11 Ağu 2006 09:42 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:46

TAKVİM YAZARI İLKER SARIER, SABAH´IN İSİM HAKKININ SATILMASINA KARŞI ÇIKAN YAVUZ SEMERCİ´YE ÇAĞRI YAPTI: "GERÇEKLERE DÖNMELİSİN YAVUZ"

Merkez Yayın Holding´in halka açılması konusunda bir süre önce Ekonomi Müdürlüğü´nü yaptığı Sabah Gazetesi aleyhine haberler yapan Vatan Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Semerci´ye Takvim yazarı İlker Sarıer neden sitem etti?

Yavuz beni şaşırtıyor!

Önce bu yazıyı niçin yazdığımı aktarayım:
Vatan Gazetesi Genel Yayın Müdürü Yavuz Semerci' yi yakından tanırım.
Sabah gazetesinde Ekonomi Müdürlüğü yaptığı dönemde birlikte çalışma fırsatı bulduk.
Hem de gazetenin en badireli yıllarında.
Genellikle "ilkeli" bir gazetecidir.
Konusuna hakimdir. Editörlüğünde ve yazarlığında, öfkeyle, hissiyatla vesair dürtülerle hareket etmez.
Mantıklı, muhakemeli ve sabırlı düşünür. Duruşunu ona göre belirler.
Hal böyleyken, şimdi yönettiği gazetede, " tamamen aksi bir tutum" içine girmiş bulunması beni şaşırtıyor.
Bu meslektaşımızın, şimdi "SABAH grubu karşıtı" bir gazetede çalışıyor olması, genel duruşunu tamamen değiştirmesini, daha önce ortaya koyduğu gerçeklerin tamamen tersi bir görüş sistemine geçmesini gerektirmiyordu.
Hâlâ da gerektirmiyor.
İşte buna işaret etmek için yazıyorum.
Çünkü ikimiz de biliyoruz, gazetecilerin bazen hangi sebep ve dürtülerle çok farklı çizgilere geçebildiklerini...
Bütün Babıali çalışanları da biliyor.
***

Yavuz Semerci, SABAH'ta Ekonomi Müdürü olduğu dönemde sayısız yazı kaleme aldı.
Bu yazılarında genel olarak açık ve kararlı bir biçimde şunları ortaya koydu:
Etibank'tan dolayı, SABAH grubu hak etmediği saldırılara ve haksızlıklara uğramıştır.
Bu saldırılar çoğu zaman "normal rekabet" boyutlarını aşmıştır.
Ciner Grubu, TMSF'den devraldığı SABAH ve atv'yi çok uzun uğraş ve direnç sonucunda parıltılı bir noktaya getirmiştir.
Yine Yavuz Semerci' nin ifadesiyle,
"SABAH ve atv çalışanları Merkez Medya Grubu'na ne kadar teşekkür etseler azdır."
Aynı Yavuz Semerci bugün, sanki ortada bir haksız iktisap ve kanunsuz işlem varmış gibi, Merkez Medya Grubu'nun halka arzına karşı çıkıyor.
Bunu da, SABAH'ın daha önce halka arzından mağdur olmuş küçük yatırımcının çıkarlarını korumaya çalıştığını söyleyerek yapıyor.
Halbuki çok iyi biliyor ki, Sabah Yayıncılık' ın batması ve bu sebeple küçük yatırımcının mağdur olması ile Merkez Medya Grubu'nun hiçbir ilgisi yoktur. Olamazdı da.
Türkiye'de, halka açılan şirketlerden hisse alan küçük yatırımcının "risklerini" teminat altına alan bir sistem yoktur.
Küçük yatırımcı bir şirkete yatırım yapar, hiç kimse o yatırımcının ne kazandığına ortak olabilir, ne de risklerine...
***

Demirbank'ı satın alan HSBC bugün halka açılacak olsa; Yaşarbank'ı alan Oyakbank halka açılacak olsa, geçmişteki küçük yatırımcıların zararları kendilerinden talep edilebilecek miydi?
Bunun bir mantığı var mı ki, şimdi SABAH yatırımcısının zararları, bu grubu satın alan Merkez Medya'dan bekleniyor? Böyle bir talebin ne mantığı var, ne hakkaniyeti, ne de hukuki zemini...
Sabah'ın isim hakkının Bilgin Yayıncılık'tan alındığını Yavuz Semerci'den daha iyi kim bilebilir?
Halka arz keyfiyeti, TMSF ile yapılan protokole de konulmuşken...
Mahkemelerin, Ciner Grubu aleyhine, "küçük yatırımcıya çağrı zorunluluğuna uymadığı" gerekçesiyle verdiği tazminat cezası, Danıştay kararı ile ortadan kaldırılmış iken üstelik...
***

Sabah Yayıncılık'ın nasıl ve kimler tarafından batırıldığını en iyi bilenlerden biri Yavuz Semerci'dir.
Sabah Yayıncılık'ın nasıl borçlu duruma sokulduğunu, kimlerin kefalet vermekten son dakikada caydığını da...
Etibank'tan doğan borçların çeşitli saiklerle ve hesap hataları ile nasıl milyar dolarlara çıkartıldığı ve bu grup çalışanları ve patron