14 Haz 2013 12:54
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:13
TARAF YAZARINDAN SERT ÇIKIŞ! HİÇ UNUTMA KARAGÜL, BU MESLEK SENİ ASLA AFFETMEYECEK!
Taraf yazarı Hıdır Geviş, Yeni Şafak'ın Gezi Parkı olayları sırasında yaptığı haberleri eleştirdi.
Senarist gazetecilik ve Yeni Şafak
Fransız sinemasının dünyaya sunduğu bir kavramdır “auteur” sinemacı.
“Auteur”, İngilizce author’ün yani Türkçesiyle “yazar”ın Fransızca yazılışıdır.
1950’lerden itibaren ortaya çıkan Fransız Yeni Dalga akımına mensup yönetmenler, kendilerini “auteur” sinemacı olarak lanse ederlerdi: Onlara göre yönetmen sadece filmi çeken değil, kamerasıyla filmi yazan, kendi kişisel vizyonunu o film aracılığıyla yansıtan bir yazardı. Dolayısıyla senaryoyu da yönetmen yazmalıydı...
Anlayacağınız auteur sinemacı hem filmi çeken hem öyküsünü yazan kişi olarak algılanıyordu.
Bu kavram bize senarist yönetmen olarak transfer oldu... Hani besteci şarkıcı gibi, piyanist besteci gibi...
Sinema dünyasında senarist yönetmen olarak anılan kişi itibarlı kişidir. Çünkü iki ayrı ustalığı taşıyor; yazıyor ve yönetiyor...
Bu kavramı yüksek müsaadelerinize sığınarak medyaya da transfer etmek istiyorum...
Elde ettiğim yeni kavram şu: Senarist gazeteci.
Ancak gazeteciyken senarist gazeteciliğe transfer olan kişi, itibar sahibi olmuyor. Tersine itibarsızlaşıyor. Belki mevki sahibi oluyordur ama orası başka...
Neden mi... Gazeteci ne yapar? Bir “olay” olur ve onu yazar... Ne yapar, kitlelerin çıkarlarıyla ilgili gizli kalmış gerçeklikler vardır, onları açığa çıkarır ve yazar... Bunu yaparken bir maksat ya da gizli bir stratejiyle hareket etmez. Çünkü gazeteci boşlukta bir yıldız gibidir, kimseyle bir bağı yoktur. İşi kitleleri gerçeklerle buluşturmaktır, yazmaktır.
Ama siz bir olayı alıp haber yaparken, o olayı yeniden kurgularsanız, orası burasıyla oynarsanız, ekler çıkarırsanız ve bir propaganda materyali hâline getirirseniz, size gazeteci denmez, senarist gazeteci denir.
Gazeteciliğin en tehlikelisi, en meslek ahlakından yoksunu da bu tür gazetecilerdir. Çünkü bu tür gazetecilik kara propaganda için yapılır... Bu yolla, birilerinin tetikçiliği üstlenilir...
Yeni Şafak gazetesi, Gezi Olayları başladığından bu yana yayımladığı bazı haberlerle, senarist gazeteciliğin gelmiş geçmiş en iyi örneklerini veriyor.
Gazetenin yayın yönetmeni İbrahim Karagül, dünyayı komplo teorileriyle analiz etmeyi seven biridir. İnsaları- halkları sadece bir kukla olarak algılar ve dünyanın belli güçlerce belli merkezlerden yönetildiğine inanır. Olaylara bakışını da hep bu zihniyet üzerine oturtur ve komplo teorileri geliştirir. Eskiden onu okumak eğlendirirdi beni. Ancak asla ciddiye almaz ve bir hikâye okur gibi okurdum.
Karagül, komplo konusundaki saplantısını ve yaratıcılığını şimdi hükümeti sevindirecek balon haberler yaparak kullanıyor. Dün gazetenin manşeti “Twitter örgütü”ydü. Gazetecilik adına yapılmış utanç verici bir haber... Haber de değil, bir kara propaganda, bir sindirme ve korkutma stratejisi... İfade özgürlüğüne gözdağı vermeye yönelik zekâ özürlü bir iş...
MİT sözde, Başbakan’a bir rapor sunmuş, Twitter’da gezi olayları sonrasında 500 bin hesap açılmış. 1 haziranda 15 milyon mesaj atılmış. Bu mesajlar, belli merkezlerden yönlendiriliyormuş, bu merkezler, Mısır, Bahreyn ve Yemen’deki gösterilerde de aynı şeyleri yapmışlar.
Durun bitmedi: Bu kapsamda mercek altına alınan dört isim varmış; biri gazeteciymiş, biri öğretim üyesiymiş... Bu isimler halkı kışkırtıcı mesajlar atıyormuş, hem de sistemli bir şekilde...
Şimdi dinle cadı avcılığına soyunan Karagül! Gazeteci önüne gelen metni inceler, açık mantık hatalarını sorgular, eksik yönleri teyit ettirtir ve ondan sonra yayımlar... Sense elindeki balon metni iyice şişirmişsin. Gezi olayları sırasında 500 bin hesap açılması çok doğal. İnsanlar gündemin yoğun olduğu dönemlerde yeni hesap açmaya daha meyilli oluyorlar. Ayrıca sosyal medya ve Twitter’da yurttaş gazetecilik yapmak, Gezi olaylarıyla popüler oldu. Bu da insanları hâliyle Twitter’a yöneltti... İkincisi Twitter’da en çok mesaj atılan zamanlar, gündemin olağanüstü olduğu zamanlardır... Sonuncusu... Gazete ve televizyonların iktidar prangasıyla bağlandığı bir ortamda, gazetecilerin Twitter üzerinden gerçeklere ulaşma ve duyurma çabası ne zamandan beri maksatlı bir kışkırtıcılık oldu?
