Sözcü yazarı Fuat Uğur'un 'geçmişini kurcaladı': TKP'den Fetullah'a oradan iktidara...
Sözcü yazarı Aytunç Erkin, bugün de Fuat Uğur’un arşivini yazmaya devam etti ve Uğur’a yanıt verdi.
Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, Sözcü gazetesini hedef almıştı. Bunun üzerine Sözcü gazetesinde Aytunç Erkin, “Yazarsın ama arşivini silemezsin Fuat Uğur” başlıklı yazıyla Fuat Uğur’un FETÖ lideri Gülen’e övgü dolu arşivini açıklamıştı.
Erkin’in bu yazısına Fuat Uğur yanıt vermişti. Sözcü yazarı Aytunç Erkin, bugün de Fuat Uğur’un arşivini yazmaya devam etti ve Uğur’a yanıt verdi.
Aytunç Erkin’in yazısı şöyle:
“1904 yılında The North American Review’de yazdığı makalesinde adına ödül verilen gazeteci Joseph Pulitzer şöyle der:
‘Cumhuriyetimiz ve gazeteleri ya beraber yükselir ya da beraber çöker. Hakları bilen ve bunları zekayla uygulayan, çıkarcılıktan uzak, bağımsız, kamusal hizmet bilinçli bir basın, kamusal erdemi koruyabilir. Bu erdem olmadan her hükümet sahtekar ve alaycıdır. Sinik, çıkarcı, demagojik bir basın ise zamanla kendine benzeyen insan yığını üretir.’
114 yıl önce gazetecilik için bu tanımlamayı yapan Pulitzer sanki günümüzü anlatıyor. Neden mi? Türkiye Gazetesi yazarı, 19 Aralık günlü SÖZCÜ’deki “Yazarsın ama arşivini silemezsin Fuat Uğur” başlıklı yazıma yanıt vermiş dün. Yazısına “Mayası bozuklar tetikçi tuttu saldırmak için” başlığını atmış ve şöyle demiş:
‘Benim 2010 yılında attığım ‘Fetullah Gülen solcu gençlerle tanışıklığını anlatıyor Samanyolu televizyonunda, çok ilginç’ diye yazan tweetimi paylaşmış zavallı. Ardından yine 2011’deki ‘Derin yapılanma Fetullah Gülen’i hedef aldı, çok ilginç, önce Bahçeli, sonra bu Cübbeli’ yazan tweetimi. Aha şuracıkta da paylaşıyorum. Ne FETÖ’cüler, ne de Kemalist vesayetçiler, onların çanak yalayıcısı gazeteci kılıklı yazarlara benzerim. Alnım ak, geçmişim tertemiz.’
Her gün köşesinde ve çıktığı televizyon kanalında engizisyon mahkemesi kuran Uğur çok alınmış. Gerçekler yazılınca, somut durum ortaya konulunca yani gazetecilik yapılınca. döneme uygun saldırıyı yapmış: “Tetikçi gazeteci.” O zaman geçmişi biraz daha kurcalayalım…
AYTUN ÇIRAY’A 5 BİN TL TAZMİNAT ÖDEYECEK
Bu anlatacağımız yakın tarih… TBMM FETÖ ve Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Üyesi Aytun Çıray komisyon toplantısında, Fuat Uğur’un darbe girişiminden 3-4 ay önce kaleme aldığı yazılarını gündeme getirmiş. Yazarın söz konusu yazılarında, FETÖ’nün, darbe girişiminde bulunulacağının istihbari bilgisinin yer aldığını ifade etmişti. Fuat Uğur da komisyon üyesi Aytun Çıray’ı hedef almıştı. Türkiye Gazetesi’ndeki köşesinde 6 ve 8 Temmuz 2017 tarihlerinde, Aytun Çıray’a yönelik, Fetullahçı terör örgütü bağlantısı imalarında bulunmuştu ve “Gladyo ekibi” içinde yer aldığını öne sürmüştü. Fuat Uğur yazılarında, Aytun Çıray’a yönelik, “şeytan; küçük adam, ucuz adam; Bay yeşil cübbenin 50. tonu” gibi hakaret içeren ifadeler kullanmıştı. 6 Temmuz 2017’de Çıray, Uğur’a sert yanıt vermiş ve geçmişte, firari FETÖ’cü Emre Uslu, FETÖ elebaşı Gülen’le ilgili attığı övgü dolu tweetleri gündeme getirmişti. Türkiye Gazetesi hakkında, avukatı Efsun Ünal aracılığı ile 5 bin TL’lik manevi tazminat davası açan Aytun Çıray, 5 Haziran 2018’de mahkeme tarafından haklı bulundu. Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada mahkeme Fuat Uğur ve yayın sahibi İhlas Gazetecilik A.Ş.’yi 5 bin TL tazminat ödemeye mahkum etti. Peki Fuat Uğur dünkü yazısında bana yanıt verirken ne dedi: “İki tane son derece doğal tweetle aklınca beni itibarsızlaştıracağını sanan…” Son derce doğal mı değil mi buna okuyucu karar versin! Bitmedi…
ATV’DEN AYRILDIĞINDA ÇOK ÖFKELENDİ HINCAL ULUÇ’A ‘ERGENEKON’CU DEDİ
Tarih 24 Ağustos 2009. ATV Haber Genel Yayın Yönetmenliği’nden ayrılan Fuat Uğur, Sabah yazarı Hıncal Uluç’a çok kızdı ve sert bir yazı kaleme aldı. Bu yazıyı da bir grup gazeteci arkadaşına gönderdi. Kimlere mi? Hemen söyleyelim: Sabah Gazetesi'nden Emre Aköz, Nazlı Ilıcak, Engin Ardıç, Mahmut Övür, Şeref Oğuz, Star Gazetesi'nden Mehmet Altan, Eser Karakaş, Ahmet Kekeç, Şamil Tayyar, Aziz Üstel, Zaman Gazetesi'nden Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Bugün Gazetesi'nden Aykut Işıklar ve Gülay Göktürk, Taraf'tan Markar Eseyan, Neşe Düzel. Uğur şöyle diyordu:
“ATV Haber Genel Yayın Yönetmenliği görevinden ayrılmış bulunuyorum. Şimdiki görevim, bu sezonun ikinci yarısında başladığım ve Nazlı Ilıcak ile hazırlayıp sunduğumuz Siyaset Kazanı programını devam ettirmek olacak. 1. Ergenekon davasının açıldığı günlerde başlayan görevim, böylece 2. Ergenekon davasının açıldığı gün sona erdi. İlginç bir rastlantı ama Atv'nin haberlerini en çok ‘Ergenekon haberlerini çok yaptı, masum insanları karaladı, tarafsız değildi’ diye yok etmek isteyenler açısından bakıldığında bu ayrılık mutluluk verici bir durum olsa gerek. Zaten Ergenekon medyasının Sabah'taki uzantısı Hıncal Uluç'un daha ilk günden yeni göreve başlayan arkadaşımıza ‘Hoş geldin’ yazısı yazarken Atv Haberden nefretle söz etmesi de bu görüşümü teyit eden bir nokta.” 28 Ağustos 2099’da Hıncal Uluç, Fuat Uğur’a köşesinden “Zavallı kardeşim” diyerek yanıt verdi.
