* Son dizinde ilk kez bir polisi canlandırıyorsun. Bu yeni rol, farklı bir çalışma metodu gerektirdi mi?
Hayır. Bizim hikâyemiz biraz anlar ve bir sürü fotoğraftan oluşuyor. Çok taze ve sıradan bir polisin de bilemeyeceği hikâyeler var işin içinde. O yüzden bunu kendim bulmam gerekiyordu. Yönetmen ve senaristlerimizle kafa kafaya vererek çalışıp oynadım. Sevdim polisiyeyi, keyifliydi.
* Kapadokya’da yapıldı çekimleriniz. Nasıldı?
Harika ama çok da zor bir yerdi.
* Neden?
Uzun süre kaldım. O kasvet beni biraz yordu. İş biraz karanlık olduğu için gece çekimleri zordu. Hava çok soğuktu. Bu kadar sert soğuğu daha önce yaşamamıştım. Bazı mekânlarda ‘Ben buradan sağ çıkabilecek miyim’ diye düşündüm.
* Bir önceki karakterin Ali Vefa, Türk dizi tarihine damga vurdu. Yeni karakterinle ilgili insanların beklentisi büyük oldu. Bu üzerinde baskı yarattı mı?
Olmuyor desem yalan olur. Ama ben iş seçebilen biriyim. Daha önce de böyle oldu, ‘Medcezir’den çıktıktan sonra 40 tane ‘Medcezir’ benzeri iş geldi bana. Hepsi aynı roldü. İstemedim.
* Ama bir yandan para kazanman gerekmiyor mu?
Evet ama bir sürü arkadaşım tiyatro yapıyor, geçinebiliyor. Bu, ne aradığına ve ne yaptığına bağlı. Benim gözüm açıkçası ‘hemen olsun’da falan değil. Ben maratoncuyum, 100 metre koşucusu değilim. Beden ve zihin temiz olduktan sonra ben burada varım ve yaparım. Bir de okuduğunda da iş kendini belli ediyor. Bu senaryoyu okuduğumda dişlerim çıkmaya başladı. ‘Bunu oynamam lazım’ dedim.