16 Oca 2010 10:21
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 14:03
"TAHSİL CEHALETİ ALIR, EŞEKLİK BAKİ KALIR DERLER KİMİ ZAMAN CEHALETİ DE ALMIYOR!.." ENGİN ARDIÇ KENDİSİNİ PROTESTO EDEN ÖĞRENCİLER İÇİN NELER YAZDI?
"Sabahtan toplanmışlar, Sabah'ın kapısına dayanmışlar... Beni protesto edecekler!Bağırmışlar, çağırmışlar, sonra da çekip gitmişler."
Tarihin çöp sepeti
Sabahtan toplanmışlar, Sabah'ın kapısına dayanmışlar... Beni protesto edecekler!
Bağırmışlar, çağırmışlar, sonra da çekip gitmişler.
Tarihin sahnesinden de çekip gittiler, şimdi merak ederim, nerededirler, ne iş yaparlar? Büyümüşlerdir. Aradan yirmi yıl geçti.
Elleri ekmek tuttu mu, birtakım "marjinal" örgütlerde kendi kendilerine tepişiyorlar mı gene?...
1989 yılının aralık ayı... Yazının ilk cümlesini okuyunca siz ne sanmıştınız?
Romanya karmakarışıktı, birkaç gün sonra idam edileceği zaman "elimi bağlamayın, ben sizin annenizim" diye ağlayacak olan Bayan Elena ile kocasının iktidarı sallanıyordu...
Kocası, Nicolae Çavuşesku...
Bendeniz de Sabah gazetesinde köşe yazarıydım efendim, orta sayfada yazardım, "göbek" tabir edilen yerde, sağ köşede... ("Televizyona çıkmadan önce ne iş yapıyordunuz ağabey?" diye soranlar kaldıysa, onlara söylüyorum. Ama şimdi "ay siz televizyonda da mı çalıştınız" diye soracak bir kuşak da geldi.)
Kar yağmış, azıcık erimiş ama tam da kalkmamış, soğuk bir gün... Sabah gazetesi de henüz Mecidiyeköy'de... İkitelli'deki bina bitmek üzere...
Romanya'da olup bitenleri anlatmış, Romanya'nın yakın tarihini hatırlatmış ve sözlerimi "eğer bu sosyalizm ise, köpek işesin öyle sosyalizmin içine" diye bitirmiştim...
İşte buna kızmışlar. Kimileri anlama özürlü oldukları için benim Romen rezilliğine değil, "genel olarak" sosyalizme laf ettiği sanmışlar. Kimileri de o dönemin Romanya'sını pırıl pırıl bir ülke sandıklarından...
İla maşallah sosyalizmi de Romanya'yı da benden daha iyi bildikleri için... Hani günümüzde de Avrupa Birliği'ni Egemen Bağış'tan daha iyi bildikleri gibi...
Gelmişler beni protesto etmeye!
Etmişler, gitmişler, ben yoldaydım, gazete binasına henüz ulaşmamıştım. "Muttali" olamadım, komedi filmini kaçırdım
Dinç Bilgin hatırlar mı bilmem, şaka yollu "bana bak" demişti, "bunlar bir daha gelirlerse beline ip bağlar seni pencereden aşağı sarkıtırım!"
Bir daha gelecek yüzleri kalmadı, komünizm bitti.
Doğu Bloku'nu "ilerici bir yer", orada uygulanan saçmalığı sosyalizm, Çavuşesku'yu da "büyük bir devrimci önder" sanıyorlardı. Yalnız onu değil, Wilhelm Pieck'i de, Walter Ulbricht'i de, Erich Honecker'i de, Janos Kadar'ı da, Todor Jivkov'u da... (Çocuklara iltifat etim, bu isimlerin bazılarını bildiklerinden pek emin değilim.)
Şimdi de "Avrupa Birliği'nin savaş demek olduğunu" düşünenler var.
Düşünsünler, haklarıdır, üniversite rektörlerinden öğrendiğimize göre "aptallık etmek" de demokratik bir hakmış.
