Taraf yazarından Fethullah Gülen Cemaati'ne tavsiyeler!
Taraf gazetesi yazarı Mücahit Bilici, bugünkü köşesinde "Fethullah Gülen Cemaati'ne tavsiyeler" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Taraf gazetesi yazarı Mücahit Bilici bugünkü köşe yazısında Gülen
cemaatine seslendi ve bazı tavsiyelerde bulundu. Cemaate, 'dine
hizmet ediyoruz diye dokunulmaz kıldığınız bencilliğinizi terkedin'
sözleriyle uyarıda bulunan Bilici, gündeme ilişkin birçok konuda
cemaatin nasıl tavır alması gerektiği konusunuda düşüncelerini
paylaştı.
İşte Mücahit Bilici'nin o yazısı,
Yıllarca devletçi-Sünnicilik ve Türkçülük yaptınız. İkisinden de
ceza alıyorsunuz. Milliyetçiliğe bazen isteyerek bazen de siyaseten
verdiğiniz rüşvetler yüzünden maksadınızın aksi ile tokat
yiyorsunuz. Cebini doldurmaktan başka derdi olamayanlar size vatan
haini diyor. Değil sizin kendi meşrebinizce samimi dindarlığınızın,
belki sizin yanlış Türkçülüğünüzün bile kenarından geçemeyecek
derekedeki kimi partizan memurlar sizi gayrımillilikle suçluyor.
Yanlış olarak seccade yaptığınız şeyin karşılığında onu paspas
yapmış olmakla suçlanmanız da kaderin bir adaletidir. Türkçülüğü
bırakın. Türkiye kutsamalarını terkedin. Âl-i Beyt’in sünnetine
sarılın. Başıma gelen Kerbela diyenin Hüseyni olmaya çalışması
gerek. Devleti kutsallaştırarak ona sahip olmak yerine toplumu
güçlendirerek devlete karşı halkı ve hakkaniyeti savunun. Sahibini
kolayca canavarlaştıran devleti ve iktidarı değil, hakkaniyeti,
adaleti, mazlumun yanında olmayı seçin. Kaderin bir remzidir ki
devlet, demokratikleşmeden sizin olamayacak. İnhisar arzusuna karşı
inhisar tokadıdır muhatap olduğunuz. Vatandaşlığa talip olun,
devlet sizin (ve herkesin) olacaktır.
Hükümetin (dinle bağı zayıf ama İslamcı geçinen) memurlarının sizi
ve cemaatinizi tekfir etme ihtimalinin eli kulağındadır. Bu tarz
bir vicdan-sûz hamleye karşı hazırlanın. Vur emrini alıp öldürmeye
çalışan yalaka ve memur ordusunun seviyesine siz de mukabele-i
bilmisil yoluyla düşmeyin. Haksızlığa karşı haksızlık yapmadan
sabırla karşılık verin, hak yerini bulacaktır.
Bediuzzaman Said Nursi’nin anlam katmanları ile örülü kitaplarını
sadeleştirerek (anlam fakirleştirmesi ile) sunma hakkına/içtihadına
sahipsiniz. Ama o kitapların üstüne kitapların orijinal ismini ve
Bediuzzaman’nın adını yazmayın. Bunu yapmayın diye size yalvaran o
kadar çok Nurcu cemaate ve insana cevap vermeye bile tenezzül
etmediniz. Yaptığınız şeyde haklı bile olsanız, bu insanların rica
ve yalvarışları karşısında gücün kibriyle hareket ettiniz. ‘Varsın
bu da olmasın’ demediniz. Hâlâ geç değil: özür dileyiniz.
Kürdistan gerçeği ile barışınızı yapın. Bilin ki Türkiye bir
Kürdistan’a hamiledir. Bir gün elbet doğuracaktır. Ya
milliyetçilikle Kürtlere karşı azdırılmış Türkçü kamuoyunun bu
yanlış hissiyatını ret ve tadil yoluna gidin, ya da
kaybedeceksiniz. Milliyetçilik treniyle Türklerin gidebileceği bir
yer kalmadı. Hükümet bile Müslümancılık üzerinden giderken sizin
tek seçeneğiniz demokrasi ve hürriyetlerdir. Türkiye’de Kemalizm ve
Türk milliyetçiliği çöktü. El an iktidarda olan söylem Müslüman
milliyetçiliğidir. Muhalefete düşmüş dindar olmayanların ise
sarılacağı tek ip demokrasi ve haklar ipidir. Gelecek liberal ve
demokratik bir dindarlıktadır. Muhafazakâr ezberleri maziye
bırakın.
Kürtlere güdülecek hayvan, bakılmaya muhtaç çocuk muamelesi yapan
geleneksel Türk zihniyetini Şefkat Tepe gibi pespaye diziler
yoluyla ayakta tutmaktan vazgeçin. İçinizdeki Kemalist tortulara
karşı da bir Ergenekon davası açın. Kürtler konusunda “eski hal
muhal, ya yeni hal ya izmihlal”in sözkonusu olduğunu görün. Kürtler
ile PKK ’yi ayrı tutabilirsiniz ama PKK’yi yok sayarak veya yok
etmek isteyerek Kürtlerle birlikte yaşama amacını
gerçekleştiremezsiniz. PKK Kürt milletinin bir parçasını temsil
ediyor. İdeolojik damak tadınıza uymasa da demokratik açıdan
toplumsal tabanı olan gerçeklere karşı direnemezsiniz. Kemalist
cerahati akıtmak için Türkçülüğe verdiğiniz rüşvetin milyonda
birini bir muhatap olarak Kürt milliyetçiliğini bile terkeden
PKK’ye vermelisiniz.
İyi niyetle çok kötü şeyler yaptınız. Nasıl bugün Başbakan
istihbarat örgütü eliyle başta medyada olmak üzere tam bir istibdad
tesis ettiyse, sizin de cemaatiniz polis ve medya imkânlarıyla
güçlü olduğu dönemde benzer bir istibdat uyguladı. Yayın dünyasında
bunun örnekleri çoktur. Görmelisiniz ki eleştiriye tahammülsüzlükte
Cemaat olarak Başbakan ve onun memurlarından geride kalmadınız.
Sahte övgüyü hep samimi eleştiriye tercih ettiniz. Siyasi
davrandınız. Cemaat olarak sizi seven mensuplarınız dışındaki ekser
insanların sizden neredeyse nefret etmesinin sebebi budur. Cemaat
enaniyetini, dine hizmet ediyoruz diye dokunulmaz kıldığınız
bencilliğinizi terkedin. Bencil olmaya, kendi işinize odaklanmaya
hakkınız var. Ancak kimseden dine hizmet ediyoruz diye itaat,
teslimiyet beklemeyiniz.
Gücü ve iktidarı (dine hizmet etmek için) önemsediğiniz için
tedbirde ölçüyü kaçırdığınız çok olduğu gibi, nice yalaka insanları
da ihya etmeyi hizmetinizin gereği saydınız. Bugün şekvacı
olduğunuz yalakaları mevcut mantığınızla yarın siz iktidar olsanız
yine istihdam edersiniz. Yarın onu yapacaksanız, bugün onlara
layıksınız demektir. Unutmayın: Kemalist hegemonya çöktü. Her şeyde
açık ve net olun. Siyaset yaparken muhataplarınızın zekâsını hafife
alan propagandadan uzak durun. Bundan sonra siyasette sıdk ve
salahat esas olacak. Siyasi riyadan sakının ve iyi niyetin asla
kötü araçlara muhtaç olmadığını unutmayın.