13 Mayıs 2013 10:45 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:10

TANKTAN KORKMADIM, İKTİDARDAN MI KORKACAĞIM! MEHMET BARANSU MEYDAN OKUDU!

'Etraf yalakalarla doldu' diyen Baransu, Erdoğan'a ve AKP'ye sert çıktı.

Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu’dan çok konuşulacak yazı. "Tanktan korkmadım, iktidardan mı korkacağım."

İşte Baransu’nun AKP’ye meydan okuyan o yazısı...

Uzunca süre Ergenekon ve vesayet kurumlarının saldırılarından mustarip olan AK Parti, yaftalama ve etiketlemenin sonuç alınabilir bir yöntem olduğunu iyi öğrenmiş olmalı. Düne kadar “şeriatçı, takunyalı” gibi sıfatlarla yaftalananlar, aynı yöntemi daha sistematik biçimde kendilerini eleştirenlere uygulamaya başladı. Neşe Düzel’i bile “cemaatçi” olarak yaftalamaya kadar vardırdılar işi. “Cemaat, iktidarın yolsuzluk dosyalarını yayımlamak için Düzel’i Yayın Yönetmeni yapıp Taraf’ı ele geçirmiş.”

Yıpratma amaçlı bu “psikolojik harbin” hedefi açık ve net: Taraf’ın yayın ekibini ve yönetimini yalan ve iftiralarla baskı altına alıp, frenleme. Haberleri yayımlayamaz hâle getirme. Doğrusu etkili olma ihtimali yüksek bir taktik. Ancak Taraf’ı hiç tanıyamamış bu arkadaşlar.

Bana da “cemaatçi, Fethullahçı” dediler. Tıpkı Düzel gibi benim üzerimden de aynı yöntemi uyguluyorlar. Askerlerin yaptığı gibi. Cemaat’le bağımı ortaya çıkarmak için telefonlarım, mail trafiğim ve bütün haberleşmem teknik takibe alındı. 24 saat esasıyla fiziki takibe maruz kaldım. Kalmaya da devam ediyorum. MİT, Cemaat’le bağımı ispatlamak ve Başbakan’ın önüne dosya koymak için özel bir ekibi sırf bana tahsis etti. Sonuçta, yakalanıp, rezil oldular.

Cemaatçi olsaydım, sanırım Cemaat’e zarar vermemek için susardım. Tıpkı şu an Cemaat’in gazeteleri ve yazarlarının “kuzuya” döndüğü gibi. Ancak susmayacağım. Gerçekleri haykırmaktan vazgeçmeyeceğim. Ekrem Dumanlı’yı eleştirdiğim gibi, yeri geldiğinde AK Parti’yi de Başbakan’ı da eleştireceğim.

Birinin arkasında koca bir cemaat olması, diğerinin yüzde 49 oy alması önemli değil. Son 15 yılımı yolsuzluk, Ergenekon ve Balyoz gibi vesayet rejiminin bütün ayaklarıyla ilgili haber yaparak geçirdim. Derin yapıların ellerinde tetikçiler vardı. O gün gerçekleri yazdım, bugün yazmaktan çekinmem.

Hükümetin ve gazetecilerinin psikolojik harp taktikli saldırıları beni yıldıramayacak. Bu millete kasteden vesayetçilerle nasıl mücadele ettimse; milletin parasına kasteden vurguncularla da aynı şekilde mücadele edeceğim.

Ustalık döneminden olsa gerek(!) demokrasinin iki temel ilkesi, şeffaflığın ve hesap sorulabilirliğin büsbütün önünü kesmek için büyük bir gayret içinde AK Parti. Her türlü eleştirinin önünü tıkamaya, dokunulmaz olmaya çalışıyorlar. Gazeteci ve yazarlar işten atılıyor. İfade ve basın hürriyetinin çanına ot tıkanıyor. Anlaşılan şimdiki hedefleri Taraf.

Sermaye müthiş bir şekilde el değiştiriyor. “Beyaz muhafazakârlar” türedi. Etraf yalakalarla doldu. Doğruları bir tek Erdoğan biliyor. Kendi doğrularını söyleyenin üstü çiziliyor, yaftalanıyor, yıpratılıyor. Yolsuzlukların üzerine gidileceğine, yolsuzlukları yazanların üzerine gidiliyor.

Taraf yolsuzlukları yazar diye bir korku var. Sahi, yüzde 50 oy desteğine sahipken ve bütün bürokratik konumlar ve kritik kurumları ele geçirmişken, bu kadar çok korkacak ne tür işlere bulaştınız? Sahi nedir bu korku? Nedir sizi Taraf’a bu kadar düşman eden ve iftiralar üretmeye sevk eden? Yolsuzlukların üzerine niçin gidemiyorsunuz?

Şu adımlar bir şeyleri “gizleme”, ileride “hesap sorulmasını” engelleme paniği olabilir mi? Ekonomideki örgütlü suçları, Özel Yetkili Mahkemelerin görev sahasının dışına çıkardınız. Sayıştay Kanunu’nu değiştirip, denetim yapmasını imkânsızlaştırdınız. Anayasa Mahkemesi yaptığınız düzenlemeyi iptal etti. Şimdi de aynı maddeyi torba yasa içerisine bir gece yarısı operasyonu ile koyup, yeniden geçirmeye çalışıyorsunuz. İhale Kanunu’nu kaç kez değiştirdiğinizi siz bile unuttunuz. Yetmedi şimdi de ihalesiz verilebilecek işleri, 250 bin liraya kadar çıkartmak istiyorsunuz.

Kamu ihalelerine fesat karıştırmayı adeta hapis yatmayı gerektiren suç olmaktan çıkardınız. Kamu ve belediyelere ait gayrımenkullerin kira ve satışına ilişkin tüm izin ve imzaları Ankara’da topladınız. Rüşvet suçunu bile alan, veren ve itiraf eden diye değiştirip hafiflettiniz.

Anlaşılan korkularınız büyük. Taraf sizi ürkütüyor. Elinde tankı olanlardan korkmadım, sizlerden de korkmam. Neşe Düzel’in iftiracılara dediği gibi “...Herhangi bir konuda elimizde belge varsa onu da saklamam, yayımlarım. Taraf ile kavga etmek istiyorsanız dürüstçe yapacaksınız. Ama bunu becerebileceğinizi de pek sanmıyorum.”

Tıpkı geçmişte olduğu gibi gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyeceğim. Darbecileri ve derin yapıları deşifre ettiğim gibi ne kadar baskıcı ve güçlü olursa olsun iktidarın hataları ve varsa yolsuzluklarını da yazacağım. “Çaylak psikolojik harpçileriniz ve taktikleriniz” beni etkileyemeyecek. En baskıcı rejimlerin bile tarihten silemedikleri gerçekleri AK Parti de silemeyecek. Gücünü okurdan alan Taraf da er ya da geç ortaya saçılacak gerçekleri yazmaya devam edecek.

Muhataplarına duyurulur...