Sözcü Gazetesi davasında flaş gelişme!
Sözcü, attığı manşetler ve yazıları yüzünden 2 yıldır FETÖ’cü olmakla suçlanıp yargılanıyor. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün yine duruşma vardı. Türkiye’deki gazeteciliğin geleceğini etkileyecek karar için duruşma 4 Eylül 2019 tarihine ertelendi.
Sözcü Gazetesi yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru, Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz ve gazetenin sahibi Burak Akbay'ın da aralarında bulunduğu “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla açılan dava, iki sanığın son savunmasını yapmaması üzerine son savunmalar ve karar için 4 Eylül'e ertelendi.
İstanbul 37.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanıklardan Emin Çölaşan Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken Necati Doğru, Metin Yılmaz ve Gökmen Ulu'nun da arasında bulunduğu 7 sanık duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, CHP’li milletvekili Bülent Tezcan ile CHP eski milletvekilleri Muharrem İnce, Barış Yarkadaş da izleyici olarak katıldı. Sözcü yazarı, usta gazeteci Uğur Dündar da duruşmayı izledi.
İKTİDARIN UŞAĞI OLMADIĞIM İÇİN BENİ KARŞINIZA GETİRDİLER
Duruşmada mütalaaya karşı son savunmasını yapan sanık Emin Çölaşan, kendisinin ve gazetesinin FETÖ'ye yardım ettiği iddia reddederek “FETÖ'ye destek olayı bizim gazeteye sığmaz. FETÖ'ye yardım suçu havada kalmaktadır. Savcının bütün iddialarını çürüttüm. Herhangi bir suçum yoktur. Bizde öyle (FETÖ) şeyler yok. Hayatımız boyunca olmadı. Dolayısıyla FETÖ'ye destek vermek bilerek isteyerek yardım suçu havada kalmaktadır”dedi.
Sanık Necati Doğru ise "Ben 44 yıllık gazeteciyim. FETÖ’yü aklamak temize çıkarmak kesinlikle söz konusu değil. Ahlakım, düşüncem, dünya görüşüm FETÖ'cülüğün yakınından, yanından geçmez. Beni lekeliyorlar. Bu lekelemeye izin vermeyin beratımı istiyorum. İktidarın uşağı olmadığım için beni karşınıza getirdiler. Ne iktidarların ne de iktidara gelmek isteyenlerin uşağı olamam. Hukuk şerefli yaşamaktır. İtibarınız daim ve hep yüksek olsun” dedi.
Sanık Sözcü Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz da 43 yıllık gazeteci olduğunu belirterek şöyle dedi:
“Mütalaada FETÖ’cü polisler fotoğrafları size servis etti suçlaması devam ediyor. Savunmamda anlatmıştım ama mütalaada yine bu suçlama devam ediyor. Biz bu haberleri DHA’dan aldık. Belgeleri de sunduk. Hürriyet’te, Milliyet’te de çıkan haberler. Aynı şekilde birinci iddianamede 6 tane aleyhimizde tanıklar vardı. Mahkemede dinlendi. 6 tanık da mahkemede lehimize tanıklık yaptı. Sözcü FETÖ’cü mü değil mi? Hayır değil. Burak Akbay FETÖ’cü mü değil mi? ‘Hayır efendim değil’ dediler. Ama mütalaada aleyhe tanıklar diyor. Ben 43 yıllık gazeteciyim. Tercüman’da, Yeniçağ’da da çalıştım. Profesyonel gazeteciyim. Biz takım tutmayız. Biz yalakalık yapmayız, kimsenin piyonu olmayız. Genel yayın yönetmeninin görevi gazeteyi sattırmaktır. Yoksa patron kapıya koyar. Ticari bir işletmedir. Şu an 6 yerde matbaamız var. Bizim bakanlarla, başkanlarla işimiz olmaz. Biz gazeteden para kazanırız. Aybaşında çalışanlarımıza parasını veririz. Gazete kazanmıyorsa kapatması lazım. Şimdiki medyaya bakınca hepsinin kapanması lazım. Zarar ediyor. Ama patronların başka işleri var. Tek gazete var satan Türkiye’de; o da Sözcü. 17-25 Aralık manşeti var. ‘Başbakan soruşturmayı durdur yoksa senin için kötü olur.’ Kim bu Zekeriya öz? O dönem heykeli dikilecek adam. Bizim arkadaşlar da basın açıklamasını izlemiş. Bu adam beni tutuklatmak için adam yollamış. Ben bunu neden öveyim?”
Yücel Arı ise savunmasında “Devamlı duruşmalar oluyor biz de buraya geliyoruz. Hukuk kurallarına uygun bir şekilde duruşmayı izliyoruz. Sizlerin sağlıklı kararını bekliyoruz. Avukatlarımız ‘son savunmalarınız isteniyor hazırlayın’ dedi. Ben de bilgisayar başına oturdum. Nasıl bir savunma yazayım diye düşündüm. Hiç dikkate alınmayan bir husus geldi keyfim kaçtı. Metin Bey’in tek tek izah ettiği tarihler 2010, 2013. Oysa ben 2016’da Sözcü’ye başladım. Bu husus mütalaada yer almadı. Bu hukuken doğru mu bilmiyorum. Uzun süredir yargılandığımız davanın her duruşmasına gelirken kendime soruyorum: Korkuyor musun? Hayır. Türk adaletine güvenmekten başka şansım yok. Neler yazayım dedim kendi kendime. Hangi suçu işlemiştim ki kendimi savunacaktım. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Son sözlerim maalesef bana ait değil. Pir Sultan Abdal’a ait.” diyerek Pir Sultan Abdal’dan şu dörtlüğü okudu;
PAZARLIK MI OLUR ADİL DÜKKANDA
MEYL-İ MUHABBETİM KALDI SENDE
BU DİVAN OLMAZSA ULU DİVANDA
DOST BENİM SUALİM VERİR Mİ…
Sözcü avukatları, son savunma için ek süre talep etti.
DURUŞMA ERTELENDİ
Mahkeme heyeti, sanıklar Mustafa Çetin ve Yonca Yücekaleli'nin ve bazı sanıkların avukatlarının savunma yapmak için ek süre istemelerini kabul etti. Heyet, son savunmaların tamamlanması ve karar için duruşmayı, 4 Eylül’e erteledi.