16 Tem 2012 01:11 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:55

SÖZCÜ GAZETESİ 'CEMAAT'İN 'TRUVA ATI' MI?

Genç patron Burak Akbay, iki yazarın 'O ışık evlerinde yetişti' iddiasına yanıt vermiyor! VAROL ERSOY yazdı...

Türk medyası ilginctir… Hadi adlı adınca yazalım, “Kimin elinin kimin cebinde olduğu pek belli değildir…”
Her zaman bazı gazetelerin arkasında “görünen patron”dan başka isimler olduğu iddia edilir ve ne ilginçtir ki yıllar sonra bu iddiaların bazılarının doğruluğu ortaya çıkar.
Şimdi de benzer bir tartışma, son beş yılın en etkili muhalif gazetesi Sözcü için gündemde…
Konuyu ilk kez cemaate ve iktidara yakın kalemlerden Fehmi Koru tartışmaya açtı.
Koru 24 Nisan 2010’da Yeni Şafak’ta Taha Kıvanç imzasıyla aynen şunları yazdı:
“Cemaat’in aklına bir kez daha hayranlık duymama sebep olan bir proje ’Sözcü’...
Öğrenciliği Cemaat evlerinde geçmiş, sahibi görünen delikanlıya buradan şapka çıkarıyorum. Bulundukları yerde ‘ileri giden’ yazarlar için bir sığınak gibi Sözcü Gazetesi; 150 bin civarında satışıyla para bile kazandırıyor olmalı.
Muhalefetini de yakın kontrol altında tutacaksın, neme lâzım!”
***
Fehmi Koru bunları yazdı ama Sözcü’nün ‘genç patronu’ Burak Akbay bu son derece ilginç iddiaya bugüne kadar yanıt vermedi…
Fehmi Koru; orada da bırakmadı iddiasını:
Star Gazetesi’ne geçtikten sonra, 26 Mart 2012 tarihinde yine Taha Kıvanç ismiyle yazdığı köşesinde, Sözcü için ilginç bir paragrafa yer verdi:
“Turgut Özal’ın rahle-i tedrisinden geçmiş Ertuğrul Akbay ile yurtdışındaki ‘Cemaat’ evlerinde yetişmiş genç Burak Akbay, en kıyıcı kalemleri topladığı gazeteleriyle iktidara göz açtırmaz gibi görünseler de, Sözcü’nün işlevi bence en samimi iktidar yanlısı gazete kadar önemli...”
Burak Akbay bu yazıya da yanıt vermedi.
***
Bu çok önemli iddia yine tam unutuluyordu ki; bu kez Aydınlık Gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar 23 Haziran 2012’de “Sözcü’nün gizli sahibi Fethullah Gülen mi” diye sordu…
Önkibar bu yazısında aynen şunları söylüyordu:
“Başlığa bakıp amma da saçma iddia falan demeyin, yazımı okuyun!
Fehmi Koru’yu bilirsiniz…
Fethullah Gülen medyasında uzun yıllar başyazarlık yapan, halen o camiaya çok yakın olan ve cemaatı avucunun içi gibi bilen biridir!
İşte o Fehmi Koru Yenişafak Gazetesi’ndeki yazısında aynen şunları yazdı:
’Cemaatın aklına bir kez daha hayranlık duymama sebep olan olan proje Sözcü Gazetesi’dir. Öğrenciliği Cemaatın Işık Evleri’nde geçmiş sahibi görünen delikanlıya buradan şapka çıkarıyorum. Eee neme lazım muhalefeti de yakın kontrölünde tutacaksın!’
Satırları tekrar tekrar okuyun lütfen!
Fehmi, Sözcü’nün sahibi Burak Akbay için sahip görünen Işık Evleri öğrencisi diyor!
Dahası, Sözcü’yü muhalefeti konrol aracı gibi sunuyor!
Bu yazıdan sonra Burak Akbay, “Hayır Cemaat evlerinde yetişmedim” demedi. Niye acaba?
