19 Mayıs 2012 14:30
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:40
'SURVİVOR'DAKİ BABAMSA BURADAKİ KİMDİ?''
Mustafa Topaloğlu'nun oğlu Çağlayan Topaloğlu, Survivor'a katılan babasıyla ilgili ilginç bir yorum yaptı...
Katıldığı ’Survivor’ yarışmasından geçtiğimiz hafta elenen ünlü türkücü Mustafa Topaloğlu’nun oğlu Çağlayan Topaloğlu, geçtiğimiz haftalarda çıkardığı ’Aşk Aşk Aşk’ adlı yeni albümüyle dikkat çekti.
Babasının aksine popüler müzik yapmayı tercih eden genç Topaloğlu; müziğini, babasıyla ilişkisini anlattı ve ’Survivor’ yarışmasındaki Mustafa Topaloğlu’nu değerlendirdi...
Mustafa Topaloğlu’nun böyle boylu poslu, yakışıklı bir oğlu olabileceği pek akla gelmiyor. Annenize mi çektiniz?
Dört yıl önce bir albüm çıkarmıştım, o albümün tanıtımı için babamla birlikte Beyazıt Öztürk’ün programına konuk olmuştuk. Beyazıt Öztürk; babama "Mustafa Abi, tamam karizmatik adamsın ama oğlunla hiç alakanız yok. Nedir bu?" dedi. Babam da durdu durdu, "Ben onu olmadan önce düşünmüştüm" diye yanıt verdi. Aslında babamın gençlik dönemlerine baktığınız zaman benzediğimizi görürsünüz ama anneme daha çok benziyorum sanırım.
Müzik tarzınız da babanızınkinden çok farklı, değil mi?
Ben de ilk halk müziğiyle başladım, Bağlama da çalabilirim biraz, ciddi bir halk müziği arşivim de vardır. Çünkü büyürken ister istemez etki altında kalıyorsunuz ama yaşınız ilerledikçe dinlediğiniz müzik tarzları, bakışınız değişiyor. Konservatuvarda da Batı müziği eğitimi aldım. Aslında ben de bilmiyordum böyle olacağını; bir yerden başlıyorsunuz, bir bakmışsınız bir başka yerdesiniz.
Babanız bu duruma tepki gösterdi mi?
Tabii başta babamın "Neden halk müziği yapmıyorsun?" diye baskısı oldu ama sonra o da alıştı. Sonuç olarak biz ailecek şaşırtmayı seviyoruz, ben de tarzımla şaşırtmış oldum aslında.
Albüm, Topaloğlu Ailesi’nin ortak ürünü gibi... Ne dersiniz?
Biz, Topaloğlu Ailesi olarak Prestij Müzik’i yeniden kurduk. Rahmetli Hilmi Amcam’la babamın kurduğu şirketi çocukları olarak kuzenim Okan Topaloğlu ile birlikte biz devam ettirmeye karar verdik. Yusuf Amcam da bizimle birlikte. Evet, bu da bir nevi aile albümü oldu aslında. Biz ekip olarak aynı frekanstayız. Aynı frekansın ürünüdür ’Aşk Aşk Aşk’.
Albümde sizin de parçalarınız var. Kendi yaptığınız şarkıları söylemeyi daha çok mu tercih ediyorsunuz?
Tabii ki çok değerli bestekar arkadaşlarımız, abilerimiz, üstatlar var; onların şarkılarını da söylerim ama bir şeyin altını çizmek istiyorum, bu sektörde bazı şeyler fabrikasyon olmaya başladı. Ben buna karşıyım. Çünkü o kadar yetenekli, başarılı ve kendini gösterememiş arkadaşlarımız var ki, ben onlara öncülük yapmak istiyorum. Bu albümde de çok yetenekli yeni isimleri keşfetmiş olduk.
Çılgın bir babanız var, değil mi?
Babam çok cana yakındır ama bir yandan da uçuktur. Ama sanatçılara baktığınız zaman hepsinde bir delilik var. Ben normal insanların bu işi yapabileceğini düşünmüyorum zaten. Çünkü hayalin hayali aslında bizim yaptığımız olay.
Babanız ’Survivor’a gitmeden önce dinledi mi şarkıları, yorumunu aldınız mı? Nasıl bir tepki verdi?
