TARAF BASIN TARİHİNE DEĞİL MANİPÜLASYON TARİHİNE GEÇECEKTİR!
Gazeteci Ragıp Duran, Taraf gazetesinde yaşanan ayrılığı birdirbir.org sitesien yazdığı yazı ile değerlendirdi
Duran, gazetenin Ahmet Altan ve Yasemin Çongar tarafından değil farklı bir odak tarafından yönetildiğini iddia etti.
İşte Ragıp Duran'ın "Taraf: Çarpık doğdu, yamuk öldü" başlıklı yazısı:
Taraf gazetesi beş-altı yıllık yayın hayatını tamamlarken de ilk
günkü gibi şeffaflıktan ve dürüstlükten yoksun bir şekilde gömüldü.
Kaçınılmaz son, belki de geç bile kalmıştı.
Çünkü bu gazete henüz kuruluş aşamasında çeşitli alan ve konularda
sakat doğmuştu:
* Gazetenin malî yapısı, medya mülkiyet kimliği şeffaf değildi.
Teorik olarak Alkım Yayınevi gazetenin sahibi görünüyordu. Ne var
ki, o günlerde, tüm yayıncıların çok iyi bildiği üzere, Alkım
Yayınevi’nin kâğıtçı, ciltçi, matbaacı ve dağıtımcılar başta olmak
üzere uçan kuşa borcu vardı. Yeni bir gazete kurmak için gerekli
olan sermaye nereden, nasıl, ne zaman gelmişti? Taraf’ın sahibi ve
yöneticileri bu sorulara son altı yıl içinde hiçbir zaman açık,
net, belgeli yanıt veremediler.
* Ahmet Altan son yazısında da bu sır perdesini itina ile koruyor.
Ayrılırken bile gazetesine yönelik iddia ve suçlamaların hiçbirine
yanıt ver(e)miyor. Üstelik, Altan neden istifa ettiğini bile
açıkla(ya)mıyor. Şeffaflık ve dürüstlükten yoksunluğun adı ne
zamandan beri “demokrasi kahramanlığı” oldu? Hele birisi de kalkmış
Altan’a “mangal yürekli” demez mi? Ben hiç hoşlanmadım bu kebapçı
edebiyatından! Bir başkası da kalkmış kendini “Ahmet Altan’ın
çocukları ve kahramanları” diye niteliyor. Çocuklar ne zamandan
beri babalarını seçebilmişler ki? Ayrıca, bir insanın kendi
kendisini kahraman ilân etmesi biraz megalomania olmuyor mu?
Babadan geçe geçe, kala kala bu megalomania mı kalmış? Kendisine
iletilen belgeleri bavula koyup savcılara götürmeyi gazetecilik
sananlar, üç haberinden biri tekzip yese de hâlâ bu meslekte
kalabiliyorlarsa, galiba hakikaten kahramandır!
* Bu gazete, çeşitli kesimlerden gelen talep ve sorulara rağmen,
Fethullah Gülen Cemaati ile ilişkisi konusunda bir açıklama
yapmaktan kaçındı. Şeffaflık ve dürüstlük yoksunluğu salt malî
alanda değil, siyasal ve ideolojik düzlemde de sırıttı. Altı yıl
boyunca bu gazetede Cemaat aleyhine bir tek satır, aleyhte bir
haber, yorum, fotoğraf yayınlanmaması nasıl açıklanabilir? Keza
Zaman ve bu gruba bağlı diğer yayın organlarında da Taraf aleyhinde
bir tek satır yazı çıkmamış olması acaba tesadüf müdür? Çıkar
kardeşliği, medeniyetler ittifakı, dinler arası hoşgörü, diyalog,
empati filan falanla mı açıklayacağız bu ilişkiyi?
* Bu gazete Türkiye’nin iki büyük sorunu olan Recep Tayyip Erdoğan
ve Kürt meselesi konusunda altı yılda galiba en az üç kez tutum ve
politika değiştirdi. Üstelik, bu değişiklikler öyle nüans
sayılabilecek değişiklikler olmadı. Koyu Erdoğan taraftarlığından
kişisel de olsa yine koyu bir Erdoğan karşıtlığına geçtiler.
Kandil’de röportaj yapan Taraf ile “Kürt sorununun çözümünü
engelleyen PKK’dır” diyen Taraf aynı gazete midir? İlginç olan,
özellikle Taraf’ın Erdoğan konusundaki değişikliklerinin Zaman
grubunun da Erdoğan’la ilişkileri bozduğu dönemlere rastgelmesi; bu
da herhalde tesadüf idi.
