11 Ağu 2013 10:32
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:20
SUAT KILIÇ'TAN UYARI; GEZİ'Yİ STADYUMA TAŞIYAN BEDELİNİ ÖDER!
Spor Bakanı Kılıç, 'Stadyumları şiddetin, siyasi gösterilerin merkezi haline getirenler hukuki bedelini öder' dedi
Süper Lig’in başlamasına sayılı günler kala Gezi Parkı olaylarına değinen Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, statlardaki tansiyonun artması halinde bunun bedelini kulüplerin ağır şekilde ödeyeceği uyarısını yaptı.
“Stadyumları şiddetin, siyasi gösterilerin merkezi haline getirenler hukuki bedelini öder” diyen Kılıç, ‘kargaşanın Türk futbolunu, kulüpleri ve yöneticileri bitireceği’ uyarısında bulundu. Suat Kılıç, yasadaki yaptırımların işletileceğini, olaylar bitmedikçe elektronik biletin olacağını ve spor savcısının göz açtırmayacağını öne sürdü.
‘Stadyumlar siyaset yeri değil’
Gezi Parkı olaylarının tribünlere taşınması durumunda sporun ciddi zarar göreceğini ifade etti. Zaman gazetesinden Zekai Özçınar ve İsa Yazar’ın sorularını yanıtlayan Kılıç, “Futbol taraftarı arasına siyasi nifak sokanlar, bedelini öder. Kanunda bedeli neyse. Stadyumlar siyaset yeri değil. Kaldı ki, kulüp başkanı ve yöneticilerinin bilgisi dışında bu tür kitlesel eylemlerin yapılabilmesi mümkün değil. Statlarda güvenliğin sağlanması kulüplerin sorumluluğunda. Çakmak, taş, şişe nasıl girer?” dedi.
‘Kulüpleri ve kendinizi ateşe atmayın’
Gezi olaylarının çevreyi unutan bir duyarlılığa dönüştüğünü savunan Spor Bakanı, uyarılarını şöyle sürdürdü: “Taraftar gruplarının arasına birileri sızmak isterlerse burası muz cumhuriyeti değil. 30 senedir terörle mücadele eden bir devletiz. Bir-iki, yaşanır. Üçüncüde kontrol altına alınır. Olayların arkasında kim var, tahrik eden kim, kulüpler nereye kadar içinde? Devlet, 24 saat içinde lamba gibi ortaya koyar. Polisle, yargıyla kimseyi korkutmuyorum ama bir eylem için senelerce men cezası almak, kulübü ve kendini ateşe atmak kimseye bir şey kazandırmaz. İnsanlar çocuklarını maça, cepheye mi korkusuyla gönderir hale gelirse bu durum Türkiye’de futbolu, kulüpleri, yöneticilerini bitirir.”
‘Spor savcıları yerinde izleyecek’
Kılıç, Sporda Şiddeti Önleme Yasası’nın tam manasıyla uygulanmamasını sorunun sebepleri arasında gösterdi. Bakan Kılıç, “Tahrikkâr konuşan kulüp başkanı bir yaptırıma maruz kalmayacak mı? Yayınlar, yazılar, kışkırtılan kitleler. Bir sorumluluk oraya çıkmayacak mı?” diye sordu. Spor savcısı, kamera ve elektronik bilet uygulamalarına da değindi. Sporun tepesindeki isim, “Kanunun uygulanacağını herkes bilecek. Temennim can yanmaması ama yanabilir. Uyarıyorum, radar var.” ifadelerini kullanarak ekledi: “Spor savcıları, müsabakaları yerinde izleyecek. Doğrudan görecek. Raporlar, görüntüler önüne gelecek. Kimin hangi koltukta oturduğunun tespiti için elektronik bilet uygulamasına geçiyoruz. Burada bir fişleme yok. Elektronik bilet tribünlerde yaşanan olaylardan çıktı. Olaysız bir sezon geçirebilirsek zannediyorum bir daha konuşulabilir. Elektronik bilet güvenlik, suç işleyeni bulmak ve bir daha stadyuma girmesini engellemek amaçlı.”
‘Kimse hayatını karartmasın’
“Gezi eylemlerini üniversitelerde de deneyebilirler. İstediğimiz, öğrencilerin karşı karşıya gelmemesi. Birisi eğitim almama hakkını kullanmak istiyorsa bahçede oturur, boykot hakkını kullanır. Ama, amfide ders yapan öğrencinin hakkını kısıtlamaya kalkarsa devlet gereğini yapar. Eylemciler, eyleme katılmayanların bu hakkını kısıtlayamaz. Çağrım şu: Kimse hayatını karartmasın, geçmişine sabıka kaydı düşürmesin.”