Fuat Uğur lütfen yanıt verir misin: TKP’den Fetullah’a oradan iktidara savruldun. Vicdanın rahat olmadığı için mi gazeteci arkadaşlarını kırıp geçiriyorsun? Bitmedi…
GÜLEN’İN ‘SOLCU’ AŞKI
FETÖ’nün yargıyı tam anlamıyla ele geçirdiği 12 Eylül 2010’daki Anayasa değişikliği referandumuna uzanalım. Fuat Uğur bugün de arkasında durduğu bir paylaşım yapmıştı:
“Fethullah Gülen SHaber’de referandum hakkında konuşuyor. Çok ilginç. Solcu gençlerle tanışıklığını anlatıyor.” (10 Eylül 2010)
Bu tweet aklıma FETÖ’nün Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Erkam Tufan Aytav'ın kaleme aldığı ‘'Aydınlık'tan Kaçanlar’ adlı kitabını getirdi. İşadamı Ethem Sancak, 1975-1985 arası Aydınlık Hareketi'nin içinde önder kadrosunda yer aldı. Sancak, kitapta şunları söyledi:
''(...) Adanmışlık çok enteresan şey. Mesela geçen gün Fethullah Gülen Hocaefendi'yi ABD'de ziyarete gittiğimde kendisine dedim ki; 'Ben adalet ve özgürlük arayışı peşinde solcu oldum.' Bana, 'Beni 72'de hapse attılar, yanı başımda hücrede solcu gençler vardı, onları gözledim, bunların içinde sahabe hayatı yaşayanlar vardı' dedi. Acayip şekilde sempati duydum bu objektif ve güzel değerlendirmeye.''
Herhalde Fuat Uğur da Gülen’in bu ‘sahabe yaşam’ sözünden eski bir solcu olarak etkilendi diyelim.
KİMSENİN YAZAMADIĞI KANLI ÖRGÜTÜ İLK BEN YAZMIŞTIM
Gazeteci büyüğüm Fuat Uğur bana ‘tetikçi’ demiş. Keşke demeden önce çok sevdiği Google’da arama yapsaymış ya da beni tanıyan ortak dostlarımıza sorsaymış. Ben anlatayım: 1997 yılında gazeteciliğe muhabiri olarak Aydınlık’ta başladım. Sonrasında Sabah’ta çalıştım ama uzun sürmedi çünkü o 2005’te yayımlanmış “Fethullah Hoca’nın Şifreleri” kitabım birilerini rahatsız etmişti. O kitabın yazılmasını sağlayan da bugün “FETÖ’cülükle suçlanan” o dönem Hürriyet yazarı Emin Çölaşan’ın 14 Kasım 2004’te kaleme aldığı bir yazıydı. Çölaşan, Gülen’in baş muavini Nurettin Veren’in internet sitesindeki örgütü deşifre eden açıklamalarını yazmış ben de Veren’in peşine düşmüştüm. AKP İstanbul Milletvekili Emin Şirin aracılığıyla da Nurettin Veren’e ulaşmış ve kitap ortaya çıkmıştı. İşte ‘tetikçi’ dediğin Aytunç Erkin, o dönem kimsenin yazamadığı örgüte el atmış ve deşifre etmişti. Sonra ne mi oldu? Kısa bir yerel televizyon yolculuğu , İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan’ın yanında zorunlu olarak -çünkü kimse iş vermiyordu- danışmanlık, Yurt Gazetesi ve son beş yıldır da SÖZCÜ’deyim. Bu arada FETÖ kumpaslarını anlatan iki kitabım “Sarı Lacivert Öfkeli Adam: Aziz Yıldırım” ve “Kardan Adam: Emin Şirin’e kurulan komplo” (Kırmızı Kedi Yayınevi) daha var. Ha 15 Temmuz’dan sonra da yenilediğim FETÖ’nün Şifreleri. (Kaynak Yayınları) Bu arada yüzlerce FETÖ, PKK, uyuşturucu baronlarını anlattığım özel haber ve röportajlarım da arşivde duruyor. Yeter mi?”