Star Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak'tan Kutlu Doğum çıkışı: Yanlış, Hicri takvime göre de yanlıştır!
Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, Kutlu Doğum Haftası'nın Hicri Takvime endekslenmesini yeterli bulmadı, 'içeriği' ile ilgili problemleri sıraladı
Türkiye gazetesi, Hz. Muhammed'in doğum haftası çerçevesinde, her
yıl nisan ayının 14'ü ile 20'si arasında çeşitli etkinliklerle
kutlanan Kutlu Doğum Haftası'nın "FETÖ’nün teklifiyle 1989’da
ortaya çıktığını" iddia ederek medyada "Kutlu Doğum Haftası"
polemiğini ateşlemişti.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ise önceki gün yaptığı
açıklamayla Kutlu Doğum Haftası'nın hicri takvime sabitleneceğini,
konuyla ilgili Diyanet'in önümüzdeki günlerde toplanacağını
belirtti.
Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, Kurtulmuş'un bu
açıklamasıyla "Mevlid unutturulacak mı" endişesi taşıyan
Müslümanları rahatlattığını belirterek başladığı yazısında Kutlu
Doğum Haftası'nın 'içeriği' ile ilgili problemleri sıraladı.
İşte Albayrak'ın "‘Kutlu Doğum’ önce Mevlîd-i Nebeviye layık hale
getirilmeli" başlıklı bugünkü yazısı:
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kutlu Doğum Haftası’nın Hicrî
Takvime endeksleyeceğini açıklayarak “Mevlîd unutturulacak mı”
endişesi taşıyan Müslümanları rahatlattı.
Bu hassasiyet için teşekkür ediyoruz.
Bu değişikliği teşvik edenlerden biri olarak, bir hususu da
paylaşarak vebalden kurtulmak istiyorum.
Kutlu Doğumun Hicri takvime göre icra edilmesini isteyen diğer bazı
dostların “Bizim, Kutlu Doğum'un içeriği ile bir problemimiz yok”
ifadesine ben katılmıyorum.
Bazı yanlışlar aynen aktarılırsa, ilerleyen süreçte Mevlîd-i Şerif
ile bütünleşmesi anlamına gelir ki, şimdiye kadarki “alternatif”
görüntüden çok daha sakıncalı olur.
Bir kere “Mevlîd” ile mevcut “Kutlu Doğum” anlayışı arasındaki en
önemli fark şudur:
Bu doğumu “kutlu” kılan şey, doğum esnasında vuku bulan ve
peygamberlik dönemine kadar da devam eden nübüvvet müjdecisi
olağanüstü hallerdir.
Yani, Kutlu Doğum Haftasında sık kullanılan “insan olarak”
vurgularıyla, Peygamberimizi sıradanlaştırarak, Dinler Arası
Diyaloga destek vermekten kaçınılmalıdır.
Oysa peygamberlerin “İsmet” sıfatı vardır, yani günah işlemezler,
yani hiçbiri bizim gibi “normal” insan değildir.
En çok FETÖ “kutluladı”
Mesela, FETÖ’nün ileri gelen tahrifatçılarından Reşit Haylamaz’ın,
peygamber efendimizi sıradanlaştırarak, “Dinler Arası Diyalog”
saçmalıklarına hizmeti amaçlayan; şeytanî bilgilerle dolu
kitaplarından milyonlarcası Kutlu Doğumlarda dağıtıldı.
Bu sapığın, 2013 yılında Eskişehir Müftülüğü, Milli Eğitim
Müdürlüğü ve FETÖ’cü dernekler tarafından düzenlenen kitap okuma
yarışması için dağıtılan “Gönül Tahtımızın Eşsiz Sultanı Efendimiz”
kitabının 252. sayfasında “O’nun hedefi, Kelime-i Tevhidin ikinci
yarısını söylemekten kaçınarak La ilahe illallah diyen herkesi
buraya getirmekti. Çünkü o, ‘Kim La ilahe illallah derse Cennete
girer’ buyuracaktı” gibi, insanı; iman dairesinin dışına iten
ifadelerle dolu.
Kutlu Doğum, Mevlîd-i Nebevi haftasında da böyle cereyan edecekse
bu tarih değişikliği ne işe yarayacak? Yanlış, Hicri takvime göre
de yanlıştır.
***
Ayrıca, kadın erkek karma korolarla, Jackson konserleriyle, rockçı
imamlarla, pop starlarla idrak edilen bir “Kutlu Doğum”un, Mevlid
ruhuna ne derece uygun olduğunu irdelemek asıl Diyanet’in
görevidir.
Diyanet dezenfekte edilmeli
Cumhurbaşkanlığından bile hâlâ temizlenmeye çalışılan FETÖ’nün,
Diyanet’te hiç kalmadığını ve faaliyetlere yansımadığını kimse
iddia edemez.
Nitekim Diyanet Dergisi’nin bazı sayılarında rastlanan “Kuransal
çehreyi; Peygambere saygı ve hürmet ile örttüler. Kuranı getirmiş
olmak, Peygambere yeterli bir şereftir. O’na yeni nitelikler
vermek, mucizelerinden, sıfatlarından bahsetmek mitoloji ve
cürettir” gibi ifadeler, Dinler Arası Diyalogun Diyanet’te ne kadar
etkili olduğunu ortaya koymaktadır.
Vatikan’ın emrindeki batının, Türkiye’ye olan öfkesinin asıl
sebebi, İslamiyet’i yozlaştırmak için FETÖ’ye ihale ettikleri
Dinler Arası Diyalogu çökertmemizdir.
Nitekim bir “Haçlı Projesi” olan Dinler Arası Diyalogu devam
ettirmek için Mısır’da yeni bir “Fetullah Gülen” buldular. Papa dün
Mısır’a giderek kendisi ile görüşmüş ve İslamiyet’i imha planının
ikinci startını vermiştir.
Onun için diyoruz ki, bu bir milat olmalı, Diyanet bir temizlik
kampanyası başlatarak FETÖ ve diğer unsurlar tarafından
sokuşturulan bütün bidatleri kararlılıkla ayıklayarak Müslümanların
güvenini tazelemelidir.
Camiler kiliseye benzetiliyor
Mesela Diyanet’in, “Sandalye ile namaz olmaz, kaldırın”
talimatlarına rağmen bu bidat tırmanarak devam etmektedir.
Bu da Dinler Arası Diyaloga destektir. Bazı camilerin arka
bölümleri, “özenle hazırlanmış” sabit sıra ve sandalyelerle adeta
kiliseye benzetilmiştir.
İslamiyet her türlü insanî durum için çözüm üretmiştir ve bu
yapılanlar İslamî bir çözüm değildir.
Amaç gerçekten ibadet yapmaksa makbul olan bu yapılanlar
değildir.
Hakeza, camilerimizin birer festival alanına çevrilmemesi, ezanın
usulüne uygun okunması gibi hususlarda da Diyanet’in etkin ve
kararlı uygulamalarını bekliyoruz