TAKIMI SATANLAR VAR...SAHA PUŞTLUĞA AÇIK..HAKEM TARAF TUTUYOR...TAKIM ARKADAŞIN ŞİKE YAPIYOR...İŞTE SABAH TAKIMI'NIN SON DURUMU!..
Sabah Gazetesi yazarı Ergun Babahan,"Bugünler her türlü ihanete,kirliliğe tanık olduğumuz günler.İlke,basın özgürlüğü,ifade özgürlüğü bir kenara atılmış vaziyette" dediği yazısında oynanan oyunu futbola benzetti.
Takım ve şikeciler
Hayatınızdan sıkıldığınız olur mu hiç? Her şeyden ve herkesten kuşkuya düştüğünüz, beyninize hükmetmekte aciz kaldığınızı hissettiğiniz...
Bugünler her türlü ihanete, kirliliğe tanık olduğumuz günler.
İlke, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü bir kenara atılmış vaziyette.
Vücutlarımız kadar beyinlerimiz de yorgun.
Sonucunu tayin edemeyeceğimiz bir muharebenin en ön safında yer alan askerleriz.
"Hücum" emriyle tüm bedenimizi ortaya atmaya hazırız ama ne uğruna düşeceğimizin tam farkında değiliz.
"Kaynaşmış, kilitlenmiş, tek vücut olmuş, sınıfsız, imtiyazsız bir kitle" olmadığımız kesin.
Her türlü puştluğa açık bir sahada, hakemin taraf olduğu, takım arkadaşının şike yaptığından şüphelendiğin bir oyunu kazanma şansın ne kadar ise o kadar şanslı hissediyoruz kendimizi.
Takımı satanlar var.
Takımda olmaktan hiç mutlu olmamış olanlar var.
Yaptığı işten hoşnut olan, yazısını, köşesini yazmaktan keyif alanlar da var elbette.
Takıma sonuna kadar sahip çıkanlar onlar zaten.
Bir de tribünden üzerimize bahse girenler var.
Oysa ne umutlarla çıkmıştık yola.
En zor günlerde bile umudumuzu kaybetmemiştik.
Bir takım ruhumuz vardı.
Hepimiz aynı takımın oyuncusu olduğumuzu biliyor, canımızı dişimize takmış mücadele ediyorduk.
Şartlar eşit değildi, hakem yine yanlıydı, üstelik saha şartları çok bozuktu.
Ama inancımız, dayanışmamız vardı. İnsan birine dayanmadan, biriyle dayanışmadan yaşayabilir mi zaten!
Ama dayanışma için ortak bir zemin, temel ilkeler, asgari müşterek gerekmez mi?
Futbolu tek başına mücadeleye dayanan bir tenis maçına çevirmek isteyenler varsa bu oyun sonuna kadar sürdürülebilir mi?
Yorgunuz.
Yorgunluk parmak uçlarımızdan klavyeye yansıyor.
Uzun ve derin bir uykuya ihtiyacımız var.
Bir deniz kıyısında bir şezlonga uzanmak, siyaseti, iktidar mücadelesini, ihaneti unutmak, Ege'nin mavi sularıyla arınmak istiyoruz aslında.
Ne uğruna olduğunu bilmediğimiz bir meydan savaşının neferi olmak ağır geliyor hem ruhumuza, hem bedenimize.
Şu anda en çok ihtiyacımız olan şey, uyku.
Deliksiz, huzurlu bir uyku.