“Stadyumları şiddetin, siyasi gösterilerin merkezi haline getirenler hukuki bedelini öder” diyen Kılıç, ‘kargaşanın Türk futbolunu, kulüpleri ve yöneticileri bitireceği’ uyarısında bulundu. Suat Kılıç, yasadaki yaptırımların işletileceğini, olaylar bitmedikçe elektronik biletin olacağını ve spor savcısının göz açtırmayacağını öne sürdü.
‘Stadyumlar siyaset yeri değil’
Gezi Parkı olaylarının tribünlere taşınması durumunda sporun ciddi zarar göreceğini ifade etti. Zaman gazetesinden Zekai Özçınar ve İsa Yazar’ın sorularını yanıtlayan Kılıç, “Futbol taraftarı arasına siyasi nifak sokanlar, bedelini öder. Kanunda bedeli neyse. Stadyumlar siyaset yeri değil. Kaldı ki, kulüp başkanı ve yöneticilerinin bilgisi dışında bu tür kitlesel eylemlerin yapılabilmesi mümkün değil. Statlarda güvenliğin sağlanması kulüplerin sorumluluğunda. Çakmak, taş, şişe nasıl girer?” dedi.
‘Kulüpleri ve kendinizi ateşe atmayın’
Gezi olaylarının çevreyi unutan bir duyarlılığa dönüştüğünü savunan Spor Bakanı, uyarılarını şöyle sürdürdü: “Taraftar gruplarının arasına birileri sızmak isterlerse burası muz cumhuriyeti değil. 30 senedir terörle mücadele eden bir devletiz. Bir-iki, yaşanır. Üçüncüde kontrol altına alınır. Olayların arkasında kim var, tahrik eden kim, kulüpler nereye kadar içinde? Devlet, 24 saat içinde lamba gibi ortaya koyar. Polisle, yargıyla kimseyi korkutmuyorum ama bir eylem için senelerce men cezası almak, kulübü ve kendini ateşe atmak kimseye bir şey kazandırmaz. İnsanlar çocuklarını maça, cepheye mi korkusuyla gönderir hale gelirse bu durum Türkiye’de futbolu, kulüpleri, yöneticilerini bitirir.”
‘Spor savcıları yerinde izleyecek’
Kılıç, Sporda Şiddeti Önleme Yasası’nın tam manasıyla uygulanmamasını sorunun sebepleri arasında gösterdi. Bakan Kılıç, “Tahrikkâr konuşan kulüp başkanı bir yaptırıma maruz kalmayacak mı? Yayınlar, yazılar, kışkırtılan kitleler. Bir sorumluluk oraya çıkmayacak mı?” diye sordu. Spor savcısı, kamera ve elektronik bilet uygulamalarına da değindi. Sporun tepesindeki isim, “Kanunun uygulanacağını herkes bilecek. Temennim can yanmaması ama yanabilir. Uyarıyorum, radar var.” ifadelerini kullanarak ekledi: “Spor savcıları, müsabakaları yerinde izleyecek. Doğrudan görecek. Raporlar, görüntüler önüne gelecek. Kimin hangi koltukta oturduğunun tespiti için elektronik bilet uygulamasına geçiyoruz. Burada bir fişleme yok. Elektronik bilet tribünlerde yaşanan olaylardan çıktı. Olaysız bir sezon geçirebilirsek zannediyorum bir daha konuşulabilir. Elektronik bilet güvenlik, suç işleyeni bulmak ve bir daha stadyuma girmesini engellemek amaçlı.”
‘Kimse hayatını karartmasın’
“Gezi eylemlerini üniversitelerde de deneyebilirler. İstediğimiz, öğrencilerin karşı karşıya gelmemesi. Birisi eğitim almama hakkını kullanmak istiyorsa bahçede oturur, boykot hakkını kullanır. Ama, amfide ders yapan öğrencinin hakkını kısıtlamaya kalkarsa devlet gereğini yapar. Eylemciler, eyleme katılmayanların bu hakkını kısıtlayamaz. Çağrım şu: Kimse hayatını karartmasın, geçmişine sabıka kaydı düşürmesin.”