyet üzerinde yükselmesinin
işin esası olduğunu söylüyor ve vardığı sonucu açıklıyordu:
"Farklılıkların özgürlüğünü ve toplumsal iradeye katılımını azami
düzeye çekebilecek hukuki meşruiyetin üretilmesi, ancak söz konusu
toplumsal meşruiyete dayanıldığı takdirde geçerli olabilir. AKP
buna talip... Yeni siyasi sistemi de bu nedenle istiyor."
Mahçupyan "vesayet sistemini ortadan kaldıracak Anayasanın "icrai
yetkileri bugüne göre daha fazla olan ve sorumluluk taşıyan bir
cumhurbaşkanını da" içermesinin işin gereği olduğunu" da açıkça
belirtiyordu.
Tarhan Erdem, Mahçupyan'ın yazısındaki açıklara dikkat çektiği
köşesinde "Fikri ve vicdani dürüstlüğe sahip bir kişi olarak
tanıdığım Etyen Bey" dediği Mahçupyan'ı bakın nasıl bir tartışmaya
çağırdı:
"Sayın Mahçupyan yazısının bir yerinde de, "bu sürede toplum olarak
yeniyi yeterince tartışma fırsatı bulacağız" diye yazdığı halde,
varılacak sonucu da açıklamaktadır:
"Demek ki önümüzdeki dönemde Türkiye parlamenter sistemden
uzaklaşarak başkanlık sistemine yanaşacak"! Yani benim anladığım,
yeni anayasanın temel çerçevesi bellidir! "Halk kendi
cumhurbaşkanını bir kez seçtikten, bu hakkı kullandıktan sonra, o
hakkın yeniden Meclis'e verilmesi gerçekçi olmadığı gibi demokratik
açıdan sorunlu da."
Bir başka yerde yazar bu fikrini daha da güçlendirmektedir: "Bu
düzenleme (yeni anayasa TE) icrai yetkileri bugüne göre daha fazla
olan ve sorumluluk taşıyan bir cumhurbaşkanını da içerecek"!
Bu görüş Etyen Bey'e mahsus değildir, Cumhurbaşkanlığı ve
Başbakanlık çevreleri, bazen mahçup, bazen açıkça; yeni anayasanın
Sayın Erdoğan'ın yürütme yetkisi ve devlet sorumluluğunu birlikte
taşıyacağı esasına göre yazılmasını doğal bir sonuç olarak
gördüklerini saklamamaktadırlar!
Bu görüşler doğruysa, neyi niçin tartışıyoruz? Bu esas varsa,
halkın tartışacağı bir konu kalmış mıdır? Neyse!
Eğer geçen haftaki Saray yemeğindeki konuşmaları "yeniyi tartışma
fırsatı" sayarsanız, sonuç bellidir; "Başkanlık sisteminde daha
hızlı karar verileceği için çözüm süreci gibi süreçler daha iyi
yönetilir" der geçersiniz.
Ya da, incelenmesi doğru bulunan örnekler arasında Meksika
Başkanlık sisteminin de sayılmasını görerek ne diyeceğinizi
şaşırırsınız.
Ancak Sayın Mahçupyan'ın görüşlerini değerlendirdiğimiz bu yazıya
O'nun ciddiyetiyle devam etmeliyiz.
O halde Etyen Beye sormak isterim; merkezi idarenin 1924 veya 1983
Anayasalarındakine benzer ibarelerle tanımlandığı demokratik bir
ülke var mıdır? Veya böyle tanımlanan bir memleket demokrasiye
geçebilmiş midir? Veya, yerel yönetim sisteminin bulunmadığı bir
ülkede hangi adla olursa olsun kurulan bir yönetimin "yarı
demokrasi", "demokrasi" gibi deyimlerle nitelendirildiğini duydunuz
mu? Hangi memlekette, cumhurbaşkanına yürütme ve yasama yetkileri
verilerek merkezi bürokratik vesayetten kurtulmaya
çalışılmıştır?
Etyen Bey, eğer bu sorularımın cevabı olarak, yaşayan veya
yaşamayan bir ülke adı hatırınıza gelmiş ise lütfen bir kez daha
düşününüz, onlar nasıl bir devlettir?
Fikri ve vicdani dürüstlüğe sahip bir kişi olarak tanıdığım Etyen
Bey, bu soruları ülke adı söyleyerek cevaplamaz; olsa olsa şu ülke
bir zamanlar şöyleydi; veya şu ülkenin su tarafı şöyledir gibi
cevaplar verir!
Konumuz, Erdoğan'ı dikkate alarak tartışılamaz; tartışıldığında
Etyen Bey'in de yazdığı gibi, Erdoğan'ın kişiliği olarak ele
alınır. Bir ülkenin sistemi, hele yeni sistemi, mevcut liderlerin
seçimle geldikleri yerlerin yetkileri, bugünkü siyasal güçleri
hesaba katılarak da aranamaz. Oysa Sayın Mahçupyan yazısının bir
iki yerinde bu yola girmiştir.
Yeni Anayasada önce demokrasinin ve hukukun ilkesi tartışılıp
yazılacaktır. Ne yazılması gerektiğinde Etyen Bey'le bir farkımız
olacağını sanmıyorum. Bundan sonra, yerleşim yerlerinin yönetim
sistemi aranacaktır. Ülkemizde 48 bin yerleşim yeri var, buraların
insanından, buraların habitatından, çevresinden, doğasından
başlayıp yönetim sistemini tanımlamak yerine; taa yukarda oturan
bir kişinin isteklerini konuşmaya başlayarak yönetim sistemi aranır
mı? Eğer aramaya aşağıdan başlarsak Etyen Beyle yine farkımız
kalmayacağına eminim.
Meselemiz o kadar karmaşık değildir; doğru yere oturup, oradan
inançlarımızı söylemek yeterlidir.