28 Ara 2013 10:51
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:50
Taraf'tan medya dünyasını karıştıracak skandal iddiası!
Taraf'ın sürmanşetinden duyurulan haberde yolsuzluk operasyonundaki medya skandalı deşifre edildi.
Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda dosyanın
detaylarında dehşete düşüren iddialar basında yer bulmaya devam
ediyor. Taraf gazetesinden Hüseyin Özay'ın gazetenin sürmanşetinde
yayınlanan haberi çok tartışılacak gibi gözüküyor.
Taraf gazetesinin haberine göre Türkiye’yi sarsan yolsuzluk ve
rüşvet operasyonu kapsamında hazırlanan dosyadan “medya skandalı”
çıktı. Soruşturma sürecinde yapılan teknik takipte, hükümete yakın
olarak bilinen bazı medya kuruluşlarının yöneticilerinin Halkbank
Genel Müdürü Süleyman Aslan’dan “nakit desteği” istedikleri tespit
edildi. Hatta bir yandaş gazetenin tepe yöneticisinin, “Maaşları
ödeyemiyorum. Ordan 2 milyon lira gönder” şeklinde talepte
bulunması, savcıları bile hayrete düşürdü.
İşte Taraf'taki haberin detayları:
HALKBANK BAHANE REKLAM ŞAHANE
İstanbul cumhuriyet savcılığı tarafından yürütülen yolsuzluk
ve rüşvet operasyonunun, “medya ayağının” da olduğu ortaya çıktı.
Operasyonun patlamasının ardından, Halkbank Genel Müdürü Süleyman
Aslan’a büyük destek veren yandaş basının, Halkbank sevgisinin
sırrı çözüldü. Savcılık tarafından yürütülen 14 aylık teknik takip
sırasında, Süleyman Aslan ile yandaş medya yöneticileri arasındaki
“ilişki” de tüm yönleriyle açığa çıktı. Özellikle, söz konusu medya
kuruluşlarına bankadan sağlanan olağanüstü destekler ise,
soruşturmayı yürütenlerin de dikkatini çekti.
ASLAN: “BURASI HALKA AÇIK ŞİRKET”
Yapılan teknik takipte, bazı yandaş medya yöneticilerinin
Süleyman Aslan ile yaptığı “destek” pazarlıkları da gün yüzüne
çıktı. Örneğin hükümete yakınlığı ile bilinen bir gazetenin tepe
yöneticisi ile Süleyman Aslan arasında geçen telefon görüşmesinde,
medya yöneticisinin, “Süleyman Bey, maaşları ödeyemiyorum. Oradan 2
milyon yolla” şeklinde talepte bulunduğu belirlendi. Aslan’ın ise,
“Burası halka açık şirket. Açıklayamayacağım, kaynak transferleri
yapamam” dediği saptandı. Bunun üzerine medya yöneticisinin, “Bir
şey olmaz. Ben reklam faturası keser gönderirim, sana” cevabı
vermesi dikkatlerden kaçmadı. Savcılık bu konuda özel bir inceleme
yapmadı. Ancak, teknik takipte elde edilen bilgilere göre, hükümete
yakın medya kuruluşlarına, reklam adı altında yüksek miktarlarda
kaynak transferinin yapıldığı tespit edildi.
95 MİLYON LİRALIK REKLAM
Bu kapsamda, özellikle Halkbank‘ın geçtiğimiz yıl hizmete
giren Paraf kartının tanıtımı için milyonlarca liralık kaynak
harcanması dikkat çekici bulundu. Bankanın sadece 2012 yılında
reklam ve tanıtıma 95.9 milyon liralık kaynak aktardığı belirlendi.
Aynı yıl bankanın reklam harcamalarının yüzde 74.9 oranında artış
gösterdiği saptandı.
Öte yandan Sayıştay Başkanlığı’na bağlı denetçilerin Türkiye
Halk Bankası’nın hesaplarında yaptığı incelemede, bankanın yandaş
olarak nitelendirilen medya kuruluşlarına önemli ölçüde kredi
desteği de sağladığı belirlendi. Banka, Sabah ve ATV’nin satın alma
işlemi sırasında Çalık Grubu’na açtığı 375 milyon dolarlık kredi
ile de tartışma konusu olmuştu. Bu kredinin dışında, diğer medya
kuruluşlarının da bankadan zaman zaman kredi kullandıkları ve bu
kredilerin de reklam karşılığı ödendiği belirlendi.
Çeçen usulsüzlük iddialarını yalanladı
TURKUVAZ Medya Grubu’nun satışını açıktan fonlamakla suçlanan
IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen yazılı bir açıklama
yaptı. Açıklamada şöyle dendi: “Şahsım hakkında son günlerde bazı
internet sitelerinde, sosyal medyada, yazılı ve görsel medyada
tamamen asılsız, hiçbir somut bilgi ve belgeye dayanmayan haberler
çıkmıştır. Adı geçen mecralarda yer alan ve ‘Turkuaz Medya
Grubu’nun elinde bulunan yazılı ve görsel medya organlarının satın
alınması için İbrahim Çeçen’in 100 milyon dolar para verdiği’
şeklindeki iddialar, külliyen yalan, asılsız ve madden mümkün
olmayan iddialar olup, bu iddiaların hiçbir şekilde doğruluk payı
bulunmamaktadır. Sahsım ve şirketlerimize ait tüm gelir, gider ve
ödemelerin yasalara uygun şekilde resmî kayıt altında tutulduğunu
da özellikle belirtmek isterim. Bugüne kadar olduğu gibi bundan
sonra da yasalara ve iş ahlakına uygun şekilde faaliyetlerimizi
sürdürmeye devam edeceğiz.”