TARAF YAZARI "NİHAT GENÇ KINA YAKSIN.GÖRÜŞTÜĞÜ İBDA-C ÜÇ POLİSİ ŞEHİT ETTİ" DEDİ,CEVAP AYNI SERTLİKTE GELDİ!..
Taraf yazarı Emre Uslu, geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazısından, Ulusalcı yazarlarla İBDA-C arasındaki bağa dikkat çekmişti.
Uslu'nun yazısının dayanak noktası, Türkiye'de ulusalcı çizgiye yakınlığıyla bilinen Nihat Genç, Avni Özgürel, Behiç Kılıç, Turan Çömez, Serdar Akinan, Erol Manisalı, Uğur Civelek gibi isimlerin bir süre önce Baran Dergisi'ne röportaj vermeleri oldu.
Bunun üzerine Nihat Genç hakkındaki bu iddialara sert uslubuyla yanıt vermiş, "Taraf Gazetesi Türkiye'nin en büyük Ergenekon'udur" demişti.
Bugün bu tartışma bambaşka bir boyut kazandı.
Taraf yazarı Emre Uslu, ABD Konsolosluğu'na gerçekleştirilen saldırının İBDA-C tarafından düzenlendiğini belirterek, "Nihat Genç kına yaksın: görüştüğü İBDA-C üç polisi şehit etti" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Uslu, saldırı sonrası ulusalcı yazarlarla ilgili iddialarının ne kadar haklı olduğunu savundu.
Uslu'ya yanıt gecikmedi. İBDA-C'cilerin üstadı olarak suçlanan Nihat Genç hakkındaki iddialara cevap verdi.
İşte Nihat Genç'in açıklamaları...
Taraf Gazetesi'nin 12 Temmuz Cumartesi günkü nüshasında yazar Emre Uslu, Nihat Genç kına yaksın, görüştüğü İBDA-C üç polisi şehit etti, başlıklı bir yazı yazarak, ben Nihat Genç'i El Kaide'nin ve İBDA-C'nin Üstadı olarak tarif edip suçlamış. Ve bana bir kaç deli saçması soru sormuş.
Cevaplıyorum. Olay şudur, Baran adlı bir dergi benimle ropörtaj yaptı, ki, benimle olduğu gibi onlarca-yüzlerce aydınla yaptı, sanırım Haşmet Babaoğlu ve Erol Manisalı, Mehmet Bekaroğlu gibi isimlerle de yapıldığını hatırlıyorum. Ben de cevap olarak, ne olmuş yani, biz şiddete karşı hayatı duruşu açıklıkla ortada insanlarız, bize onlarca dergi gelir ve ropörtaj yaparız, diye cevap verdik.
Ama şimdi sayın Emre Uslu işi daha da ileri götürüp, beni El-Kaide"nin ve İBDA-C'nin üstadı, fikir babası, lideri gibi takdim ederek sorular soruyor, peki Nihat Genç, Baran Dergisi"yle ve orada çalışanlarla irtibatın nedir, ne zaman, nerede görüştün... vesaire saçmalıklarla sürüyor. Cevap veriyorum, sıkı dinleyin:
Ben yazar olarak günümün akşam vakitlerini onyıllar boyunca ya kahvede ya da edebiyat mahfili diyebileceğimiz mekanlarda geçiririm. Onyıllar boyu en sıkca gittiğim mekan ise, bugünkü adı Vadi Yayınları olan yayınevidir ve orada inanılmaz güzel insanlar tanırım. Size verdiğim cevapta "islamcı mahfillerden" tanırım demiştim, beni de gelip bu mahfillerden bulurlar deyip kısa kesmiştim, ama işin aslını öğrenmek için ikinci detaylı bir soru sordunuz, cevabı budur. Vadi Yayınları beni arayanın bulduğu görüştüğü ve tanıdığı bir mekandır. Beni de bu mekanlardan buldular ve ropörtaj yaptılar. Vadi Yayınları çok entellektüel insanın sıkca uğradığı bir yerdir. Mesela İçişleri Bakanı'yla hayatımda bir kez tanışmak fırsatını bu mekanda geçen yıllarda bulmuştum. Mesela, Cumhurbaşkanlığı Sekreteri Mustafa İsev ve Kültür Bakanımız Ertuğrul Günay"la da bu mekanda tartışmalarımız konuşmalarımız çok olmuştur. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık'ın birçok danışmanı bu mekanın müdavimidir ve bir zamanlar arkadaşlarımdı. Şimdi bunları böyle söylemek zorunda olmak ne kadar acı birşey, bir zamanlar uzun uzun çay kahve içip fikir felsefe tartışığın insanları ihbar ediyo