Babam halk müziğiyle uğraşsa da sonuçta kulak başka bir şey; her tarz müziği dinler kendisi. O nedenle tabii ki manevi anlamda paylaşımlarımız oluyordu. Hatta albümden üç-dört şarkıyı o beğenmediği için çıkardık.
Peki, sonuç?
Bitirmişiz, uğraşmışız; dinletiyorum, suratı bir garip oluyor; "Burada bir şey var" diyor. Hadi bir daha yapıyoruz o şarkıyı. Biz bir daha giriyoruz, çıkıyoruz. ’Survivor’a gitmeden önceki gün albüm bitmişti, dinledi; "Oğlum şimdi olmuş, yolun açık olsun. Merak etme seni sevenler, seni gerektiği yere getireceklerdir" dedi.
Babanızın ’Survivor’daki performansını nasıl buldunuz?
Başta ’iki-üç haftada döner’ dedim. Ama sadece beni değil, tüm Türkiye’yi şaşırttı. Babam sporla ilgilenen, atlayan, koşan zıplayan bir insan değildir aslında. Oturur, oturduğu yerde kalır. Konuşması gibi kendi de ağırdır aslında. Orası ona yaradı herhalde; daha atletik olmaya başladı. Çıtaların üzerinden yürüyor, eğiliyor altından geçiyor, suyun altına giriyor, zıplıyor, atlıyor...
İki-üç haftada döner diye önyargıyla yaklaştığınız için utandınız mı?
Gerçekten uzaylıymış! Çünkü buradan yolladığımız babamla televizyonda izlediğim babam arasında dağlar kadar fark var. O babamsa buradaki kim? (Gülüyor)
Babanızın Mohikan saçlarını beğendiniz mi?
Harika, çok karizmatik olmuş! Bence o imajını bozmaması gerekiyor, direkt bir sinema filmi çeksin o saçla. Onun çılgınlığını seviyorum ben. Ben de aslında öyleyimdir ama bu, zaman içerisinde ortaya çıkacak.
Ailede sizden başka müzikle ilgilenen biri var mı?
Türkiye’nin en kalabalık sülalelerinden biriyiz biz. Hatta uzun yıllar önce Uğur Dündar bir araştırma yapmıştı ve Türkiye’nin en kalabalık üç sülalesinden biri çıkmıştık. Ama çok enteresan; bırakın aileyi, sülalede şu an babamı müzikte temsil edecek başka biri yok.
BENİ MURAT BOZ’A BENZETENLER ÇOK
Sizi şarkıcı Murat Boz’a benzetenler oluyor mu?
Bunu herkes söylüyor. Onunla aşağı yukarı aynı dönemlerde çıkmıştık ama ben müziğe bir süre ara vermek zoruna kaldım. O ilk çıktığımız dönemde de ufak tefek benzetmeler olmuştu ama o zaman ikimiz de daha çok yeni olduğumuz için çok da gündeme gelmemişti. Ama Murat artık daha geniş kitlelere hitap ettiği için şimdi daha çok ayyuka çıktı bu benzetilme olayı. Beni sadece ona değil, birçok kişiye benzetiyorlar. Geçen gün biri "Ricky Martin, Emre Altuğ, Sinan Akçıl, Murat Boz karışımı" diye yazmış. Benzettikleri hoş adamlar olduğu için problem yok.
Birilerine benzetilmekten rahatsız olmuyorsunuz yani...
Fizik yaratandandır, takdiri ilahi; ona yapacak bir şey yok. Ama müzikal anlamda hiç kimseyle benzerliğim yok. En dikkat ettiğimiz şey oydu; ne ses tınısı olarak, ne tarz olarak kimseye benzemiyorum. Popüler müzik yapıyor olabiliriz ama sound olarak kendimize özgü bir tarzımız var. Benim için önemli olan bu.
Soyadınızın Topaloğlu olmasının avantajlarını yaşadınız mı?
