Survivor halka saldırmanın yeni aracı mı oldu?
Star yazarı Özay Şendir, Ankara ve İstanbul patlamalarının yaşandığı günün gecesinde Survivor'ın reytinglerde birinci olması tartışmasını masaya yatırdı.
13 Mart Pazar günü akşamı Türkiye'yi 'sarsan' Ankara patlaması, 19
Mart Cumartesi günü İstiklal Caddesi'nde canlı bomba katliamı
ardından TV 8'de yayınlanan 'Survivor'ın reytinglerde en çok
izlenen program olması tartışma yarattı.
Kimi yazar
"Ülke yanarken Survivor izlemenin dayanılmaz
hafifliği"nden bahsederken kimisi ise
Survivor, teröre teslim olmuş bir milletin
"afyon"u mu oldu? sorusunu yöneltti.
Star Gazetesi köşe yazarı Özay Şendir ise Survivor'ın hedefe
oturtulmasını karşı çıktı ve bunun halka saldırmanın yeni bir aracı
olduğu iddiasında bulundu.
İşte Şendir'in bugünkü yazısı:
Yeni moda, yaşanan terör saldırılarının ardından Survivor seyreden
insanlara saldırmak oldu.
Sadece bir duyarsızlığın, umursamamanın eseri midir bu reyting
tablosu yoksa altında başka şeyler mi aramak gerekir?
Üstelik Survivor bir sembol haline geldi ama dizilerin aldıkları
reytingler daha mı az önemli?
İçinde dram olan bir dizi seyreden o kadar duyarsız değil, başka
komedi dizileri seyredenler duyarsız, Survior seyredenler ise
memleket yansa umursamayanlar mı?
Beşiktaş-Antalya maçını seyretmeye gidip terörü lanetleyen slogan
atan ama gol olunca da havaya sıçrayanları ne yapacağız?
Survivor seyredilmesine kızanların asıl derdi, böyle bir ortamda
insanların televizyon başına geçmeleri mi yoksa televizyon
seyretsinler ama sadece haber kanallarını seyretsinler
düşüncesi mi?
***
Amerikalı psikolog Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisi son
derece açıklayıcı aslında bu durum için.
Uzun uzadıya yazmak yerine önemli bir bölümü alacağım. Maslow
teorisinde diyor ki, kişi, belirli bir kategorideki gereksinimleri
tam olarak karşılanmadan bir üst düzeydeki kategorinin
gereksinimlerini algılamaz.
Örnekle açıklayayım: Karnına doyurabilen ama kendini sürekli olarak
olası bir tehdit altında algılayan bir insan, dünya görüşünü
geliştirmek için kitap okuma gereksinimi duymaz. Daha da
açtığımızda, teoriye göre insanın yemek, içmek, uyumak
gibi önce fizyolojik gereksinimleri gelir sonra da güvenlik
gereksinimleri...
Güvenlik gereksinimi karşılanmadan ait olma, saygınlık, kendini
gerçekleştirme adımlarına geçmiyor insan psikolojisi. Yani
insanlar güvenlik gerekçesiyle sokağa daha az çıkıp, evlerinde
kaldıklarında eski alışkanlıklarını sürdürüyorlar.
Bu işin bir yanı diğer yanda da evde oturanlardan beklentimiz
ne?
Televizyonda yarışma ya da dizi seyreden ve umursamaz diye
adlandırılan insanlar mı daha zararlı yoksa bilmem kaç yere bomba
kondu, kesin istihbarat yayalım diye sosyal medyada felaket tellalı
gibi dolaşanlar mı?
***
Başka sorumlarım da var, mesela yayın yapanların kabahati yok
ama seyredenlerin mi var?
Mesela yayın ağırlaştırmak veya matem yayınına geçmek, kaç kanalın
hazır bir yol haritası var acaba?
Başka tarih ve acı olayları da hatırlatayım: Mesela 17 Ağustos 1999
depreminden sonra sahil şeritleri boşaldı, insanlar evlerine mi
döndüler?
Toplumsal yas, toplumsal duyarlılık gibi önemli başlıkları
televizyon reytingleriyle ölçmeye çalışmak bir deneme olabilir.
Ankara saldırısının ardından Survivor reytinglerinin ne kadar
yüksek olduğunu yazanlardan birisi de benim ama o kadar.
Bir program üzerinden insanları aşağılamak ya da “Futbol toplumun
afyonudur” gibi 80 öncesinin devrimci jargonuyla olup biteni
açıklamaya çalışmak bana çok abartılı geliyor...