* Bu gazetenin haberciliği, kendi dışındaki (belki de içinde, henüz
tam olarak bilemiyoruz) bir odağın sağladığı belgeleri ciddi bir
editoryal süzgeçten geçirmeden yayınlamakla sınırlı. Dolayısıyla,
bu gazeteyi aslında Altan – Çongar ikilisi yönetmedi. O odak
yönetti. Özellikle Alev Er’in ayrılmasından sonra, gazete tamamıyla
bu odağın denetiminde yayınlandı. Altan, Alev Er’in gazeteden neden
ayrıldığını açıklayacağı yerde, son yazısında ona teşekkür ediyor.
Utanma sözlüğü galiba her eve lâzım…
* Bu gazetede kuşkusuz belirli sayıda dürüst, aklı başında gazeteci
ve yazarlar da vardı. Bazıları arkadaşım ve meslektaşım. Bir kısmı
zaten zaman içinde Taraf’tan ayrıldı. Sorun zaten, Altan hariç,
kişisel bir sorun değil. Ama gazetecilik gibi son derece kolektif
bir alan ve meslekte Altan’ın egosu Taraf’ı gerçek anlamda bir
gazete olmaktan alıkoydu. Bir zamanlar gazete içindeki bir
ihtilafta, servis şefleri ile sayfa sekreterleri “sayfanın gerçek
patronu kim?” konusunda kapışırken Altan sorunu hemencecik çözüyor:
“Bakın, bu sayfaların gerçek sahibi ne servis şefidir ne de sayfa
sekreteri. Bütün sayfaların tek patronu benim, ben sizlere bu
sayfalarda çalışma hakkı veriyorum, o kadar!” Ne güzel, değil mi?
Demokrasi kahramanı böyle olur işte! Mangal yürek de buna denir!
Megalomani adamı Pennslyvania mescidinin sıradan bir ulağı haline
getirir… Farkına bile varmazsın. Biri sana söylese bile inanmazsın,
inanmak istemezsin. Çünkü sen o kadar büyüksün ki… Kibirdir yorulup
yollarda kalan. Gururdur motoru patlatıp adamı aciz bırakan!
* Bu gazetede 1 Mayıs 1977 katliamını aklamaya çalışan bir
akademisyen, Altan ve arkadaşlarının malî sebeplerle istifa
ettiğini, ayrılma olayında hiçbir siyasal neden bulunmadığını
yazdı. Biz de inandık! Altan bir süredir Başbakan Erdoğan aleyhinde
çok sert yazılar yazıyordu. Bu yazıların içeriği genellikle doğru
olmakla birlikte, üslûpta gereksiz bir bireycilik göze batıyordu.
Bir gazeteci, siyasî iktidarın bir numarası ile senli-benli kavgaya
girişmez. Mesele iki kişi arasındaki bir anlaşmazlık değil ki…
Altan’ın yürüttüğü muhalefetin dörtte birini yazanlar kendilerini
polis-savcı-hâkim üçlüsünden geçtikten sonra cezaevinde bulurken,
Altan hakaret davalarıyla yetinmek durumunda kaldı. Altan ve
arkadaşlarının Taraf’tan neden ayrıldığı konusunda tahmin ya da
öngörüde bulunmak çok zor olmasa gerek. Yeni Şafak ve Zaman’da bile
hafif muhalefet edenlerin işlerinden olduğu bir dönemde, Erdoğan,
Altan’ı gazetenin başından uzaklaştırarak hem “pis bir
muhalifinden” kurtuldu, hem de Pennslyvania’ya mesaj atmış
oldu.
* Polis Akademisi’nde ders verenlerin boş zamanlarında köşe
yazarlığı yaptığı bir mekândır Taraf gazetesi. Twitter’dan ve
köşesinden kadın-erkek ayrımı yapmadan ispatlanamayacak iddialarla
meslektaşlarına çamur atanların el üstünde tutulduğu bir
gazetedir Taraf. Başyazarının “patrona güzel bir hediye” olarak
tasarladığı bir gazetedir Taraf. Keza aynı başyazar ve kurucunun
“roman yazmaya ara verdiği dönemler”deki meşgalesidir Taraf
gazeteciliği.
Sonuç olarak, Taraf Türkiye basın tarihinde bence öyle önemli ve
değerli bir yer alamayacak. Ama Türkiye siyaset tarihinde,
manipülasyon tarihinde mutlaka hak ettiği bir konuma geçecek.
(birdirbir.org)