Avantajları da var, zamanında dezavantajlarını da yaşadım. Mesela ben ortaokuldayken babam "Uzaylıyım" dedi. Ben o dönem gerçekten zor günler yaşadım. Çünkü babanızın söylediği her laf size yansıyor. Zorlukları var ama tabii ki faydaları da oluyor. Gerçi şöyle bir şey var; ne olursanız olun, çok ciddi bir meblağ da yatırsanız, babanız dünya starı da olsa; doğru iş yapmazsanız, eleştiriler daha fazla geliyor. Ama şükürler olsun ki şu anda her şey benim için iyi gidiyor.
Babasının aksine popüler müzik yapmayı tercih eden genç Topaloğlu; müziğini, babasıyla ilişkisini anlattı ve ’Survivor’ yarışmasındaki Mustafa Topaloğlu’nu değerlendirdi...
Mustafa Topaloğlu’nun böyle boylu poslu, yakışıklı bir oğlu olabileceği pek akla gelmiyor. Annenize mi çektiniz?
Dört yıl önce bir albüm çıkarmıştım, o albümün tanıtımı için babamla birlikte Beyazıt Öztürk’ün programına konuk olmuştuk. Beyazıt Öztürk; babama "Mustafa Abi, tamam karizmatik adamsın ama oğlunla hiç alakanız yok. Nedir bu?" dedi. Babam da durdu durdu, "Ben onu olmadan önce düşünmüştüm" diye yanıt verdi. Aslında babamın gençlik dönemlerine baktığınız zaman benzediğimizi görürsünüz ama anneme daha çok benziyorum sanırım.
Müzik tarzınız da babanızınkinden çok farklı, değil mi?
Ben de ilk halk müziğiyle başladım, Bağlama da çalabilirim biraz, ciddi bir halk müziği arşivim de vardır. Çünkü büyürken ister istemez etki altında kalıyorsunuz ama yaşınız ilerledikçe dinlediğiniz müzik tarzları, bakışınız değişiyor. Konservatuvarda da Batı müziği eğitimi aldım. Aslında ben de bilmiyordum böyle olacağını; bir yerden başlıyorsunuz, bir bakmışsınız bir başka yerdesiniz.
Babanız bu duruma tepki gösterdi mi?
Tabii başta babamın "Neden halk müziği yapmıyorsun?" diye baskısı oldu ama sonra o da alıştı. Sonuç olarak biz ailecek şaşırtmayı seviyoruz, ben de tarzımla şaşırtmış oldum aslında.
Albüm, Topaloğlu Ailesi’nin ortak ürünü gibi... Ne dersiniz?
Biz, Topaloğlu Ailesi olarak Prestij Müzik’i yeniden kurduk. Rahmetli Hilmi Amcam’la babamın kurduğu şirketi çocukları olarak kuzenim Okan Topaloğlu ile birlikte biz devam ettirmeye karar verdik. Yusuf Amcam da bizimle birlikte. Evet, bu da bir nevi aile albümü oldu aslında. Biz ekip olarak aynı frekanstayız. Aynı frekansın ürünüdür ’Aşk Aşk Aşk’.
Albümde sizin de parçalarınız var. Kendi yaptığınız şarkıları söylemeyi daha çok mu tercih ediyorsunuz?
Tabii ki çok değerli bestekar arkadaşlarımız, abilerimiz, üstatlar var; onların şarkılarını da söylerim ama bir şeyin altını çizmek istiyorum, bu sektörde bazı şeyler fabrikasyon olmaya başladı. Ben buna karşıyım. Çünkü o kadar yetenekli, başarılı ve kendini gösterememiş arkadaşlarımız var ki, ben onlara öncülük yapmak istiyorum. Bu albümde de çok yetenekli yeni isimleri keşfetmiş olduk.
Çılgın bir babanız var, değil mi?
Babam çok cana yakındır ama bir yandan da uçuktur. Ama sanatçılara baktığınız zaman hepsinde bir delilik var. Ben normal insanların bu işi yapabileceğini düşünmüyorum zaten. Çünkü hayalin hayali aslında bizim yaptığımız olay.
Babanız ’Survivor’a gitmeden önce dinledi mi şarkıları, yorumunu aldınız mı? Nasıl bir tepki verdi?
Babam halk müziğiyle uğraşsa da sonuçta kulak başka bir şey; her tarz müziği dinler kendisi. O nedenle tabii ki manevi anlamda paylaşımlarımız oluyordu. Hatta albümden üç-dört şarkıyı o beğenmediği için çıkardık.
