Taha Akyol'dan bomba Nazlı Ilıcak ve Altan Kardeşler iddiası! "Bu kararlar AYM'den döner!"
Hürriyet yazarı Taha Akyol Altan Kardeşler ve Nazlı Ilıcak'a verilen ömür boyu hapis cezaları için çarpıcı bir tahminde bulundu.
Hürriyet yazarı Taha Akyol Altan Kardeşler ve Nazlı Ilıcak'a
verilen ömür boyu hapis cezalarının Anayasa Mahkemesi veya AİHM'den
döneceğini iddia etti.
Taha Akyol, gazetecilere yazdıkları ne olursa olsun,
“ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezası verilirse, Meclis’i
bombalayanlara, halka ateş açanlara ne ceza verilir? sorusunu
yönelterek bu kararların ağır olduğunu iddia etti?
İşte Taha Akyol'un bugünkü yazısından bir
bölüm:
Meclis’i bombalamanın cezası nedir?
GAZETECİLERE, yazdıkları ne olursa olsun, “ağırlaştırılmış müebbet
hapis” cezası verilirse, Meclis’i bombalayanlara, halka ateş
açanlara ne ceza verilir?
Hukukun ‘ölçülülük, öngörülebilirlik, adalet, hakkaniyet’ ilkeleri
açısından bu sorunun cevabı nedir?
15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden sonra ülkemize gelen yabancı
devlet adamlarını Meclis’e götürmüş, “İşte böyle bombaladılar”
demiştik.
Bunlardan biri, daima Türkiye’nin dostu olmuş, 2010’a kadarki
reformlarımıza fikren ve manen destek vermiş Avrupa Konseyi
Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’dı. Darbe faciasını anlamak için
Avrupa’nın Türkiye’yi dinlemesi gerektiğini söylemişti. (Hürriyet,
4.8.2016)
Jagland hukukla da ilgilidir. Şimdi “Bakın, bizde adalet böyledir”
diye o kararları Jagland’ın önüne koyalım mı, ne dersiniz?
ANAYASA’DAN DÖNER
Fakat Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ı ağırlaştırılmış
müebbet hapse mahkûm eden o kararlar Yargıtay’a gidecek...
Yargıtay’dan önce Anayasa Mahkemesi var.
Malum, AYM Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın dosyalarında tutuklamayı
gerektirecek deliller olmadığına, özgürlüklerinin “ihlal”
edildiğine karar vermişti.
Binlerce hayrettir ki, ilgili Ağır Ceza Mahkemeleri AYM’nin
kararına uymadılar ve bunun üzerine avukatlar tekrar AYM’ye
başvurdu.
AYM “tedbiren tahliye” kararı vermeyi reddetti çünkü hayati tehlike
gibi acil hâllerde tedbir kararı veriliyor. Fakat AYM,
tutuklulukların devam ettirilmesinin anayasa aykırı olduğunu
görerek, “esasından incelenmesine öncelik” kararı verdi.
(2018/2620)
Demek ki kısa sürede AYM’den karar çıkacak ve yeni karar da
yerleşik içtihatlara göre yine “ihlal” kararı olacaktır.
Dahası...
AİHM’DEN DÖNER
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bizim Yargıtay’dan, hatta dosyaya
“öncelikli” bakacak olan AYM’den de önce, hatta bu günlerde karar
verecek...
Nereden mi biliyorum? İşlemler tamamlandı çünkü...
AİHM de bırakın ağırlaştırmış müebbet hapsi, tutuklamanın bile ağır
insan hakları ihlali olduğuna karar verecektir!
Nereden mi biliyorum? Yerleşik içtihatlarından biliyorum.
Bu defa da yine “Uymuyoruz, tutukluluk devam edecek” denilebilir
mi?
Hayır, çünkü bu iktidar zamanında 2004 yılında, Anayasa’ya
uluslararası normların yerli normlardan üstün olduğu hükmü konuldu.
(Md. 90)
Ona göre de Ceza Muhakemeleri Kanunu’nu düzenledik, Türk
mahkemesinin kararı AİHM kararına uymuyorsa, yargılanmanın
yenilenmesi hükmünü getirdik. (CMK, md. 311)
DÜNYAMIZI DEĞİŞTİRMEK
Diyelim ki Yargıtay süreci yıllarca sürerse, AYM’nin vereceği yeni
karara ve AİHM’nin bugünlerde vereceği karara da uyulmazsa ne
olur?
İşte o zaman Jagland’ın, yani Konsey’in önüne gider.
Bunun anlamı Tanzimat’la başladığımız Avrupa hukuk sisteminden,
siyasi ve ekonomik olarak Batı entegrasyonundan kopmak ve dünyada
kendimizi başka bir yere taşımak olur!
Hayır, Türkiye’nin yolu bu değildir.
Deniz Yücel’in tahliye edileceğinin işaretini Berlin’de verdik
mi?
Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel “Yedi Alman devlet görevlisi
Türkiye’de hapisten çıkarıldı ve Almanya’ya geldi. Fakat beş kişi
hâlâ hapiste” diye konuşmadı mı?
Niye? Çünkü Türkiye Avrupa’dan kopmak gibi bir maceradan
uzaktır.
Doğrusu, bütün bunlara gerek kalmadan daima evrensel hukuka uygun
davranmaktır.
“Biz de hukuk devletiyiz” diyorsak başka yol yok zaten.