02 Eki 2017 19:09 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 18:41

Sözcü gazetesi sahibi ve çalışanları hakkında iddianame

- Sözcü gazetesinin sahibi Burak Akbay ile çalışanları hakkında yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, Sözcü ile FETÖ/PDY ilişkisine dair çarpıcı değerlendirmelere yer verildi- İddianameden:- "Şekil olarak FETÖ/PDY'ye karşı olmak, onu ağır bir şekilde eleştirmek, onunla...

İSTANBUL (AA) - Sözcü gazetesinin sahibi Burak Akbay'ın da aralarında bulunduğu 4 şüpheli hakkında yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, şekil olarak FETÖ/PDY'ye karşı görünen Sözcü gazetesinin örgütün yayın organlarından bir farkının olmadığı ve aynı amaca yönelik kamuoyu oluşturmaya çalıştığı belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosunca Sözcü gazetesinin sahibi Burak Akbay ile gazetenin internet sorumlu müdürü Mediha Olgun, muhabir Bekir Gökmen Ulu ve gazetenin muhasebe müdürü Yonca Yücekaleli hakkında hazırlanan iddianamenin detayları belli oldu.

Şüpheliler Ulu, Olgun ve Yücekaleli'nin savcılık ve emniyetteki savunmaları ile cezaevinden gönderdikleri dilekçelerdeki ifadelerine yer verilen iddiamade, Ulu'nun haber ve yorumlarında FETÖ'nün iç yüzünü kamuoyuyla paylaştığını, yaptıkları hukuksuzluk ve bir kısım gazetecilere, görevlilere karşı kumpasları anlattığı belirtildi.

Darbeden bir ay sonra bazı gazetelerde, Cumhurbaşkanının bulunduğu yerin tespiti bağlamında darbeden 2 gün önce keşif uçuçları yapıldığının yazıldığını anlatan Ulu'nun iddianamede yer alan savunmasında, "FETÖ/PDY kapsamında tutuklu bulunan Cumhurbaşkanı eski başyaveri Ali Yazıcı'nın basına yansıyan ifadelerine göre, Cumhurbaşkanının bulunduğu yeri bizzat kendisinin darbecilere söylediğini, dolayısıyla darbecilerin soruşturmaya konu Sözcü gazetesine ait internet sitesinde yer alan haberi çıkmadan önce de Cumhurbaşkanının yerinin bilindiği sonucunun ortaya çıktığını, Cumhurbaşkanının yerinin bilinmesiyle bu haberin hiçbir ilgisinin olmadığını, tüm basına çıkan haberlerde darbecilerin Cumhurbaşkanının yerini bildiklerinin açıkça belirtildiğini" söylediği kaydedildi.

İddianamede, şüpheli Mediha Olgun'un da savunmalarında, sol düşünceli bir aileye mensup olduğunu ve darbelerde en çok etkilenenlerden olduğunu iddia ederek, düncesini hiç benimsemediği bir vatan haini örgüt ile suçlanmasının kendisine ağır geldiğini ifade ettiği anlatıldı.

- "Gazetecilik faaliyeti kapsamı dışına çıktı"

"Basın-ifade özgürlüğü", "Basın-ifade özgürlüğü hakkındaki mevzuat/düzenlemeler" ve "Basın-ifade özgürlüğü sınırlandırılması" hakkında bazı karar örneklerine de atıfta bulunulan iddianamede, Sözcü gazetesinin soruşturmaya konu edilen eylemlerinin, gazetecilik faaliyeti kapsamı dışına çıktığı, Yargıtay kararları, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre gazete yayınlarının ifade özgürlüğü kapsamını aştığı belirtildi.

İddianamede, FETÖ'nün bilinen, aşama itibariyle anlaşılan bazı uygulamaları ile Sözcü gazetesi arasında bir organik bağ/bağlantı olup olmadığı ya da sonradan, hedeflere birlikte yönelip yönelmedikleri hususunun esaslı unsur olduğuna vurgu yapılarak, Burak Akbay dışındaki şüphelilere atfedilen somut eylemler dışında, gazetenin veya Akbay'ın, örgütün önem arz eden, gizli yapılanması içerisinde olup olmadığı, bu amaçla hareket edip etmediğinin tespitinin gerektiği kaydedildi.

