Takvim'in İsrail iddiası Ekrem Dumanlı'yı çileden çıkardı! Ey Serhat, Ey Berat....
Ekrem Dumanlı, 17 Aralık'ın hemen öncesinde Brüksel üzerinden İsrail'e gittiği iddiasına ağır sözlerle karşılık verdi.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, 14 Aralık'ta
Brüksel'deydi. Dumanlı buradan İsrail'e uçtu, 16 Aralık'a kadar
bazı görüşmeler yaptı ve 16 Aralık'ta Tel Aviv üzerinden İstanbul'a
döndü.
Takvim gazetesinin gündeme getirdiği bu iddia Dumanlı'yı adeta
çılgına çevirdi. "Zerre miktar şerefiniz varsa" başlıklı bugünkü
yazısında hakkındaki iddiayı ispatlamaya çağırıyor:
ÇOK GÜLDÜM
Birkaç hafta önce ilginç bir komplo teorisi işittim. Güya 17
Aralık'tan çok kısa bir süre önce Brüksel'e gitmişim, oradan da
İsrail'e geçmişim, sonra Türkiye'ye dönmüşüm. Bu kuyruklu yalandan
yola çıkarak senaryolaştırılan esrarengiz gezilerdeki görüşmelerle
17 Aralık'taki yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda rol almışım. Çok
güldüm. Deli saçmasıydı çünkü. Hayatımda İsrail'e hiç gitmedim.
Brüksel'e ise en son, 2012'de o günlerde Dışişleri Bakanlığı yapan
Ahmet Davutoğlu ile beraber "Time in Turkey" sergisi için
gitmiştim. Bu gerçeğe ulaşmak zor değil ki; yurt dışı giriş
çıkışlarına göz atmak yeterli. Uydurmaya ne gerek var? Hadi
uyduracaksın, bari azıcık makul olsun...
Benim komplo teorisini ciddiye almadığımı gören bir arkadaşım şöyle
bir uyarıda bulundu: Bu iddiayı Cumhuriyet Savcısı İsmail Uçar da
dile getirmiş. Meslektaşımın dediğine göre Savcı Uçar, yandaş medya
diye bilinen yapının muhabirlerine bu senaryoyu anlatmıştı.
İnanamadım. Çünkü bu tür bir iddiada bulunan kişi asla savcı
olamazdı. Olsa olsa bir parti binasının izbe odalarının birinde
cigarasının dumanlarını ciğerlerine çekerken insanları diline
dolayan bir militan böyle konuşabilirdi. Bu nedenle, Sayın
Savcı'nın böyle bir şey dediğine inanamadım hâlâ daha inanamıyorum.
İnansam hem savcıyı arardım, hem HSYK'ya şikâyette bulunurdum.
Yandaş muhabirler, çocuksu yalanlarına savcıyı alet etmiş diye
düşündüm...
MUHATABIM BOYNUNDAKİ TASMAYI TUTANLARDIR
Meğer mesele, birkaç muhabirin uydurduğu zekâ yoksunu komplodan
ibaret değilmiş. Takvim adındaki gazetede yukarıda özetlediğim
komplo aynen haber yapıldı. Malum, bu gazetenin sabıkası bir hayli
kabarık. Son bir yılda uydurduğu haber sayısı, basın tarihinde
üretilen bütün yalanlara denktir. Yalan haberler, iftira
kampanyaları, hayalî röportajlar vs. bu gazeteyi yönetenlerin
çapını her gün gözler önüne seriyor. Başındaki adam bütün
kutsallarını yitirmiş, hak hukuk tanımıyor. Ar damarı çoktan
çatlamış bu kimseler, insanların şerefi ile oynamayı gazetecilik
sanıyorlar. İftiralarına karşı dava açacağım. Ama muhatap almaya
değer mi? Değmez. Muhatabım onlar değil, boyunlarındaki tasmayı
tutanlardır. Önce bir İngiliz atasözünü hatırlatmak isterim: "Madem
kendiniz havlayacaktınız, bu kadar köpeği neden besliyorsunuz?"
ZERRE MİKTAR ALLAH'A İNANCINIZ VARSA
Sonra da malum iki muhataba sesleniyorum: Ey Serhat! Ey Berat!
Ben hayatımda İsrail'e gitmedim. Haberde bahsedildiği tarihlerde
Brüksel'e de gitmedim hatta o tarihlerde yurtdışına da çıkmadım;
eğer zerre miktar Allah'a inancınız varsa, ahirette hesaba
çekileceğinizi düşünüyorsanız, gazetenizde yer alan bu çirkin
iddiayı ispat edin, yahut özür dileyin. Bu iftira dolu haberler ilk
defa bana yapılmıyor; daha önce başka insanlar için de korkunç
yalanlar yazdınız. Unutmayın bir gün hesaba çekilecek ve
Ahkemü'l-Hakîmîn nezdinde rezil rüsva olacaksınız. "Yazdıklarımız
doğru!" diyorsanız, hodri meydan; çıkın şu İsrail-Brüksel hattında
uydurulan yalanı ispat edin. Doğruysa vallahi terk ederim bu
diyarları. Ya doğru değilse? Özür dileyecek misiniz? Unutmayın,
hiçbir iftira yanınıza kâr kalmaz; mazlumların eli zalimlerin
yakasında olur daima...