* ‘Kapalıçarşı’ dizisinde bir çaycı rolündeydin. O zamanlar bugünleri hayal eder miydin?
Harçlığımı çıkarmak için girmiştim o işe. Açıkçası pişmandım da... Hayalimdeki ortamı bulamamıştım. Her şey hızlı gelmişti. Üç-beş sahne çektikten sonra yönetmene gidip “Çıkmak istiyorum” dedim. Bana yardımcı oldu, açıları öğretti ve o rahatlattı.
* Hayali tiyatro yapmak olan oyunculardan mıydın?
Evet. Orada her şey bir mizansen, adımların bile sayılı. Güvenli hissetme durumu orada delicesine var.
* Biyografi filmleri gündemde. Müzikle ilgilisin. Kimi canlandırmak isterdin?
Müslüm Gürses’i. Zaten onun hayatını anlatan filmde de rol aldım. Bir de Neşet Ertaş oynamayı isterdim. Bana da rol teklif edildi ama oynayamayacağımı söyledim. Onu oynayabilecek kabiliyette değilim. Oyunculuk çok önemli tabii ama çok sivri bir özelliği var rolün. Neşet’in bağlamayı çaldığı bir üslubu var. Onun alameti farikası enstrümandaki virtüozluğu. O rolü oynayacak kişinin sadece senin ya da oyunculuk yeteneğinin iyi olması değil çok iyi enstrüman bilmesi de gerekiyor bence.
*Hayatının nasıl bir dönemindesin?
Anlatamayacağım. Hayatımın şoktaki bir dönemini yaşıyorum.
* 36 yaşındasın. 35 yaşında, yıldızının en parladığı dönemde evlendin. Hiç tereddüt ettin mi?
Hayır. Benim yolum farklı. Kara kaş, kara gözle değil, yürek ve oyunculukla ayakta kalmaya çalışıyorum.
* İmza attıktan sonra hayatında neler değişti?
Hiç! Biz zaten uzun süredir aynı evde yaşıyorduk. Koronavirüs olmasaydı da daha önce evlenmiş olacaktık.
* Evlendiniz, pandemi başladı... Aynı evin içinde sabahtan akşama vakit geçirmek sizi nasıl etkiledi?
Mutluydum. Zaten evciyimdir. Evde bol bol Yemek yaptım. Sıkılmadım. Zaten kavgamız yok.