SÜMENALTI BELGEYLE TUTUKLAMIŞLAR! AHMET ŞIK'IN YENİ KİTABI ÇIKTI!
Ahmet Şık'ın Silivri Cezaevi'nde kaleme aldığı ‘Pusu/Devletin Yeni Sahipleri' adlı kitabı bugün okuyucusuyla buluştu.
Odatv soruşturmasından tutuklanan gazeteci Ahmet Şık’ın Silivri Cezaevi’nde kaleme aldığı ‘Pusu/Devletin Yeni Sahipleri’ adlı kitabı bugün okuyucusuyla buluştu.
Şık kitabında, aynı cezaevinde kalp krizi sonucu ölen MİT Başmüşaviri Kaşif Kozinoğlu’nun telefonlarının dinlenmemesi kararının belgesini yayımladı. Buna rağmen dinlenen telefon kayıtları suç delili sayılmıştı. Kitaptaki diğer belge ise tutuklu Hanefi Avcı’nın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği, ‘Cemaatçi polislerin, polisleri fişleme çalışması’ oldu. İddiaya göre bu belge de başsavcılıkta kayıplara karıştı.
ERGENEKON örgütü üyesi olduğu gerekçesi ile tutuklanan ve Silivri Cezaevi’nde geçirdiği kalp krizi sonucu ölen MİT Başmüşaviri Kaşif Kozinoğlu’nun telefon dinlenmesinin sonlandırılmasına ilişkin, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Murat Yönder ve Ercan Şafak’ın imzasını taşıyan karar, gazeteci Ahmet Şık’ın bugün piyasaya çıkan Pusu adlı kitabında ortaya çıktı. Kitabındaki anlatımlara göre işte o kararın ve belgenin perde arkası:
Dosyaya girmeyen belge
İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün talebi, savcıların isteği üzerine mahkeme kararı ile 9 aylık süreçte 5 kez yapılan uzatmalar sonunda Kaşif Kozinoğlu’nun telefonları 11 Nisan 2009 ile 9 Ocak 2010 arası 9 aylık bir süreçte dinlendi. Polisin telefon dinleme taleplerinde ve sonrasında onay tekrarlanan dinleme isteklerinde Kozinoğlu’nun Ergenekon adına faaliyet yürüttüğü ve şüpheli telefon konuşmaları yaptığı öne sürüldü. Bu kararlar ve talep yazıları ile birlikte Kaşif Kozinoğlu’nun suça delil teşkil ettiği ileri sürülen 53 telefon kaydı da Odatv iddianamesinin 35 numaralı ‘Ek delil’ klasöründe yer buldu. İşte o ek delil klasörüne girmeyen belge ‘Pusu’da yer aldı. Ahmet Şık kitabında belge ile ilgili şunları söylüyor: “Delil klasörlerinde olması gerekirken gizlenen belgede, Kozinoğlu’nun telefon dinlemelerine son verilmesinin gerekçeleri anlatılıyor. İstanbul TEM şubesi öncekilerde olduğu gibi 11 Ocak 2010’da İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak Kozinoğlu’nun 9 aydır kesintisiz dinlenen telefonlarıyla ilgili 1 ay süreyle 5’inci kez uzatma talebinde bulundu. Ancak aynı gün bu talep reddedildi. Aralarında Kozinoğlu’nun sorgulanarak tutuklanmasını isteyen Zekeriya Öz’ün de bulunduğu 4 savcı polisin talep yazısındaki ekli telefon görüşme tapelerinde yasadışı terör örgütü faaliyeti olarak bir bulguya rastlanmadığı için talebi reddetti. İşin ilginci bu ret kararında imzası olan 4 savcıdan biri Zekeriya Öz, 14 ay sonra bu dinlemelerden elde edilmiş telefon kayıtlarını tutuklamaların gerekçeleri arasında göstermişti. 14 ay önce konuşma içeriklerinde terör örgütü faaliyeti bulunmadığını savunan savcı Öz, 14 ay sonra o konuşma içeriklerinden sorular yöneltmişti Kaşif Kozinoğlu’na. Üstüne üstlük suç unsuru bulunmadığı için dinleme kararı sona erdirilen bu telefon konuşmaları suç delili olarak da soruşturma dosyasının içine serpiştirilmişti.”
Polis polisi fişlemiş
AHMET Şık’ın kitabında yer alan 2’nci belge ise hem Odatv hem de
Devrimci Karargâh soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan eski
Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın, Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na
verdiği, ‘Cemaatçi’ olduğu ileri sürülen polislerin Ankara Çevik
Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde diğer polisler için yaptıkları fişleme
belgeleri. Ankara Cumhuriyet Savcılığı, bu dosyaya takipsizlik
kararı verirken, buna gerekçe olarak da yeterli delil olmadığını
göstermişti. Bu fişleme belgeleri de bugüne kadar hiç kamuoyuna
yansımamıştı. Ahmet Şık, kitabında tutuklanmasına gerekçelerden
biri olarak bu belgeleri gösterdi. Avcı’nın cezaevine girmesinin
ardından bu belgenin peşine düştüğünü ve İmamın Ordusu adlı ilk
kitabında yer vermek istediğini ve bu yüzden hedefe konulduğunu
dile getiren Şık, o tarihlerde bu belgeye ulaşamadığını belirtiyor.
Şık’ın anlatımıyla, “Avcı’nın iddiaları ve bir taşınabilir hafıza
kartı içinde savcılığa vermiş olduğu, 2007 yılında tutulduğu tahmin
edilen fişleme kayıtları emniyetteki cemaat yapılanmasını çorap
söküğü gibi ortaya çıkaracak denli önemliydi. Sadece Ankara’da çok
sayıda polisle ilgili bu fişlemelerin Türkiye’nin 81 ilindeki tüm
emniyet personeli için yapıldığı iddiasına, bir emniyet müdürünün
bu iddiayla ilgili bir de delil sunmasına karşın bu soruşturmada
bir adım öteye gidilemedi. Çünkü Avcı’nın teslim ettiği deliller
yok olmuştu.” Şık kitabında şu detayları verdi: “Avcı’nın
“Savcılara verdim” dediği fişleme kayıtları ne oldu? Bu sorunun
yanıtını da Avcı’nın sanık olduğu O.H.Ö’nün şikâyetiyle açılan
soruşturmanın savcısı Nadi Türkaslan veriyordu: “Bu raporu Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı’na dijital ortamda verdiğini ifade etmişse
de araştırıldığında ilgili soruşturma evrakında şüphelinin
söylediği dijital verilerin bulunmadığının anlaşıldığı...” Yani
“kayıp.” Yani “soruşturma dosyasına hiç girmemiş” görünüyor ya da
ortaya çıkacağı günü bekliyor bir yerde...”
Silivri’de yazdı
Gazeteci Ahmet Şık, Odatv soruşturması kapsamında tutuklandı. İmamın Ordusu isimli kitabı daha yayınlanmadan toplatıldı, kopyalarına el koyuldu. Cezaevinde çıkışında söylediği sözler için 7 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Ahmet Şık, yazmaktan vazgeçmedi. Büyük bir kısmı Silivri’deki cezaevi günlerinde kaleme alınan ‘Pusu/Devletin Yeni Sahipleri’ bugün okuyucusuyla buluştu. Önsözünü Umur Talu’nun yazdığı kitapta, Ahmet Şık cezaevine girmesi öncesinde başlayan süreci, cezaevi günlerini, hukuksuzlukları ve tüm bu süreçlerde yaşananları hem medya, hem devlet, hem de toplum açısından analiz etti.