Peki, sonuç?
Bitirmişiz, uğraşmışız; dinletiyorum, suratı bir garip oluyor; "Burada bir şey var" diyor. Hadi bir daha yapıyoruz o şarkıyı. Biz bir daha giriyoruz, çıkıyoruz. ’Survivor’a gitmeden önceki gün albüm bitmişti, dinledi; "Oğlum şimdi olmuş, yolun açık olsun. Merak etme seni sevenler, seni gerektiği yere getireceklerdir" dedi.
Babanızın ’Survivor’daki performansını nasıl buldunuz?
Başta ’iki-üç haftada döner’ dedim. Ama sadece beni değil, tüm Türkiye’yi şaşırttı. Babam sporla ilgilenen, atlayan, koşan zıplayan bir insan değildir aslında. Oturur, oturduğu yerde kalır. Konuşması gibi kendi de ağırdır aslında. Orası ona yaradı herhalde; daha atletik olmaya başladı. Çıtaların üzerinden yürüyor, eğiliyor altından geçiyor, suyun altına giriyor, zıplıyor, atlıyor...
İki-üç haftada döner diye önyargıyla yaklaştığınız için utandınız mı?
Gerçekten uzaylıymış! Çünkü buradan yolladığımız babamla televizyonda izlediğim babam arasında dağlar kadar fark var. O babamsa buradaki kim? (Gülüyor)
Babanızın Mohikan saçlarını beğendiniz mi?
Harika, çok karizmatik olmuş! Bence o imajını bozmaması gerekiyor, direkt bir sinema filmi çeksin o saçla. Onun çılgınlığını seviyorum ben. Ben de aslında öyleyimdir ama bu, zaman içerisinde ortaya çıkacak.
Ailede sizden başka müzikle ilgilenen biri var mı?
Türkiye’nin en kalabalık sülalelerinden biriyiz biz. Hatta uzun yıllar önce Uğur Dündar bir araştırma yapmıştı ve Türkiye’nin en kalabalık üç sülalesinden biri çıkmıştık. Ama çok enteresan; bırakın aileyi, sülalede şu an babamı müzikte temsil edecek başka biri yok.
BENİ MURAT BOZ’A BENZETENLER ÇOK
Sizi şarkıcı Murat Boz’a benzetenler oluyor mu?
Bunu herkes söylüyor. Onunla aşağı yukarı aynı dönemlerde çıkmıştık ama ben müziğe bir süre ara vermek zoruna kaldım. O ilk çıktığımız dönemde de ufak tefek benzetmeler olmuştu ama o zaman ikimiz de daha çok yeni olduğumuz için çok da gündeme gelmemişti. Ama Murat artık daha geniş kitlelere hitap ettiği için şimdi daha çok ayyuka çıktı bu benzetilme olayı. Beni sadece ona değil, birçok kişiye benzetiyorlar. Geçen gün biri "Ricky Martin, Emre Altuğ, Sinan Akçıl, Murat Boz karışımı" diye yazmış. Benzettikleri hoş adamlar olduğu için problem yok.
Birilerine benzetilmekten rahatsız olmuyorsunuz yani...
Fizik yaratandandır, takdiri ilahi; ona yapacak bir şey yok. Ama müzikal anlamda hiç kimseyle benzerliğim yok. En dikkat ettiğimiz şey oydu; ne ses tınısı olarak, ne tarz olarak kimseye benzemiyorum. Popüler müzik yapıyor olabiliriz ama sound olarak kendimize özgü bir tarzımız var. Benim için önemli olan bu.
Soyadınızın Topaloğlu olmasının avantajlarını yaşadınız mı?
Avantajları da var, zamanında dezavantajlarını da yaşadım. Mesela ben ortaokuldayken babam "Uzaylıyım" dedi. Ben o dönem gerçekten zor günler yaşadım. Çünkü babanızın söylediği her laf size yansıyor. Zorlukları var ama tabii ki faydaları da oluyor. Gerçi şöyle bir şey var; ne olursanız olun, çok ciddi bir meblağ da yatırsanız, babanız dünya starı da olsa; doğru iş yapmazsanız, eleştiriler daha fazla geliyor. Ama şükürler olsun ki şu anda her şey benim için iyi gidiyor.