- "Kurgulanmış haberler soruşturmaya konu edildi"

Örgütün medya yapılanması ve hareket tarzları ile Sözcü gazetesinin, ulusal - uluslararası yankı uyandırabilecek derecede önemli ve özellikle kurgulanmış haberlerin veriliş şekli ve kamuoyunda doğurabileceği sonucun amaçlanması açısından neredeyse birebir örtüştüğüne dikkat çekilen iddianamede, "Şekil anlamda gazete yönetimi ya da yazarlar ve çalışanlarının çoğu ve genel anlamda, 5187 Sayılı Basın Kanunu çerçevesinde yapılan haberlerin, paylaşımların ele alınmadığı, soruşturmaya konu edilmediği, esasında genel olarak haberlerin ya da yapılan eleştiri, ifade özgürlüğü kapsamındaki değerlendirmelerin farklı, soruşturmaya dayanak oluşturulan ve FETÖ/PDY'nin amaçları doğrultusunda yapılan, ülke yönetimini esaslı yönlerden etkileyen kurgulanmış haberlerin, paylaşımların ise farklı hususlar olduğu ve bunların soruşturmaya konu edildiği" belirtildi.

İddianamede, örgütün, toplum nazarında FETÖ/PDY'ye karşı, "Ulusalcı - Atatürkçü - Sosyal Demokrat" gibi düşünce ve kavramlarla bilinen kişilerin bu niyetlerini kullanarak sınırlı ve gizlilik derecesinde, yeri geldiğinde kullanılacak örgüt elemanına gerekli şartları sunduğuna yer verilerek, "İşin doğası gereği, ülke yönetimini ya da kamuoyunu yönlendirme noktasında fazla önem arz etmeyen gündelik hususlarda muhaliflik / habercilik faaliyetlerinin yapıldığı, gazetenin, çalışanlarının, yazarlarının FETÖ'yü ağır derecede eleştirmeleri, hatta karşılıklı olarak birbirlerine hukuk davası açmaları ya da yeri geldiğinde şikayet mekanizmasını devreye sokmaları aralarında anlaşma - bağlantı olmadığı anlamına gelmemektedir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Bu konuda çeşitli örneklere yer verilen iddianamede, kapatılan Taraf gazetesinin kuruluş aşamasında ve ilk yayınlarında, gündelik konularda Türk Solu Dergisi, Sözcü gazetesi gibi yayınların özelliğinde olduğu, önem arz eden, ülke yönetiminin gidişatını etkileyebilecek derecedeki faaliyetlerinde ise FETÖ/PDY'nin amaçları doğrultusunda hareket ettiğine vurgu yapıldı.

- "Örgütün yayın organlarından bir farkı yok"

İddianamede, şekil olarak FETÖ'ye karşı olmanın, esasta da karşı olunduğu sonucunu doğurmayacağını belirterek, şu ifadelere yer verildi.

"Uygulamadaki somut eylemler ele alınarak kanaate ulaşılması gerekir. Örgütün stratejisi - yapısı ve yapılan tespitlerle belirtilen örneklerin / somut başka soruşturmaların bunu gösterdiği, örgütün yapısını ziyadesiyle bilen tanıkların beyanlarında geçen ve kamuoyuna da yansıdığı şekilde, amacına ulaşmak için her yolu deneyen, adamlarını farklı alanlarda mevzilendiren, gerektiğinde elemanlarının deşifre olmaması için örgüt lideri Fetullah Gülen'in 'Bana açıkça galiz bir şekilde küfür edin / edebilirsiniz' yaklaşımları birlikte dikkate alındığında, şekil olarak FETÖ/PDY'ye karşı olmak, onu ağır bir şekilde eleştirmek, onunla davacı/davalı olmak, hatta ona açıkça hakaret etmenin başlı başına FETÖ'yü desteklememek ya da esasta FETÖ'cü olmamak sonucunu doğurmayacağı, Sözcü gazetesinin örgütün yayın organlarından bir farkının olmadığı, aynı amaca yönelik kamuoyu oluşturmaya çalıştığı anlaşılmıştır."