Sözcü’deki Metin Yılmaz, Emin Çölaşan, Uğur Dündar, Necati Doğru ve Saygı Öztürk gibi isimlerin duruş ve mücadelelerine saygım çok büyük, lakin tablo budur efendim!”
Akbay, yine yanıt vermedi!
***
Ve Sabahattin Önkibar, 13 Temmuz 2012 tarihli Aydınlık’ta, “İşte Sözcü’nün F Tipi ile irtibatında ikinci belge” başlığıyla bir yazı daha kaleme aldı:
“Daha önce Fehmi Koru’dan alıntı yaparak Sözcü Gazetesi’nin sahibi olan Burak Akbay’ın F Tipi’nin Işık Evleri’nde yetiştiğini ve gazetenin aslında Burak Akbay’a değil F- Tipi’ne ait olduğunu yazmış ve F Tipi’nin muhalefeti bu şekilde kontrol altında tutmak istediğini aktarmıştık ki, Burak Akbay bu yazıma, ‘Hayır ben Işık Evleri’nde yetişmedim’ diyemedi!
Ve ikinci belge!
Dikkat ediyor musunuz? Sözcü’nün Suriye ve Esad ile ilgili yayınları Zaman Gazetesi’nin aynısı!
İlginçtir, Utku Çakırözer’in Beşar ile yaptığı röportajı bütün dünya medyası kullanırken güya muhalif olan Sözcü tek satır olsun kullanmadı.
Ve gelelim asıl bombaya:
Meğer Sözcü Gazetesi de Beşar Esad’a röportaja çağrılmış ama Sözcü yönetimi hayır demiş.
Sözcü’nün Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, ‘Ben gitmek istedim ama yönetim izin vermedi’ açıklamasını yaptı!
Sözcü gibi yeni popüler olan bir gazete, kendini tanıtma adına böyle bir fırsatı kaçınr mı?
Normalde kaçınmaz ama perde gerisindeki irade, yani gerçek patron hayır dediği için, sevgili Saygı Öztürk yolda kaldı!
Lütfen iyi sorgulayın, güya muhalif olan bir gazete Esad’ın davetini niye reddeder?
Bunun anlamı açık, Sözcü’nün yayın politikaları Pensilvanya’dan belirleniyor.
Esad’a tavır alınmasının başka izahı olamaz!
’Ama AKP’ye muhalefet yapıyor’ mu dediniz?
Şekli bir muhalefet elbette var, onu yapmasa zaten Sözcü diye bir gazete olmaz.
Sözcü Gazetesi, F Tipi örgütün muhalefete sızması, yani muhalif yayını kontrol altında tutmasıdır!
Siz Sözcü’de ABD ve NATO aleyhinde ya da F Tipi’nin İbrahimi dinler yani Hazreti Muhammedsiz yeni İslam teklifi bağlamında bir satır olsun eleştirel bir haber gördünüz mü hiç?”
Ve tahmin edebileceğiniz gibi aradan dört gün geçmesine karşın Sabahattin Önkibar’ın bu yazısına da yanıt verilmedi…
***
Fehmi Koru’nun yazıları muhalif kesimler tarafından pek ciddiye alınmadı ama kendisi de iktidar karşıtı olan Sabahattin Önkibar’ın yazıları “Acaba doğru mu?” sorusunun sorulmaya başlamasına neden oldu.
Eğer bu iddialar yalanlanmazsa ve kulaktan kulağa yayılırsa ne Emin Çölaşan, ne Necati Doğru, ne de Uğur Dündar kurtarabilir Sözcü’yü…
Umarız genç patron Burak Akbay da bu acı gerçeği görür ve gereğini yapar.
Tabii; bunu yaparken Sözcü’yü çıkartmaya başladıkları günlerde gereken hatırı sayılır parayı nereden bulduklarını açıklamayı da ihmal etmez…
Merakla bekliyoruz:
Bakalım muhalif kesimler bu kez de yıllardır kandırılmış olduklarını mı öğrenecek?

VAROL ERSOY