'SUSKUNLAR' YILIN TV OLAYI! (MEDYARADAR/ÖZEL)
Medyaradar Sinema-Tv yazarı Murat Tolga Şen SHOW TV'nin yeni dizisi 'Suskunlar' için, "Dizi bölümü değil, sinema filmi gibi... Çıta iyice yukarı çekildi." diye yazıyor.
Birbirlerinden başka tutunacak şeyi olmayan, dört küçük çocuğun hikayesi bu. Dört arkadaş. Dört kardeşten öte. Büyümeleri yıllar sürecek sandılar. Ama bazı çocuklar tek bir günde büyür. Basit, masum, tek bir hata yaptılar ve çocukluklarına veda ettiler. Şimdi her biri bambaşka bir adam. Biri gözü kara bir serseri. Biri başarılı bir kanun adamı. Biri hiç büyümemiş, kocaman kalpli bir çocuk adam. Biri de sözü ilk bozan. Yıllarca sustular. Şimdi konuşma zamanı...
Film eleştirmeni, ‘eleştirmen’ doğası gereği hata aramaya meyillidir. Öncelikle izlediği şeyi özgünlüğüyle sonra da başka yeterlilikleriyle sorgular. Bu satırları okurken haliyle benim “Gitmişler Sleepers’ın hikayesini almışlar, ‘Uyuyanlar’ı, ‘Suskunlar’ yapıp dizi çekmişler” diyeceğimi, çok bilmişlik edeceğimi sanıyorsunuz ama izlediğim şey beni öylesine yanılttı ki ben de sizi yanıltacağım.
Dürüstçe belirtmeliyim ki bu akşam izlediğimiz pilot, Türk TV tarihinde teknik anlamda izlediğim en başarılı dizi bölümüydü. Ses işçiliği, görüntü yönetimi ve renk düzenleme (Color Correction) o kadar başarılı ki başka bir diziyle kıyaslamak şöyle dursun ‘sinema filmi’ olarak önümüze sunulanları dahi aşan bir çaba söz konusu…
Dizilerimizin özgünlüği kafasına çok taktığını sanmıyorum. Jeneriğinden gidişatına kadar daha önce izlediğimiz her şeyden etkilenmiş bir dünya dizi izledik şimdiye kadar… ‘Suskunlar’ açık referanslarla kendini önümüze atıyor ama bir yandan da hem teknik hem de anlatım bakımından kendi özgünlüğüne sahip çıkıyor. Bu da onu yetersiz, silik bir ‘replika’ olmaktan çıkarıp takip edilmeye değer bir Televizyon işi haline getiriyor.
Tadı damağımda kalan ilk bölüm bir yandan da endişelendiriyor. Muhteşem başlayan ama içi giderek boşalıp izleyicisini keçi boynuzu çiğnemeye mecbur bırakan, reytingler iyi gidiyor diye sezonlarca devam edip hikayesini don lastiği gibi sündüren, başlardaki kalitesinden eser kalmayan diziler mezarlığıdır memleketim TV’leri… Umarım ‘Suskunlar’ aynı tuzaklara düşmez. Gerçekten sürükleyici ama en fazla bir sezon (Ezel’in 2. Sezonunu seven var mı?) dayanabilecek güçlü bir intikam öyküsü, türlü flashback numaralarıyla, yeniden, yeniden tasarlanan hatalar şampiyonu geçmiş sekanslarıyla mundar edilmezse bir TV efsanesine dönüşebilecek kalitede bir yapım bu.
‘Suskunlar’ tıpkı ‘Son’ ya da ‘Uçurum’ gibi, yıllardır içimizi bayıltan ilişki bulamacı dizilerden sonra nefes aldıran yeni bir durak… RTÜK’ün sansür sınırlarını zorlayacak türden sert bir hikayesi var. İç burkan, yürek paralayan ama bir yandan da kardeşliğe, dostluğa sahip çıkan bu dizinin daha ilk bölümden infial yaratacağını düşünüyorum. Adana Pozantı Çocuk ve Gençlik Cezaevi’ndeki, ’taciz ve tecavüz’ iddialarının kamuoyunu çok üzdüğü bir dönemde yayınlanması da büyük şans... Türk toplumu diziler sayesinde hassaslaşıyor. Buna da şükür diyelim. Önümüzdeki günlerde herkes bu diziden konuşacak, kendince göklere çıkaracak ya da hırpalayacak… Diziyi izlediğim gibi onları da izleyeceğim. İyi seyirler…
Yazının sonunda Türk sinemacılarına not: Hap yapan para kapan filmlerle seyirciyi kandırmak giderek zorlaşıyor çünkü dizi standartları hızlı bir yükselişte… TV’ de bedavaya bunları izleyen vatandaş sinemanın yolunu unutur, o yüzden biraz daha çaba, emek lütfen…
twitter.com/murattolga
[email protected]