'1980'li yıllarda Yeşilköy'deki Çınar Otel ve çevresi İstanbul'da gençlerin buluşma noktasıydı. Biz de ara ara buraya giderdik. Çınar Otel'e ve buradaki kafelere gider zaman geçirirdik. Bir gün Suphiye ile Çınar Otel'in kafesine gittik. Burada oturmuştuk.
Suphiye Uğur Dündar'ı gördü. Selamlaşıp bir süre sohbet ettiler. Ben de bu anlara şahitlik ettim. Daha sonra da bana Uğur Dündar ile arkadaş olduğunu söyledi. Ben tanıştıklarını buradan biliyorum.'
İLK ÇOCUĞU EROL'DAN
N.H. şöyle devam etti: "Dilara G.'nin Uğur Dündar'dan olup olmadığını bilmiyorum. Fakat Suphiye'nin ilk çocuğunun mahalledeki Erol isimli gençten olduğunu kendisinden dinledim. O dönem hamileydi. Bana ilk çocuğunun babasının Erol olduğunu kendisi söyledi. Bu Erol, sarışın, yakışıklı gençti. Sonradan Suphiye ile yollarımız ayrıldı. Uzun yıllar bir daha görüşmedik. Kendisi Almanya'ya gitti. Almanya'ya gidiş sebebinin de Türkiye'de tanıştığı bir Alman bir mühendis sebebiyle olduğunu biliyorum. Bu mühendis onu Almanya'ya götürdü. Sonradan bir daha kendisi ile görüşmedim."
UĞUR DÜNDA ÇINAR OTEL'DE CANKURTARAN OLARAK ÇALIŞMIŞ
Uğur Dündar, Yeşilköy'deki Çınar Otel'de cankurtaran olduğunu Oda Tv'ye anlatmış. Uğur Dündar, "Yıl 1961. 18 yaşında, filinta gibi bir delikanlıyım. Bir yandan okul masraflarımı karşılamak, diğer yandan aile bütçemize katkı sağlamak için yazları çalışmaya karar verdim. Gazete ilanlarına bakarken, Yeşilköy Sahili'ndeki ünlü Çınar Oteli'ne cankurtaran arandığını gördüm. 'İşte tam bana göre bir iş' diye düşündüm. Belirtilen gün ve saatte heyecanla otele gittim. Karşıma emekli bir albay olan personel müdürü çıktı. Cankurtaran adaylarına sınavı o yapacaktı. Mayıs başıydı, hava serin, deniz soğuktu. Sekiz cankurtaran adayı, mayolarımızı giyip, iskelede hizaya girdik. Müdür hedefi gösterdi ve yarış başladı, açıktaki dubaya boy farkıyla ilk ulaşan ben oldum. İkinci sınav dalıştı. Bu sınavı da kazandım ve otelin cankurtaranı seçildim 'Hayatımın en güzel yazları' (1961 ve 62) olarak hafızama yerleşen günler böyle başladı. Hem okuyor hem de çalışıyordum. Benim için çok önemli bir şeydi bu. Daha o zamanlar hayat kurtarmayı benimsemiştim. İlk mesleğim; insanların canını kurtarmak üzerineydi."