26 Ara 2007 16:42 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:52

STAR YAZARI ŞAMİL TAYYAR,CELALETTİN CERRAH'IN "BENİM POLİSİM ADAM DÖVMEZ" LAFINA NEDEN "UYUZ OLDU"?..ÜNLÜ KÖŞE YAZARINA "POLİS ADAM DÖVMEZ,ÖLDÜRÜR" DEDİRTEN OLAY NEYDİ?..

Üç kardeşi polis olan Star yazarı Şamil Tayyar İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın "Benim polisim adam dövmez" lafına uyuz oldu.Tayyar,karısı ve çocuğunun önünde bakın nasıl dayak yemiş!...

Hukuk bir gün size de lazım olur

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah´ın pazar gecesi Lig TV´ye bağlanarak Şansal Büyüka ile giriştiği polemiği, canlı olarak izledim.

Kimin haklı olduğu konusunu bir kenara bırakıyorum. Ama Cerrah´ın ` Benim polisim adam dövmez´ lafına uyuz oldum.

Bu kafa yapısı; AB üyeliği, demokratik ve hukukun egemen olduğu modern Türkiye hayalinin önündeki en büyük engellerden biridir. Maalesef, faşizme varan katı bir meslek taassubunun cenderesindeyiz.

Polis adam dövüyor; ` Hayır, benim polisim adam dövmez´ diyorsunuz.

Asker bomba atıyor; ` Hayır, benim askerim iyi çocuktur´ diyorsunuz.

Hakim rüşvetle yakalanıyor; ` Hayır, siyasi iktidar yargıyı ele geçirmeye çalışıyor´ diyorsunuz.

Doktor makası hastanın karnında unutuyor; ` Hayır, doktorlar yıldırılmak isteniyor´ diyorsunuz.

Rektör üniversite kampüsünü askeri kışlaya çeviriyor; ` Hayır, bana karışamazsınız, üniversiteler üzerinde baskı kurmayın´ diyorsunuz.

Gazeteci iş takibi yapıyor, seçim otobüsünde siyasi nutuk atıyor; ` Helal olsun adama´ diyorsunuz.

Futbolcu gazetecilere el işareti yapıyor; ` Benim futbolcum iyidir´ diyorsunuz.

Sonra?..

İş, işten geçiyor; Bir gün hukuk sana da lazım oluyor.

O soruşturmadan birşey çıkmaz

Başka bir yönüyle bakarsanız, ` Benim polisim adam dövmez´ diyen Cerrah´a hak vermek de mümkün.

Doğrudur, polis adam dövmez, öldürür!

Daha geçen ay, İstanbul Avcılar´da Feyzullah Efe, polis tekmesiyle hayatını kaybetti. İzmir´de Baran Tursun, ` dur´ ihtarına uymadığı gerekçesiyle polisin kurşunlarına hedef oldu.

Gazetelere haber oldu; Sadece son 2 yıl içinde polis müdahalesi sonucu 34 vatandaşımız hayatını kaybetti. 122 polis intihar etti.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay´ı yakından tanıyorum. Çok zarif bir siyasetçi. İşini her zaman ciddiyetle yapan biri. Şovu sevmez.

Yukarıda sözünü ettiğim polis ölümleri yaşandığında aradım kendisini. ` Müfettiş görevlendirdim, tüm iddiaların üzerine titizlikle gideceğiz´ dedi.

Aslında bir yöneticide olması gereken haslet budur, üslup budur. Cerrah Müdür de Lig TV´ye bağlandığında, tıpkı Bakan Atalay gibi ` Önemli iddialarda bulunuyorsunuz, inceleyeceğim, gereken neyse yapacağım´ diyebilirdi.

Ama demedi.

Tanık olmadığı bir konuda, altlarının kendisine verdiği bilgiye inandı ya da inanmayı tercih etti.

Şimdi soruyorum; Daha işin başında `Benim polisim adam dövmez´ dersek, İstanbul ve İzmir´deki iki gencin ölümüyle ilgili sır perdesini nasıl aralayacağız?´

Göreceksiniz, adım gibi eminim, o soruşturmalardan bir şey çıkmaz.

Yücelen´i nasıl kandırdılar?

Yanlış anlaşılmasın, üç kardeşi polis olan bir gazeteciyim. Çok sayıda polis dostum var. Eğer biz, ucuz şövalyelik uğruna sepetteki çürük elmaları ayıklamazsak, en büyük kötülüğü kendi mesleğimize yaparız.

Her mesleğin kötüleri vardır, azınlıktadır, ama temizlenmelidir. Aksi halde, o kötülük virüsü, tüm meslek erbabını esir alabilir.

Bakın, başımdan geçen bir hadiseyi anlatayım.

Rüştü Kazım Yücelen İçişleri bakanı. Ben de Sabah´tayım.

Ankara Yenimahalle´de MİT kavşağındaki ışıklarda bir polis minibüsüyle yan yana geldim. Trafik yüzünden minibüstekilerle aramda kısa süreli tartışma geçti. Hakaret edince, ` Benimle böyle bir üslupta konuşamazsınız´ dedim.

Bir a