20 Mar 2010 23:37 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:10

''SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK DEĞİLİM'' ERTUĞRUL ÖZKÖK'TEN İLGİNÇ AÇIKLAMALAR!

Hürriyet Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök,. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde, "Buraya sütten çıkmış ak kaşık olduğumu iddia ederek gelmedim. Gazeteci, kariyerini hatalarıyla şekillendirir" dedi.

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, 60.yıl etkinlikleri kapsamında düzenlediği seminerde Hürriyet Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ü ağırladı. Özkök, meslekle ilgili anılarını gençlerle paylaşarak merak edilen soruları cevapladı. Özkök, fakülteye gelmeden önce öğrencilerden tepki görmekten korktuğunu, ancak güleryüzle karşılaştığını söyledi. Son 30 yılının eleştiri almakla geçtiğini kaydeden Özkök, “Buraya sütten çıkmış ak kaşık olduğumu iddia ederek gelmedim. Hatalarım elbet olmuştur. Gazeteci, kariyerini hatalarıyla şekillendirir. Bugün Abdi İpekçi’den sonra en uzun süreli genel yayın yönetmenliği yapmış biri olarak sizlere gazetecilik deneyimlerimi anlatacağım.”dedi.

"ZENGİN ÇOCUKLARDAN EZİKLİK DUYUP MARKSİST OLDUM"
Ertuğrul Özkök, sıkıntılarla geçen çocukluk ve gençlik yılların şöyle özetledi:
“Annem hayatında hiç okula gitmemiş. Okuma yazmayı kendisi öğrenmiş. Babam ilkokul ikinci sınıftan terkti. Babam bir cinlik yapıp, beni İzmir’in en zengin ailelerinin okuduğu, uzak olduğu için yürüyerek gidip gelmekten yorulduğum okula yazdırdı, mahallemizdeki okulu beğenmediğinden. O zengin çocukları arasında ezilince Marksist oldum. İlkokulda bir kıza âşık oldum. Bana yüz vermedi. En büyük eğlencemiz el ele tutuşarak dönmekti. Bir gün dönerken elini bırakıverdim ve kız duvara yapıştı. İlk Marksist eylemimi o gün yapmış oldum. Büyüdüğümde bir tek Demokrat Parti’yi destekleyen ve zorluklarla küçük matbaasını açabilmesini liberal ekonomiye bağlayan babam Basın Yayın Yüksekokulu’na gitmemi istedi. Nedenini sorduğumda bana ‘Ailede hiç tanınmış insan yok. Ben Çetin Altan ve İlhan Selçuk’u gizli gizli okuyorum. Bakarsın sen de onlar gibi olursun’demişti.”

‘MESLEĞE TRAVMAYLA BAŞLADIM AMA...’
Özkök, üniversite döneminde çok iyi hocalardan ders görmenin avantajını yaşadığını söyledi. TRT’de 9 ay kaşeli muhabir olarak çalışmasının da kendisine büyük tecrübe kazandırdığını vurgulayan Özkök, ilk mesleki deneyimini öğrencilere şöyle anlattı:

"Mesleğe çok tatsız bir olayla başladım. TRT’de gece nöbetindeyken nişanlım aradı ve deprem olup olmadığını sordu. Ben de yukarı kattaki A Servisi denen servisi aradım. Sonradan öğrendim ki istihbarat ile ortak çalışıyorlarmış. A Servisi’nden de hissetmedik dediler. Bu arada herkes arıyor deprem mi oldu diye. O arada gece nöbetlerinden sorumlu olarak göreve yeni başlayan müdürümüz Ali İhsan Yazgan gelip ‘haydi benim müdürlüğü işkembecide kutlayalım’ diye. Dışarı çıktık. Ertesi gün uyandığımda radyoda haberler geçiyor 2 bin ölü, 5 bin yaralı diye. Az sonra öğrendim ki deprem bölgesinden yayın yapılıyormuş. Önceki gece telefonlarda söylenen depremin Gediz Depremi olduğunu anladım. Yani ilk deneyimim deprem haberini atlamak oldu. Bunu size neden anlattım? Mesleğe travmatik bir olayla başlayabilirsiniz. Önemli olan bundan ders çıkarmaktır.”

