STV'nin AKP Kongresi'yle ilgili suç duyurusunda karar!
Samanyolu Haber'in, AK Parti Olağanüstü Büyük Kongresi'ne davet edilmemelerinden sorumlu tuttukları AK Parti'li Soylu hakkında yaptıkları suç duyurusunda savcılık karar verdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Samanyolu Haber Yayın Hizmetleri
AŞ'nin, AK Parti Olağanüstü Kongresi'ne davet edilmemelerinden
sorumlu tuttukları AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu
hakkında "nefret ve ayrımcılık" iddiasıyla yaptığı suç duyurusuna
ilişkin, "kovuşturmaya yer olmadığına" karar verdi.
Söz konusu şirkete ait STV kanalının, Recep Tayyip Erdoğan'ın
partiye veda ettiği, Ahmet Davutoğlu'nun genel başkan
seçildiği, söz konusu kongreye davet edilmediklerini
belirterek, bu durumdan sorumlu tuttukları Soylu'nun, Türk Ceza
Kanunu'nun (TCK) 122. maddesinde düzenlenen "nefret ve ayrımcılık"
suçundan cezalandırılması istemiyle Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığına müracaatta bulundu.
Şikayeti değerlendiren Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, AK Parti'nin
27 Ağustos 2014 tarihinde Ankara Spor Salonu'nda yapılan kongreye,
müşteki televizyon kanalının davet edilmemesine ilişkin olayda
Soylu'nun herhangi bir yasal yükümlülük ihlali veya ceza hukuku
anlamında suç teşkil eden bir eylemi bulunmadığına karar vererek,
"kovuşturmaya yer olmadığına" hükmetti.
Başsavcılık kararında, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 29.
maddesinde siyasi parti kongrelerinin toplanma usül ve esaslarının
belirlendiğine işaret edilerek, gerek söz konusu kanunda, gerekse
siyasi partiler faaliyetlerine ilişkin hüküm bulunan diğer
mevzuatta parti üyeleri haricinde davetliler ile ilgili herhangi
bir yasal düzenleme bulunmadığı vurgulandı.
"Davetli listesinin hazırlanması, parti yetkililerince
belirlenebilecek bir husus"
Kararda, "Bir siyasi partinin genel kurul kongresine katılabilecek
davetli listesinin hazırlanması, parti yetkililerince
belirlenebilecek bir husus olup, her siyasi parti bunu kendi
belirleyeceği esaslar dahilinde yürütebilir" denildi.
Ayrıca, TCK'nın "Nefret ve ayrımcılık" suçunu düzenleyen 122.
maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde "Dil, ırk, miliyet, renk,
cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya
mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle; bir kişinin
olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen kimse, bir
yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır"
hükmünün yer aldığı hatırlatıldı.
"Engelleme fiilinin işlenmesi de mümkün
değildir"
Kararda şunlar kaydedildi:
"Giriş şartları toplantıyı düzenleyenlerce belirlenen, umuma açık
olmayan, kapalı bir siyasi parti toplantısında, herhangi bir
televizyon kanalını bu konuda izni olmaksızın, olağan bir
faaliyette bulunamayacağından, buna ilişkin bir engelleme fiilinin
işlenmesi de mümkün değildir.
Bu itibarla, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 27 Ağustos 2014
tarihinde, Ankara Spor Salonu'nda yapılan genel kurul kongresine
müşteki televizyon kanalının davet edilmemesine ilişkin olayda,
herhangi bir yasal yükümlülük ihlali veya ceza hukuku anlamında suç
teşkil eden bir eylem bulunmadığı anlaşılmakla; suç ve suç teşkil
eden bir eylem bulunmayan olay hakkında kamu adına kovuşturmaya yer
olmadığına karar verildi."
Soylu'nun değerlendirmesi
Kararı AA muhabirine değerlendiren Süleyman Soylu, yargının verdiği
kararın hakkaniyet ölçüsünün açık, net bir şekilde ortada olduğuna
işaret ederek, "AK Parti, Birinci Olağanüstü Büyük Kongre'de bir
değerlendirme ortaya koydu ve bir davette bulundu, bunun üzerinden
bir ayrımcılık suçlamasıyla yargıya yapılan bir müracaatı da yargı
gerekli hukuk ölçüleri çerçevesinde bir değerlendirmeyle cevabını
ortaya koydu" dedi.
Paralel yapının yayın organlarının "yargıyı siyasallaştırmaya
çalışmak ve oradan bir siyasal sonuç elde etmek için taciz şeklinde
sürekli AK Partili siyasileri toplum nezdinde itibar kaybettirici
noktaya getirmek adına bir çalışma yaptığını" ifade eden Soylu,
"Bunu, paralel yapının basın ve yayın organları
gerçekleştiriyorlar. Bulabildikleri her noktada bizlerle ilgili
ciddi ithamlarda bulunuyorlar. Bu ithamların da bir dayanağı yok,
sadece ve sadece kendi basın yayın organlarında kendi düzenlerini
tahkim edebilmek için ve mümkün olabildiğince bu düşüncelerine bir
dayanak tesis edebilmek için bunu gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
Bunu kabul etmek mümkün değildir" değerlendirmesinde bulundu.
Süleyman Soylu, AK Parti'ye ve partinin Birinci Olağanüstü Büyük
Kongresi'ne yönelik basın yayın organlarına ilişkin bir
ayrımcılığın, sadece "paralel yapı"nın medya organlarınca iddia
edildiğini belirterek, bunu böyle dillendirerek, yargıya taşımanın
yanlış olduğunu ve bu yanlışın da yargıdan geri döndüğünü
söyledi.
Süreçte AK Partili yöneticilerin, siyasilerin ayrımcıymış,
antidemokratik bir sürecin temsilcileriymiş gibi sürekli olarak
hedef gösterildiğini dile getiren Soylu, şöyle konuştu:
"Elbette siyasiler hedef gösterilebilirler, siyasi meselelerde,
siyasi mevzularda bir şekilde karşılıklılık oluşturulabilir, ama bu
haksız olmamalıdır. Maalesef uzun zamandır yaptıkları haksız
yayınlar, müracaat ettikleri mahkeme safahatı, bana göre bir
çözümsüzlük cenderesi içerisinde olduklarının göstergesidir. Bu
çözümsüzlük cenderesinden çıkamayacaklar ve bu saldırı şeklinde
planladıkları bu olaylardan da bir sonuç üretemeyecekler. Türkiye,
demokratikleşme çizgisine devam edecektir. Devleti ele geçirmeye
çalışan, devleti bir şekilde yönetmeye çalışan paralel yapılanmaya
da yeni Türkiye'nin kodları tahammül etmeyecek ve yeni Türkiye bu
konudaki anlayışını bir şekilde ortaya koyacaktır. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi dahil olmak üzere, bunun ötesinde birçok yere de
aynı şikayetleri gerçekleştirdiler, bunlar sonucu olmayan beyhude
arayışlardır, bu beyhude arayışlarla mahkemeleri meşgul ediyorlar,
işleri bu."