15 Kas 2008 13:39 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:23

'SÖYLEYECEKLERİNİZİ SÖYLEYİN DE DÜŞMAN ÇATLATALIM!..' ALİ SAYDAM PERİHAN MAĞDEN'E NE ÖNERDİ?..

Size bu satırları yazarken açıkçası epey tereddüt ettim. Çevremdekiler ısrarla "emin misin?", "başına geleceklere hazır mısın?" gibi sorular yönelttiler.

Sevgili Perihan Mağden


Size bu satırları yazarken açıkçası epey tereddüt ettim. Çevremdekiler ısrarla "emin misin?", "başına geleceklere hazır mısın?" gibi sorular yönelttiler. Yüzlerindeki ve seslerindeki ifadeyi anlıyorum.

Adınızın geçtiği her yerde insanlarda, yazılarınızdaki zengin fakat agresif, farklı fakat sarsıcı, renkli fakat zaman zaman sindirilmesi zor tondan kaynaklı bir çağrışım olduğunu düşünüyorum.

Elbette kimse sizin değerlerinizle, `dünya görüşünüzle´ (weltanschaung) mutabık olmak zorunda değil. Elbette sizi beğenmek ve sevmek zorunda da değiller. Elbette kimse zekânızdan ve zekânızın yansımalarından şüphe edemez. Ben sizsiz bir medya düşünemiyorum ancak `onlar´ı da anlamak gerektiğine inanıyorum...

Bakın size en son nerede rastladım...

Bana bir gazete göndermişler, Perihan Hanım. 18 Ekim 2008 tarihli Kuwait Times. Birinci sayfanın başköşesinde, sizinle Frankfurt Kitap Fuarı´nda yapılmış ve AFP aracılığı ile dünyaya servis edilmiş bir röportaj var. Bu söyleşinin içeriğini `onlara´ anlatmakta zorlanabilir insan.

"Ben zaten Türkiye´de ulusal bir fahişeyim. Sesimi kesmemi istediklerini düşünüyorum", "Tabii ki Türk kadınları erkeklerden daha güçlüdür", "Kızımı ABD´de okutmak isterim; çünkü Türkiye çok klostrofobik" gibi ifadelerle ön plana çıkacağınıza, keşke Frankfurt´ta bulunmanızın gerçek nedeninin altını çizmelerini sağlasaymışsınız... "İki Genç Kızın Romanı"nın Almancasının piyasaya çıkıyor olması yeterince saygın ve önemli bir haberdir bence... Ne yazık ki, hiç hak etmediği halde o kuvvetli ifadelere kurban gidivermiş, "İki Genç Kızın Romanı"...

Şimdi kalkıp "Orhan Pamuk da yurtdışında popüler olmak adına Türkiye aleyhinde attı tuttu. Perihan Mağden de benzer bir şey yapmaya çalışıyor" söylemini geliştirecek olanlarla boğuşacağınıza, iletişiminizi olması gerektiği gibi yönetseydiniz ve içinizden geldiği gibi davranmayıp her profesyonel gibi `seçilmiş davranış´ sergileseydiniz, daha iyi olmaz mıydı?

Gelin Perihan Hanım, beni uyaranları haksız çıkarın. Ya hiç yanıt vermeyip, günün birinde lazım olur diye, önerilerimi bir kenara not edin. Ya da bir şey diyecekseniz de, son günlerdeki bir filmin tartışmasında savunduğum gibi, benim `fıtratıma´ değil `fikriyatıma´ yönelik söyleyin söyleyeceklerinizi de, `düşman çatlatalım´...

Sevgi ve saygılarımla...


ALİ SAYDAM/AKŞAM