Bilmemek, öğrenmemek, araştırmamak, anlatılanı da kös dinlemek de demokratik bir hak mıdır acaba? Bağnazlık ve önyargı birer yüksek öğrenim meziyeti midirler? Çocukları böyle mi yetiştiriyorsunuz?
"Tahsil cehaleti alır, eşeklik baki kalır" derler... Kimi zaman cehaleti de almıyor, geldiğin gibi gidiyorsun.
Bağırmışlar, çağırmışlar, sonra da çekip gitmişler.
Tarihin sahnesinden de çekip gittiler, şimdi merak ederim, nerededirler, ne iş yaparlar? Büyümüşlerdir. Aradan yirmi yıl geçti.
Elleri ekmek tuttu mu, birtakım "marjinal" örgütlerde kendi kendilerine tepişiyorlar mı gene?...
1989 yılının aralık ayı... Yazının ilk cümlesini okuyunca siz ne sanmıştınız?
Romanya karmakarışıktı, birkaç gün sonra idam edileceği zaman "elimi bağlamayın, ben sizin annenizim" diye ağlayacak olan Bayan Elena ile kocasının iktidarı sallanıyordu...
Kocası, Nicolae Çavuşesku...
Bendeniz de Sabah gazetesinde köşe yazarıydım efendim, orta sayfada yazardım, "göbek" tabir edilen yerde, sağ köşede... ("Televizyona çıkmadan önce ne iş yapıyordunuz ağabey?" diye soranlar kaldıysa, onlara söylüyorum. Ama şimdi "ay siz televizyonda da mı çalıştınız" diye soracak bir kuşak da geldi.)
Kar yağmış, azıcık erimiş ama tam da kalkmamış, soğuk bir gün... Sabah gazetesi de henüz Mecidiyeköy'de... İkitelli'deki bina bitmek üzere...
Romanya'da olup bitenleri anlatmış, Romanya'nın yakın tarihini hatırlatmış ve sözlerimi "eğer bu sosyalizm ise, köpek işesin öyle sosyalizmin içine" diye bitirmiştim...
İşte buna kızmışlar. Kimileri anlama özürlü oldukları için benim Romen rezilliğine değil, "genel olarak" sosyalizme laf ettiği sanmışlar. Kimileri de o dönemin Romanya'sını pırıl pırıl bir ülke sandıklarından...
İla maşallah sosyalizmi de Romanya'yı da benden daha iyi bildikleri için... Hani günümüzde de Avrupa Birliği'ni Egemen Bağış'tan daha iyi bildikleri gibi...
Gelmişler beni protesto etmeye!
Etmişler, gitmişler, ben yoldaydım, gazete binasına henüz ulaşmamıştım. "Muttali" olamadım, komedi filmini kaçırdım
Dinç Bilgin hatırlar mı bilmem, şaka yollu "bana bak" demişti, "bunlar bir daha gelirlerse beline ip bağlar seni pencereden aşağı sarkıtırım!"
Bir daha gelecek yüzleri kalmadı, komünizm bitti.
Doğu Bloku'nu "ilerici bir yer", orada uygulanan saçmalığı sosyalizm, Çavuşesku'yu da "büyük bir devrimci önder" sanıyorlardı. Yalnız onu değil, Wilhelm Pieck'i de, Walter Ulbricht'i de, Erich Honecker'i de, Janos Kadar'ı da, Todor Jivkov'u da... (Çocuklara iltifat etim, bu isimlerin bazılarını bildiklerinden pek emin değilim.)
Şimdi de "Avrupa Birliği'nin savaş demek olduğunu" düşünenler var.
Düşünsünler, haklarıdır, üniversite rektörlerinden öğrendiğimize göre "aptallık etmek" de demokratik bir hakmış.
Bilmemek, öğrenmemek, araştırmamak, anlatılanı da kös dinlemek de demokratik bir hak mıdır acaba? Bağnazlık ve önyargı birer yüksek öğrenim meziyeti midirler? Çocukları böyle mi yetiştiriyorsunuz?
"Tahsil cehaleti alır, eşeklik baki kalır" derler... Kimi zaman cehaleti de almıyor, geldiğin gibi gidiyorsun.
Engin Ardıç/Sabah