‘BAŞARININ TİRAJ OLMADIĞINI ÖĞRENDİM’
20 yılın sonunda başarının tiraj demek olmadığını anladığını kaydeden Özkök, başarının çalıştığınız kuruma saygınlık kazandırmaktan da geçtiğini söyledi. Sadece gazeteci olmanın bir anlam taşımadığına dikkat çeken Özkök “Bizler gazeteci olarak sosyal sorumluluk bilinci kazanmalıyız. Çalıştığımız kurumları bu tür faaliyetlere yönlendirmeli ve toplumdaki prestijlerini arttırmalıyız.” şeklinde konuştu.

‘GAZETECİNİN TARAFSIZ BAKMASI LAZIM’
Güncel olaylarda gazetelerin takındığı tutumu değerlendiren Özkök, gelişmelere tarafsız bakılması gerektiğini vurguladı. Özkök, bazı köşe yazarlarını eleştirerek “Liberal arkadaşlar Ergenekon konusunda ‘Kurunun yanında yaş da yanar’ dediler. Hukukta böyle bir şey olmaz. Hukukun görevi kuru ile yaşı ayırmaktır. Ergenekon davasından çıkmış bir karar yok, haberleri dikkatli vermek lazım” dedi.

Özkök, buna karşın 28 Şubat dönemindeki ANDIÇ olaylarıyla askere olan güvenin azaldığını, ancak günümüzde de Ergenekon suçlamalarıyla zaman zaman askerlere yönelik gazetecilik hataları yapıldığını söyledi.

Özkök, Çetin Emeç’in Genel Yayın Yönetmeni olduğu yıllarda birgün DGM Savcılığı’ndan gelen bir bilgiye göre yaptıkları üç İranlı gencin Esenboğa Havalimanı’nda “Denktaş’a bombalı suikast yapmayı planlarken bomba düzenekli çantayla yakalandıkları” haberini yapmalarının hata olduğunu söyledi. Özkök, sonradan bu gençlerin 3.5 ay boş yere hapis yatmalarına neden olan suçlamanın, her yerde satılan hırsıza karşı elektrik düzenekli çantanın bombalı çantaymış gibi gösterilmesinden kaynaklandığını öğrendiklerini belirtti. Bu örnekte olduğu gibi gazeteciliğin şüpheciliği kaybetmemesinin önemine değinen Özkök, önemli olanın gazetecinin hatalarını görüp özür dileme dürüstlüğünü göstermesi olduğunu söyledi.

‘GAZETECİLİK KAFA TUTMA MESLEĞİDİR’
Özkök öğrencilerin işsizlik konusuna değinmesi üzerine, geleceğin gazetecilerine iş bulabilmeleri için tavsiyelerde bulundu. Gazeteciliğin kafa tutma mesleği olduğunu söyleyen Özkök öğrencilere şu tavsiyelerde bulundu.

“Aykırı ve şüpheci olmalısınız. Kendinizi o duygularla yetiştirmelisiniz. Bu şüpheciliği pozitif şekilde kullanmayı bilmelisiniz. İnsan ilişkilerinizi kuvvetli tutmalısınız. Unutmayın ki sert eleştirileri bile rasyonel bir biçimde yapabilirsiniz. Ön yargılarınızın esiri olmayın. Gazeteci olarak iş bulmak dünyanın her yerinde zor. İş sizi aramaz. Siz işi arayacaksınız. Yani önce kendinizden başlamak gerekiyor.”

Seminer, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr.Suat Gezgin’in, Ertuğrul Özkök’e teşekkür plaketi vermesiyle sona erdi