- "Akbay, FETÖ/PDY'nin yöneticisi konumunda"

İddianamenin sonuç kısmında da şekil olarak FETÖ/ PDY'nin karşısında bir düşünce ve yayın politikasına sahip görünen gazetenin yönetici, yazar kadrosu ve çalışanlarının önemli ölçüde örgütün karşısında olduğu yönündeki savunmaların yerinde olabileceğinin Cumhuriyet Başsavcılığınca da değerlendirildiğine vurgu yapılarak, ancak örgütün son derece sınırlı kişi veya kişilerin bileceği bir gizlilik içerisinde ve ileride kullanılma ihtimaline binaen şüpheli Burak Akbay aracılığıyla gazeteyi kurdurduğu anlatıldı.

Örgütün, düşünce yapısını benimsemeyen ve karşısında olan yazar kadrosuna imkan tanıyarak gazetede bir araya getirdiğine dikkat çekilen iddianamede, fiili durumda gazetenin genel anlamdaki haberlerinde bu özelliğini de büyük ölçüde koruduğu, ancak özellikle FETÖ/PDY'nin silahlı terör örgütü olduğunun anlaşılması ve buna yönelik soruşturmaların yapılmasını gerektirir dereceye ulaşılmasından sonra ve bugüne kadarki süreçte gazetenin örgüt amaçları, stratejisi ve yöntemi çerçevesinde faaliyete giriştiği anlatıldı.

İddianamede, esasta birbirine aykırı farklı oluşumların aynı kaynakları kullanmadan bu denli ve ülkenin iç ve dış itibarı bakımından önem arz eden, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, toprak bütünlüğünün korunması, devlet sırlarının açıklanması gibi konularda birbirlerine yakın tarzda hareket etmelerinin mümkün olmayacağı vurgulanarak, bu nedenle şüpheli Burak Akbay'ın silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'nin yöneticisi konumunda olduğu belirtildi.

-Soruşturma devam ediyor

Sözcü gazetesinin yazarlarından Emin Çölaşan'ın ''Şimdi cemaati destekleme zamanı'', yine yazar Necati Doğru'nun ''Nylon Darbe'' yazısına yer verilen iddianamede, gazetede bazı köşe yazılarının FETÖ'nün amacına hizmet ettiği belirtildi.

İddianamede, Cem Küçük, Fehmi Koru, Ersoy Dede, Hüseyin Gülerce, Fuat Uğur'un tanık sıfatıyla ifadesine başvurulduğu ve beyanlarına yer verildiği aktarıldı. Tanıkların beyanlarında, gazetenin özellikle 17/25 Aralık'tan sonra FETÖ'nün amacına hizmet eden yayınlar yaptığı ve gazetenin sahibi Akbay'ı suçladıkları belirtilen iddianamede, tanıkların ifadelerinde geçen konuya ilişkin Sözcü agzetesinde çıkan haberlere yer verildi.

Gazetenin başyazarı Rahmi Turan, şüpheli Akbay'ın babası Ertuğrul Akbay ile CHP Milletvekili olan bir dönem gazetede yazarlık da yapan Aytun Çıray'ın da tanık olarak ifadesine başvurulan iddianamede, söz konusu bu tanıkların Sözcü gazetesinin demokrasi ve hukuk adına muhalefet yaptığını başka bir amacı bulunmadığını ve Atatürk'ün ilkelerine bağlı bir yayın yaptığını söyledikleri kaydedildi.

İddianamede, 4 şüpehli hakkında soruşturmanın tamamlandığı, dosyada tutuklu şüphelinin de bulunması nedeniyle bu dosya üzerinden ayırma kararı verildiği ancak söz konusu soruşturmanın sürdürüldüğü de vurgulandı.