Taraf yazarı Akit'e sert çıktı: Siz Allah'ın yüzkaraları olmalısınız!
Taraf yazarı Namık Çınar bir süredir kendisini "Çınar kökünden yıkılır" ve "cibilliyetsiz" ifadeleriyle hedef haline getiren Akit Gazetesine bugün köşesinden yanıt verdi.
Yeni Akit gazetesi, Taraf yazarı Namık Çınar için daha önce tehdit
eder bir içerik ile hedef göstermiş ve "Çınar kökünden yıkılır"
yazmıştı. Ardından Çınar'a "cibilliyetsiz" denilerek hakaret
edildi.
Namık Çınar bugün Akit gazetesine köşesinden yanıt verdi.
Çınar, "İşbölümündeki görevlerinden biri de, her gün erketeye yatıp
medyadaki hükümet muhaliflerini bir zamanların derin devleti gibi
fişlemek olan, gazete kisvesi altındaki bu paçavra" diyerek
tanımladığı Akit gazetesinin edepsizliği tekrar ettiğini;
kendisinin başta "it ürür kervan yürür" diyerek umursamadığını,
ancak "cibilliyetsiz" lafı ile işin tadını kaçırdıklarını
yazdı.
"Önüne gelene pislik attığınız bu vicdansızlığınızla nasıl
yaşıyorsunuz? Sizden dindar da olmaz. Siz Allah’ın yüzkaraları
olmalısınız." gibi sert ifadeler kullanan Taraf yazarı, "Size
bakıp, tanrı bile yeriniyordur; bana kalsa" diyerek Akit'e çok sert
yanıt verdi.
İşte Namık Çınar'ın köşesinden çarpıcı bir bölüm:
... artık tadını kaçırdılar.
Yaptıkları eleştiri olsa gam yemeyeceğim, doğal karşılayacağım.
Amaçlarının bu olmadığı çok açık; hakaret de ediyorlar.
“Cibilliyetsiz” diyerek sövüyorlar.
Bizim memlekette “cinsine...cibilliyetine” diye saydırmak, bir
kimseye “soyu sopu belirsiz, huyu suyu bozuk” diye küfretmenin en
bilinen yoludur.
Bu sözcüklerden birini dahi kullansanız, devamını getirmeseniz
bile, lâfın nereye gittiğini herkes anlar.
Ben onlardan farklı olarak, bu ülkenin, soy sop kütüğüne, cinse
cibilliyete, dine imana dayalı yurttaşlık tasniflerini artık çok
gerilerde bırakmış bulunan “Batı Uygarlığı Dünyası”na dâhil olarak
yaşaması gerektiğine inananlardanım.
Toplumsal barış ve mutluluk için, “insan” olmayı yeterli görüp tek
ölçüt sayan bir nizamdan yanayım.
Bu yüzden de, Mısır’daki “İhvan”, Filistin’deki “Hamas”, Irak’taki
“İslâm Birliği”, Suriye’deki “Tevhid Örgütü” ne ise, Türkiye’de de
AKP’yi her geçen gün o hâle getiren Erdoğan’ın inşasına çalıştığı
“din devleti”ne elbet de sonuna kadar karşı çıkacağım.
Sıraladığım bu ülkelere bakıp da, içine düştükleri felâketin ortak
paydasının “siyasal din” olduğunu göremeyip, burasını da öyle bir
yer yapmaya özenmenin ne denli büyük bir gaflet olduğunu haykırmayı
korkusuzca sürdüreceğim.
Benim ne “paralel”lerle, ne de sizin gibi “yamuk”larla işim
olur.
Kim dini siyasallaştırırsa, karşısında beni bulur.
Fakat sırf edepsizliklerini ortaya koymak için, onların değer
yargılarından gider de, anlayacakları dilden konuşursam...
Bakın baylar!
Ben bu devletin kendi çizgisi bakımından tıpkı sizler gibi
bağnazlığının en dorukta olduğu bir döneminde, yedi ceddime kadar
didiklenerek, araştırması yapılarak askerî okullara alınmış, subay
olmuş birisiyim.
Yani sizin “cins ve cibilliyet”e dair değer yargılarınızın
sınavlarını fazlasıyla vermiş bir adamım.
Ama aranızdan kimler, çok meraklısı olduğunuz, bana göre bu yoz
taraklardan geçmiştir, acaba?
Acaba kaçınız ne idüğü belirsiz çıkar, kendi testinize girseniz
örneğin?
Dedim ya, ben “insan”ı esas alırım.
Kimsenin soyu sopu, dini imanı beni ilgilendirmez.
Benimkine de başkaları karışamaz.
“İnsan”, böyle özelliklerden yola çıkarak değerlendirilemez.
Hoş, siz de andırıyorsunuz insanı.
Kulaklarınız insanınkine benziyor.
Ama insan gibi duymuyorsunuz!
Gözleriniz aynı insan.
Ama bakmıyor insan gibi.
Önüne gelene pislik attığınız bu vicdansızlığınızla nasıl
yaşıyorsunuz?
Sizden dindar da olmaz.
Siz Allah’ın yüzkaraları olmalısınız.
Ya da imalât hataları.
Size bakıp, tanrı bile yeriniyordur; bana kalsa.
Ahlâkın bulunduğu yer, sizin eşindiğiniz yer değildir.
Ahlâk, meselâ gazeteciysen, siyasal iktidarın yalakası değil,
halkın yanında olmaktır.
Muktedirlerin beslemesi değil, yoksulların sesi olmanın savaşını
vermektir.
Ahlâk, gizlenmeye çalışılana ışık tutmak; madalyonun öteki yüzünü
göstermeye kalkmaktır.
Boğazından geçecek iki lokmayı, ona buna iftira etmeden, kara
çalmaya kalkmadan, namusunla kazanmak; hattâ çoğu zaman
kazanamamaktır.
Sizin gibi olmamaktır, ahlâk.