STAR TV,MİLLİYET VE VATAN SATIŞINDA AYDIN DOĞAN'IN AMACI NE? KÜÇÜLMEK Mİ? TEPKİLERİ AZALTMAK MI?
Yavuz Semerci Habertürk'te Aydın Doğan'ın Yavuz Donat'a yaptığı "küçülüyoruz" açıklamasını değerlendirdi...
Doğan Küçülmüyor Tepki Azaltıyor!
Milliyet, Vatan ve Star televizyonu...
Satılıyor.
Yazıldı, çizildi. İstekliler, Doğan Grubu'nun kapısını çalıyor ve masaya oturuyor. Kim neyi, hangi markayı istiyor, kaç para veriyor? Doğan ne istiyor? Şu aşamada sadece spekülasyon yapılır!
Ancak bu üç markanın toplu olarak satılması durumunda bile Doğan grubu ciddi bir küçülme yaşayacağını söylemek doğru değil.
Çünkü Doğan Grubu acısından (reklam gelirlerinde) iki markası Hürriyet ve Kanal D önemlidir.
Milliyet, Vatan ve Star televizyonunun toplam elde ettiği reklam gelirinin grubun toplam reklam (yaklaşık 1.4 milyar TL/2008 yılı) gelirinin sadece yüzde 23'ünü toplayabiliyor.
Bu üç markanın toplam reklam pastasındaki payı ise yüzde 10 civarında.
Peki reklam pastasından yüzde 10'luk bir dilimi temsil eden bu üç markanın masadaki fiyatı nedir? Spekülasyonu bol olmakla birlikte Doğan Grubu'nun bu üç marka için 500 milyon dolar istediğini duydum. Bu markaların mali durumunu bilmeden, rakamın düşük veya yüksek olduğunu söylemek mümkün değil. Konuyu önümüzdeki günlerde analiz edeceğimi belirterek nokta koyalım.
Bence Türk basını Aydın Doğan'ın gazeteci Yavuz Donat'a yaptığı açıklamayı tartışmalı.
Doğan diyor ki; Küçülmek istiyorum. Aslında, Batı ölçeğinde bakarsan, grup olarak çok da büyük değilim. Ama Türkiye'de yaşıyorsun... Türkiye'de, bu kadar büyüklük bile haset doğuruyor."
Karşımızda medya sektörünün gelir tarafında yüzde 47'sini, tiraj ve reyting bazında ise yaklaşık olmakla birlikte yüzde 30'unu kontrol eden bir grup var. Ve bu büyüklüğe, AK Parti döneminde ulaşmış...
Hep aynı görüşü savundum: Bir ülkenin medya sektörü, hangi düşünceye sahip olursa olsun bir grubun hakimiyeti altına girmemeli. Bu tip hakimiyet ortaya çıkmış ise rekabet kanunları devreye girmeli ve mutlaka tam bir rekabet için ortam oluşturulmalı.
Doğan Grubu gibi büyüklükleri ulaşmış yapıların, iktidarlar acısından anlamı bazen şans, bazen şansızlıktır. Rakipleri için de ölümcüldür.
***
Elbette mevcut rekabet politikaları (ve mevzuat acısından) hakim durumda olmayı bir suç olarak görmüyor. Hakim durumun kötüye kullanılmasını suç sayıyor. Dolayısıyla Doğan'ın hakim durumda olması nedeniyle bir yaptırım uygulanamayacağı ve suçlanamayacağı görüşü ileri sürülebilir. Tartışmalı bir konu. Ancak medya sektöründe hakim durumda olmanın, çimento sektöründe hakim durumda olmaya benzemediğini hatırlatmama gerek yok galiba. Ve bana sorarsanız, bu kadar büyükseniz, pasta ister küçük olsun, ister büyük fark etmez. Varlığınız sizi daima hakim durumu kötüye kullanmaya iter. Ve gözetim kurumları her daim bu tip konumu olan şirketlerin tepesinde olur.
Bu anlamda Aydın Doğan'ın küçülme kararı Türk medya sektöründe rekabetin artmasına mutlaka fayda sağlayacaktır. Yine de sadece bu üç markanın satışı Doğan'ın pazar payını yüzde 47'lerden yüzde 37'lere indirecek ki buna ne kadar küçülme denileceği sorulabilir. Bana sorarsanız bazı markaların satışı, küçülmekten çok tepkileri azaltmaya ve güç toplamaya yönelik.
Yavuz Semerci/HABERTÜRK