09 Oca 2011 11:34
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:56
ŞUNA 'MUHTEŞEM YÜZYIL' YERİNE 'UÇKUR DAVASI' DESENE!
"Kanuni'nin de, Yavuz'un da Fatih'in de, diğer padişahların da yaşam öykülerini dizi yapmak gerek ancak ..."
Şuna ‘Muhteşem Yüzyıl’ değil ‘uçkur davası’ desene!
"Muhteşem Yüzyıl” dizisinin senaryosu, daha ilk bölümden belli ki, 1920’li yıllarda yazılmış bir kitapla, İngiltere Kraliyet ailesi, Tudor sülalesinin en uçkuruna düşkün kralı VIII. Henry’nin yaşam öyküsünden harmalanmış!
Aragon Prensesi Katharine, Ann Boleyn, Jane Seymour, Katherine Howard ve daha nice hatunla, salt tahttan aldığı gücü kullanarak evlenmesini, erkek evlat doğuramayanların kellesini almasını, sarayda kadın, kız, dişi ne varsa canlı yaratık bırakmayıp hepsiyle halvet olmasını, ayrıntılı bir biçimde anlatan “TUDORS” adlı diziyi nasıl da çağrıştırıyor. Bu kadar olur! Ama tabi “Tudors”da çok sağlam, tarihsel gerçekleri yansıtan bir senaryo var, birinci sınıf oyuncular var, teknik kusursuz... Ama aşna fişna bizim “Muhteşem Yüzyıl”la bire bir örtüşüyor! Orada da işveli ve de cilveli bir eşcinsel var, kadınların arasında dolanıyor; tam bir dedikodu kumkuması. Birbiriyle itişip kakışan hatun dolu, kralın hem gözüne hem de yatağına girmek için çaba harcayan. Ann Boleyn ise sanki Hürrem’in gençliği!
Gelelim Harem faslına ve 1920’li yıllarda Akbar del Piampo takma adıyla yazılan, “Harem’de Muhteşem Geceler” (Magnificent Nights in the Harem) adlı kitaba.
Bu kitaba göre “Harem”, salt Sultan’a hizmet eden bir tür kadın harası! Sultan, Haremağalarından birini çağırıyor, o gece istediği kadını tanımlıyor, “şöyle balık etinde, siyah saçlı, beyaz tenli olsun; yirmisinden de gün almasın sakın!” Haremağası da istenen cariyeyi yaka paça huzura getiriyor. Ondan sonrası... Ondan sonrası pornoya girer birader!
Şimdi, böyle bir diziye gerek var mı?
Var elbette. Kanuni’nin de, Yavuz’un da Fatih’in de, diğer padişahların da yaşam öykülerini, resmi tarihin dar ve uyduruk kalıpları dışına çıkarak yayınlamak gerek. Ama zaten resmi tarihin tümüyle çarpıttığı bir Osmanlı var belleklere kazınan. “Muhteşem Yüzyıl” gibi bir dizi bu çarpıklığı ortadan kaldırmak yerine, bunu katmerleştiriyor!
Ha bir de “muhafazakarlar bu diziyi eleştiriyor” gibi bir saçmalık var! Az buçuk tarih bilen, mürekkep yalamış, geleceğin geçmişten kesildiğini kavrayan herkes bu diziyi eleştirir, ister muhafazakar, ister liberal, isterse komünist olsun!
Aziz ÜSTEL / STAR GAZETESİ
"Muhteşem Yüzyıl” dizisinin senaryosu, daha ilk bölümden belli ki, 1920’li yıllarda yazılmış bir kitapla, İngiltere Kraliyet ailesi, Tudor sülalesinin en uçkuruna düşkün kralı VIII. Henry’nin yaşam öyküsünden harmalanmış!
Aragon Prensesi Katharine, Ann Boleyn, Jane Seymour, Katherine Howard ve daha nice hatunla, salt tahttan aldığı gücü kullanarak evlenmesini, erkek evlat doğuramayanların kellesini almasını, sarayda kadın, kız, dişi ne varsa canlı yaratık bırakmayıp hepsiyle halvet olmasını, ayrıntılı bir biçimde anlatan “TUDORS” adlı diziyi nasıl da çağrıştırıyor. Bu kadar olur! Ama tabi “Tudors”da çok sağlam, tarihsel gerçekleri yansıtan bir senaryo var, birinci sınıf oyuncular var, teknik kusursuz... Ama aşna fişna bizim “Muhteşem Yüzyıl”la bire bir örtüşüyor! Orada da işveli ve de cilveli bir eşcinsel var, kadınların arasında dolanıyor; tam bir dedikodu kumkuması. Birbiriyle itişip kakışan hatun dolu, kralın hem gözüne hem de yatağına girmek için çaba harcayan. Ann Boleyn ise sanki Hürrem’in gençliği!
Gelelim Harem faslına ve 1920’li yıllarda Akbar del Piampo takma adıyla yazılan, “Harem’de Muhteşem Geceler” (Magnificent Nights in the Harem) adlı kitaba.
Bu kitaba göre “Harem”, salt Sultan’a hizmet eden bir tür kadın harası! Sultan, Haremağalarından birini çağırıyor, o gece istediği kadını tanımlıyor, “şöyle balık etinde, siyah saçlı, beyaz tenli olsun; yirmisinden de gün almasın sakın!” Haremağası da istenen cariyeyi yaka paça huzura getiriyor. Ondan sonrası... Ondan sonrası pornoya girer birader!
Şimdi, böyle bir diziye gerek var mı?
Var elbette. Kanuni’nin de, Yavuz’un da Fatih’in de, diğer padişahların da yaşam öykülerini, resmi tarihin dar ve uyduruk kalıpları dışına çıkarak yayınlamak gerek. Ama zaten resmi tarihin tümüyle çarpıttığı bir Osmanlı var belleklere kazınan. “Muhteşem Yüzyıl” gibi bir dizi bu çarpıklığı ortadan kaldırmak yerine, bunu katmerleştiriyor!
Ha bir de “muhafazakarlar bu diziyi eleştiriyor” gibi bir saçmalık var! Az buçuk tarih bilen, mürekkep yalamış, geleceğin geçmişten kesildiğini kavrayan herkes bu diziyi eleştirir, ister muhafazakar, ister liberal, isterse komünist olsun!
Aziz ÜSTEL / STAR GAZETESİ