Taksim cami projesi iptal!
İstanbul 10’uncu İdare Mahkemesi, içinde Taksim Cami projesi de bulunan projeyi iptal etti.
İstanbul 10’uncu İdare Mahkemesi, Taksim Cami projesi ve
Galatasaray Katlı Otoparkı dahil, bir çok projenin dayanağı olan
1/1000 ölçekli “Beyoğlu Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Uygulama
Planı” ile 1/5000 ölçekli “Beyoğlu Nazım İmar Planı”nı iptal
etti.
Mahkeme, her iki planın bölgenin özelliğini yeterince gözetmediği,
bütünsellikten uzak, korumaya en çok muhtaç alanların özelleştirme,
kentsel yenileme veya turizm alanı ilan edilerek koruma planı
kapsamı dışına çıkarıldığı gibi pek çok gerekçeyle iptal kararını
oy birliğiyle verdi.
Hürriyet’in haberine göre karar sonrası belediye 6 ay içinde,
mahkemenin gerekçeli kararındaki itirazlar dikkate alarak planları
yeniden yapmak zorunda. Bu süreçte, Beyoğlu’ndaki imar hareketleri,
kurul kararları onayıyla ‘Geçici Yapılaşma Koşulları’yla
yürütülecek.
Cihangir Güzelleştirme Derneği ve Galata Derneği’nin, Beyoğlu
Belediye Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine 2011 yılında açtığı dava 25
Eylül 2013’te oybirliğiyle sonuçlandı. Karaköy’deki Mimarlar Odası
Büyükkent Şubesi’nde, Beyoğlu Semt Dernekleri Platformu üyeleri
basın toplantısıyla kararı kamuoyuna açıkladı.
18 YIL KADERİNE TERK EDİLDİ
Beyoğlu Semt Dernekleri Platformu Sözcüsü Cem Tüzün, 1993 yılında
Beyoğlu’nun önemli bir bölümünün “Kentsel Koruma Alanı” olarak ilan
edildiğini ve yasa gereği 6 ay içerisinde bir koruma amaçlı imar
planı hazırlanması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Ancak
bu gerekliliğin başladığı 1994 yılı ilkbaharından itibaren bu
koruma amaçlı imar planı yapmakla sorumlu olan büyükşehir
belediyesinde Recep Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna ve Kadir
Topbaş ile Beyoğlu’nda ise Nusret Bayraktar, Kadir Topbaş ve Ahmet
Misbah Demircan dönemlerinde 18 yıl boyunca bu imar planı
hazırlanmadı. Beyoğlu bir anlamda kaderine terk edildi. Bu süreç
içerisinde ‘Geçici Yapılaşma Koşulları’yla Beyoğlu’ndaki imar
hareketleri yürütülmeye çalışıldı. Bu durumda çok sayıda rüşvet,
yolsuzluk yolları açıldı. Kaçak yapılaşma ve göz yummalar oldu.
Beyoğlu’nun birçok mahalleside çöküntü haline getirildi. Tarlabaşı
bunun en bariz örneklerinden biridir. Aynı şekilde Bedrettin
Mahallesi’nde yurttaşların kendi oturdukları evlere bir çivi dahi
çaktırmadılar. 2011 yılında aniden bir imar planı hazırlandı.
Koruma amaçlı olduğu iddia edilen 1/1000 ve 1/5000’lik planlar ard
arda açıklandı. Buna ilişkin bizim Beyoğlu’ndaki semt dernekleri
olarak başlattığımız çeşitli süreçler oldu. Belediyeye katkılar
koymaya çalıştık. İmar planları açıklandığında itirazlarımızı
yaptık. Akabinde yargıya başvurmak zorunda kaldık.”
KATILIM İLKESİ ŞART
Avukat Pervin Çelik de 2009 ve 2011 yıllarında yapılmış 1/5000 ve
1/1000 imar planlarının iptali için 2011 yılında dava açtıklarını
belirterek şunları söyledi: “2.5 yıl süren mahkeme sonunda,
tarafımıza dün tebliğ edilen kararda, her iki imar planının da
iptal edildiğini öğrendik. Bu karar planların tümünü ortadan
kaldırmaktadır. Dolayısıyla bu kararın tebliğ edildiği tarihten
itibaren artık uygulaması durmuştur. Beyoğlu’nda bu imar
planlarının uygulanması mümkün değil. Bundan sonra yapılması
gereken şey, bu kararın muhatabı olan İstanbul Büyükşehir
Belediyesi, Beyoğlu Belediyesi ve yine koruma amaçlı imar planı
olduğu için, bu planları onaylamak zorunda olan koruma
kurullarının, mahkeme kararında belirtilen gerekçelere uygun olarak
yeni 1/5000 ve 1/1000 planlarını yeniden hazırlaması gerekiyor.
İNSAN ODAKLI DEĞİL
Mahkeme kararı gerekçeli kararında özet olarak şunu söylüyor. Bu
planların koruma amacından ve korumaya ilişkin yasal mevzuattaki
kurallara uzak olduğu, yasal mevzuatta aranan kurallara da uygun
olmadığı ifade ediliyor. Somut birkaç örnek vermek gerekirse,
turizmin ön plana çıkarıldığı ama bunu yaparken Beyoğlu’nun yerel
özelliğinin göz ardı edildiği, kültür odaklı turizm yerine ticaret
ve hizmet odaklı turizme ağırlık veren bir planlamanın tercih
edildiği, özelliği gelir düzeyi yüksek turistlere yönelik bir
planlamanın tercih edildiği, oysa bölgenin burada yaşayan ve
çalışan insanlarla kendine özgü bir renkliliği olduğu ve bunun
ihmal edildiği, burada yaşayan insanların kentten ve Beyoğlu’ndan
uzaklaştırmaya yönelik kararlar içerdiğini ifade ediyor. Bunlar
özellikle son dönemde toplumun tepkisini çeken gerekçeleri de
ortaya koyuyor. Kentlerin, içinde yaşayan insanlardan bağımsız
olarak planlanamayacığını bir kez daha bize göstermiş oldu.
Sonuçları itibariyle bizim için çok önemli. Beyoğlu ilçesine
ilişkin bir planın iptalini öngörse de sonuçları bakımından bundan
sonra idarelere göstereceği yol açısından önemli. Çünkü bundan
sonra yapılması gereken planlama sürecinde burada yaşayan halkın bu
sürece katılması şart. Bu kısaca katılım ilkesi olarak tanımlanıyor
ve göz ardı edilemeyeceği açıkça vurgulandı.
KAPSAM DIŞINDA KALDILAR
Tarlabaşı özel bir statüde yenileme alanı olarak ayrıldığı için
planın kapsamı dışındaydı. Yine meydandaki ulaşım projesi de bu
dava konusu ettiğimiz planlardan daha sonraki bir tarihte planda
yapılmış tadilat olarak gündeme geldi. Zaten o planla ilgili olarak
başka bir mahkeme tarafından verilmiş başka bir iptal kararı var.
Bu güne kadar yapılmış uygulamalar dava konusu edilmediyse devam
edecek, dava konusu edilmiş veya edilecekse bu karar gerekçe
gösterilerek durdurulabilir.”
TAKSİM’E DİNİ TESİS YAPIMI İPTAL
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Sekreteri Akif Burak
Atlar da mahkeme kararıyla birlikte, Galatasaray Lisesi’nin
yanındaki açık alana öngörülen katlı otopark projesi ile Taksim
Meydanı’ndaki Sular İdaresi’nin arkasında bulunan otoparka
yapılacak olan dini tesisin de inşasını iptal ettiğini söyledi.