Hiç unutma Karagül! yaptığın bu gazeteci- sanatçı- akademisyen avcılığı nedeniyle, bu meslek seni asla affetmeyecek.
Hıdır GEVİŞ / TARAF
Fransız sinemasının dünyaya sunduğu bir kavramdır “auteur” sinemacı.
“Auteur”, İngilizce author’ün yani Türkçesiyle “yazar”ın Fransızca yazılışıdır.
1950’lerden itibaren ortaya çıkan Fransız Yeni Dalga akımına mensup yönetmenler, kendilerini “auteur” sinemacı olarak lanse ederlerdi: Onlara göre yönetmen sadece filmi çeken değil, kamerasıyla filmi yazan, kendi kişisel vizyonunu o film aracılığıyla yansıtan bir yazardı. Dolayısıyla senaryoyu da yönetmen yazmalıydı...
Anlayacağınız auteur sinemacı hem filmi çeken hem öyküsünü yazan kişi olarak algılanıyordu.
Bu kavram bize senarist yönetmen olarak transfer oldu... Hani besteci şarkıcı gibi, piyanist besteci gibi...
Sinema dünyasında senarist yönetmen olarak anılan kişi itibarlı kişidir. Çünkü iki ayrı ustalığı taşıyor; yazıyor ve yönetiyor...
Bu kavramı yüksek müsaadelerinize sığınarak medyaya da transfer etmek istiyorum...
Elde ettiğim yeni kavram şu: Senarist gazeteci.
Ancak gazeteciyken senarist gazeteciliğe transfer olan kişi, itibar sahibi olmuyor. Tersine itibarsızlaşıyor. Belki mevki sahibi oluyordur ama orası başka...
Neden mi... Gazeteci ne yapar? Bir “olay” olur ve onu yazar... Ne yapar, kitlelerin çıkarlarıyla ilgili gizli kalmış gerçeklikler vardır, onları açığa çıkarır ve yazar... Bunu yaparken bir maksat ya da gizli bir stratejiyle hareket etmez. Çünkü gazeteci boşlukta bir yıldız gibidir, kimseyle bir bağı yoktur. İşi kitleleri gerçeklerle buluşturmaktır, yazmaktır.
Ama siz bir olayı alıp haber yaparken, o olayı yeniden kurgularsanız, orası burasıyla oynarsanız, ekler çıkarırsanız ve bir propaganda materyali hâline getirirseniz, size gazeteci denmez, senarist gazeteci denir.
Gazeteciliğin en tehlikelisi, en meslek ahlakından yoksunu da bu tür gazetecilerdir. Çünkü bu tür gazetecilik kara propaganda için yapılır... Bu yolla, birilerinin tetikçiliği üstlenilir...
Yeni Şafak gazetesi, Gezi Olayları başladığından bu yana yayımladığı bazı haberlerle, senarist gazeteciliğin gelmiş geçmiş en iyi örneklerini veriyor.
Gazetenin yayın yönetmeni İbrahim Karagül, dünyayı komplo teorileriyle analiz etmeyi seven biridir. İnsaları- halkları sadece bir kukla olarak algılar ve dünyanın belli güçlerce belli merkezlerden yönetildiğine inanır. Olaylara bakışını da hep bu zihniyet üzerine oturtur ve komplo teorileri geliştirir. Eskiden onu okumak eğlendirirdi beni. Ancak asla ciddiye almaz ve bir hikâye okur gibi okurdum.
Karagül, komplo konusundaki saplantısını ve yaratıcılığını şimdi hükümeti sevindirecek balon haberler yaparak kullanıyor. Dün gazetenin manşeti “Twitter örgütü”ydü. Gazetecilik adına yapılmış utanç verici bir haber... Haber de değil, bir kara propaganda, bir sindirme ve korkutma stratejisi... İfade özgürlüğüne gözdağı vermeye yönelik zekâ özürlü bir iş...
MİT sözde, Başbakan’a bir rapor sunmuş, Twitter’da gezi olayları sonrasında 500 bin hesap açılmış. 1 haziranda 15 milyon mesaj atılmış. Bu mesajlar, belli merkezlerden yönlendiriliyormuş, bu merkezler, Mısır, Bahreyn ve Yemen’deki gösterilerde de aynı şeyleri yapmışlar.
Durun bitmedi: Bu kapsamda mercek altına alınan dört isim varmış; biri gazeteciymiş, biri öğretim üyesiymiş... Bu isimler halkı kışkırtıcı mesajlar atıyormuş, hem de sistemli bir şekilde...
Şimdi dinle cadı avcılığına soyunan Karagül! Gazeteci önüne gelen metni inceler, açık mantık hatalarını sorgular, eksik yönleri teyit ettirtir ve ondan sonra yayımlar... Sense elindeki balon metni iyice şişirmişsin. Gezi olayları sırasında 500 bin hesap açılması çok doğal. İnsanlar gündemin yoğun olduğu dönemlerde yeni hesap açmaya daha meyilli oluyorlar. Ayrıca sosyal medya ve Twitter’da yurttaş gazetecilik yapmak, Gezi olaylarıyla popüler oldu. Bu da insanları hâliyle Twitter’a yöneltti... İkincisi Twitter’da en çok mesaj atılan zamanlar, gündemin olağanüstü olduğu zamanlardır... Sonuncusu... Gazete ve televizyonların iktidar prangasıyla bağlandığı bir ortamda, gazetecilerin Twitter üzerinden gerçeklere ulaşma ve duyurma çabası ne zamandan beri maksatlı bir kışkırtıcılık oldu?
Hiç unutma Karagül! yaptığın bu gazeteci- sanatçı- akademisyen avcılığı nedeniyle, bu meslek seni asla affetmeyecek.
Hıdır GEVİŞ / TARAF