Sözcü yazarından muhalifleri şok edecek yazı! ‘Giden belli gelen ne?..’
Yaklaşan seçimlere ve muhalif kesimdeki havaya dair dikkat çeken bir yazı kaleme alan Sözcü yazarı Soner Yalçın, Mısır üzerinden verdiği örnekle çarpıcı bir soru yöneltti: “Giden belli gelen ne?”
Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın, bugünkü köşesinde yaklaşan seçimlerle ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Muhalif kesime dair ‘Erdoğan gitsin de ne olursa olsun, anlayışı hâkim herkeste’ tespitini hatırlatan Soner Yalçın, devamında “Giden belli gelen ne” diyerek sorduğu yazısında Mısır’ı örnek gösterdi:
“Erdoğan gitsin de ne olursa olsun, anlayışı hâkim herkeste!
Bunu, Arap Baharı’nın Mısır versiyonuna benzetiyorum! “Ne olursa olsun Hüsnü Mübarek gitsin” denildi, ya sonra?
Bu benzetme üzerine kimse hemen farklı değerlendirmeler yapmasın! Olguya dikkat çekiyorum; Mübarek gitti, Mursi geldi ve ardından da askeri darbe lideri Sisi!”
“Tarihin derinliklerine girdiğinizde, 1848-49 yılındaki Avrupa Baharı’nın da benzer hüsranla bittiğine dair öğretici dersler bulursunuz…” diyerek devam eden Yalçın, “Siyasette asıl belirleyici olan, giden değil gelendir!” değerlendirmesi yaptığı yazısını şu sözlerle noktaladı:
“AKP iktidarının gidişiyle aşırı iyimserliğe kapılmamanızı tavsiye ederim. Çünkü, çevremde bu iyimserliğe kapılan çok insan var; “hele Erdoğan bir gitsin, her şey toz pembe olacak” diyor… Shakespeare ne dedi: Önce hayaller ölür, sonra insanlar.”
Soner Yalçın’ın ‘Giden belli gelen ne... Mübarek, Mursi, Sisi örneğin...’ başlıklı yazısı şöyle:
Kendimi son günlerde içimde şu sözü ederken yakalıyorum:
-Bizim Mahalle’de herkes, neye karşı olduğu konusunda hemfikir olsa da, ne istediği üzerinde hiç konuşmamayı tercih ediyor!
Erdoğan gitsin de ne olursa olsun, anlayışı hâkim herkeste!
Bunu, Arap Baharı’nın Mısır versiyonuna benzetiyorum! “Ne olursa olsun Hüsnü Mübarek gitsin” denildi, ya sonra?
Bu benzetme üzerine kimse hemen farklı değerlendirmeler yapmasın! Olguya dikkat çekiyorum; Mübarek gitti, Mursi geldi ve ardından da askeri darbe lideri Sisi!
Tarihin derinliklerine girdiğinizde, 1848-49 yılındaki Avrupa Baharı’nın da benzer hüsranla bittiğine dair öğretici dersler bulursunuz…
Demek istediğim; salt istenmeyen kişi üzerinden değil, neyi istediğiniz üzerinden de konuşmalısınız, tartışmalısınız ve nihayetinde desteklediğiniz ittifaka, partiye bunu göstermelisiniz…
***
Seçim sonrasına yönelik yazılarım genelde tepkiyle karşılanıyor, “sırası mı şimdi” deniyor!
“Hele bir Erdoğan gitsin” duygusunu anlayabiliyorum. Ama şunu da biliyorum:
Sokakla gelen Mursi, sokakların “kurbanı” oldu!
Hüsnü Mübarek’in gönderilip sonunda Sisi’nin gelmesiyle Mısır’da ne değişti?
-Askeri elitler ülkeye yine hâkim oldu…
-Anti-demokratik rejim devam ediyor…
-Ekonomik sosyal sorunlar büyüyerek sürüyor…
-Emperyalist etkiler, ülkenin iç ve dış politikasını daha çok etkiliyor…
Sanırım Mısırlılar “bu haltı niye yedik” fıkrasını bilmiyorlar!
Bildikleri fıkra şuydu ama:
-“Bir gün Azrail, Mübarek’in yanına geliyor, ‘hadi Hüsnü halkına veda et artık’ diyor. Mübarek, Azrail’e, ‘neden, nereye gidiyorlar ki’ diye soruyor!”
Arap Baharı günlerinde bu fıkra çok anlatılıp gülündü. Kuşkusuz Mübarek gitti, ya “protesto kültürü gelişti” denen Mısır halkı nereye gitti? Başarısızlığının, bugün suskunluğun ana sebebi ne? Salt istenmeyen kişi/Mübarek üzerinden değil, neyi istediği üzerinden konuşmamak olabilir mi?
***
Siyasette asıl belirleyici olan, giden değil gelendir!
Ülkemiz enkaz altında…
Ülkemiz ağır kriz altında…
Sadece Türkiye değil, dünya 2008 finans krizinden hâlâ çıkabilmiş değil.
Okumuşsunuzdur; ABD'de iki günde iki büyük banka; Kaliforniya merkezli Silicon Valley Bank /SVB ve New York merkezli Signature Bank kepenklerini kapattı.
Oysa pandemi döneminde SVB’nin toplam mevduatları 2020’nin son çeyreğinde 60 milyar dolar iken, 2022’nin aynı döneminde 200 milyar dolara kadar dayanmıştı. Tahvil portföyü 2020’de 27 milyar dolar iken, 2021 sonunda 128 milyar dolara kadar yükselmişti.
Aynı hafta ağırlıkla kripto piyasalarda aktif Silvergate Capital de battı.
Konum iflasların nasıl geldiği gibi teknik konular değil…
Anlatmak istediğim; finans krizi dalgalanmasıyla panik satışların yaygınlaşması halinde bunun Türkiye'yi nasıl etkileyeceği? Geleni görmüyoruz…
ABD'nin en büyük tasarruf ve kredi birliği Washington Mutual Bank’ın iflası 2008 küresel finansal krizi tetiklemişti.
İşte... Bugün hâlâ finans şirketlerinin iflasıyla krizin derinleşerek sürdüğüne tanıklık ediyoruz…
Türk ekonomisi hâlâ risk altında olmasına rağmen mevcut iktidar seçim sebebiyle hesapsızca har vurup harman savurmayı sürdürüyor! Gitse de kalsa da ülkeyi hayli zor günler bekliyor...
Toparlarsam:
AKP iktidarının gidişiyle aşırı iyimserliğe kapılmamanızı tavsiye ederim. Çünkü, çevremde bu iyimserliğe kapılan çok insan var; “hele Erdoğan bir gitsin, her şey toz pembe olacak” diyor…
Shakespeare ne dedi:
-“Önce hayaller ölür, sonra insanlar.”