30 Ağu 2009 14:54
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:50
"SOYADINIZ DA TÜRK SİZİN!.." AVŞAR KARDEŞLER AÇILIMI AÇIYOR!..HELİN AVŞAR AHMET TÜRK'E NELER SORDU?
Ablası Hülya Avşar'ın 'Kürt ve Türk meleziyim, kendimi her iki tarafa da ait hissediyorum' sözleri üzerine, kardeş Helin Avşar da babasının da yakın arkadaşı olan DTP lideri Ahmet Türk ile görüştü.
Demokratik açılım süreci ile başlayan tartışmalar yaz sıcağında Ankara'yı daha da sıcak hale getirdi. Ankara'nın sıcak siyasi trafiğini görmek ve son günlerin en önemli isimlerinden DTP lideri Ahmet Türk ile demokratik açılım sürecini konuşmak için TBMM'deydim. Ahmet Türk bu aralar yorgun çünkü gündemi çok yoğun. Yine de teklifimi geri çevirmedi. DTP lideri bizi kapıda gülümseyerek karşıladı. Yaklaşık bir saat konuğu olduk. Ben sordum o yanıtladı. Türkçe de konuştu, Kürtçe de... Sorularıma açık yüreklilikle cevap verdi. Demokratik açılımı da konuştuk hobilerini de eşini de... Ama en çok bu röportaj hakkındaki dileği hoşuma gitti: "Bu görüşmemiz inşallah dostluğa, barışa, sevgiye, insanların ekmeğini huzurla kazanmasına vesile olur."
Son günlerde demokratik açılım süreci yoğun bir şekilde tartışılıyor. Bunun detaylarını konuşacağız. Ama önce gençliğinize dönmek istiyorum. Siyasete girmeden önce de bu işlerle ilgili miydiniz?
Siyasetle üniversite yıllarında da ilgiliydim. Ben üniversite öğrencisiyken ağabeyim milletvekiliydi. Kürt sorununun inkar edildiği dönemde de Kürt aydınlarla biraraya gelip tartışmalar yapardık. Devrimci Doğu Kültür Ocağı'nda birlikte olurduk. Hem köylü hem siyasete yakın bir çevreden geliyorum. Ülke sorunlarını tartışmayı vicdani sorumluk olarak görürüz. Süreçleri yakından takip ederiz
SİZİN SOYADINIZ TÜRK
Kürt kökenli bir aşiretin çocuğusunuz ama soyadınız Türk. Bu bir çelişki değil mi?
Bazı belli ailelere Türk, Öztürk, Yiğittürk gibi soyadları verilmiştir. Bu ailemizin talep ettiği bir soyadı değil. Soyadı kanunu çıktığında dedelerimizin çoğu Türkçe bilmezdi. Soyadı tespiti yapanlar "Şu senin" diye vermiş. Benim o soyadıyla, ne bakışım ne duruşum değişir. Milliyetçi bir mantığa da sahip değilim. Önemli olan hak ve özgürlükler.
Yani Türk soyadını değiştirmeyi düşünmediniz?
Bu önemsediğim bir şey değil. Önemli olan kişinin ne düşündüğü, olaylara nasıl baktığıdır.
Kimse Kürt açılımın anlamını tam olarak bilmiyor. Sizin bu konudaki beklentileriniz neler?
Paket üzerinde tartışıyoruz. Önemli olan, toplumsal uzlaşıyı nasıl sağlayabileceğimizi bulmak. 25 yıldır süren çatışmanın sona ermesi için toplumsal bir uzlaşma sağlamak lazım. Silahların susmasını istiyorsak, bu sürece müdahale edilmesi gerekir. Elinde silah olanları dışlarsanız, bu müzakereyi nasıl yaparsınız? Silah kimin elindeyse onun görüşünün de alınması, hatta müzakereye katılması gerekir.
PKK MUHATAP ALINSIN
Yani "PKK muhatap alınsın" diyorsunuz?
Yani... PKK'nın silah bırakması isteniyorsa, onu da müzakereye katmanız lazım. Biz her zaman silahların susmasını istedik. Bu tür çatışmaların yaşandığı hangi toplumda; diyalog kurulmadan, müzakere yapılmadan silah girmeseydi, İrlanda'da silahlar susar mıydı? Hem "Silahların bırakılmasını istiyoruz" hem de "Bunlarla konuşmayız" diyorsunuz. Peki silahları nasıl bıraktıracaksınız? Silahların susması için, elbette üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz.
Öcalan'la avukatlar aracılığıyla mesajlaşıyor musunuz? İmralı'dan mesaj alıyor musunuz?
Devlet kimseyle görüşmesine izin veriyor mu? Vermediğine göre, görüşme şansımızın olmadığı çok açıktır.
Daha önce görüştünüz mü Öcalan'la?
1993 yılında Beyrut'ta, ateşkesle ilgili bir görüşme yapmıştık.
Öcalan'ın yol haritası hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tabii ki önemsiyorum yol haritasını. Fakat burada esas olan; bu müzakerelerin sürdürülmesidir. Türkiye'de bu konuda müthiş bir tartışma yaşanıyor. CHP ve MHP, bu süreci provoke etmeye çalışıyor. Baykal "Af da çıkabilir, karşı değilim. Ama kimliksel ve kültürel haklar konusunda ödün vermeyiz" diyor. Bu ırkçı ve milliyetçi bir yaklaşımdır. Baykal, ne kadar ırkçı, milliyetçi ve şoven bir görüşün temsilcisi olduğunu bu sözlerle ortaya koymuştur.
BAYKAL HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ
Deniz Baykal, politika yaptığınız yıllardan bu yana eski arkadaşınız, şimdi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Arkadaşlık ve geçmişte aynı partide bulunmak ayrı şeyler. Ben, bugünkü yaklaşım biçimini eleştiriyorum. Baykal'ın "İnsanlar sokağa çıkacak, kargaşa olacak" demesi, toplumu sokağa davet etmektir. Yarın akacak kan, sürecin işletilmemesi konusunda tavır koyan Baykal'ın yakasında da leke olacak kalacak.
Sizce Başbakan Erdoğan bu süreçten başarıyla çıkabilecek mi?
Tabii ki... Başbakan Erdoğan'ın bu yoldan dönmesi için her türlü baskı yapılıyor, bunu fark ediyoruz. Çünkü bu sürecin barışçıl bir çözüm yoluna girmesi durumunda, CHP, MHP gibi partilerin topluma vereceği bir şey
kalmayacak. İdeolojileri iflas edecek. Bu 42 kilometrelik bir maraton. Kararlı, cesur ve sonuna kadar koşacak nefese ihtiyaç var. Ama maratonun birinci kilometresinde nefesler tıkanıyor. Hükümet, sürecin sona ermesi için gerçekten irade gösteriyor ama birilerinin de önünü kesmemesi lazım. Kararlılığı bozmaya yönelik çabaların, korkmadan göğüslenmesi gerekiyor.
PKK DAĞDA MI KALACAK
Varsayalım açılım olmadı, PKK yine dağda mı kalacak?
Dağda kalmamaları için çaba gösteriyoruz. Kürtler barışçıl bir sürecin gelişmesi için çaba gösteriyor. Tabii ki, farklı görüşler de var. Ama çözüm için çok ciddi bir refleks gösterdiklerine inanıyorum.
Türkiye'de sadece Kürt sorunu mu var? Sağlık, ekonomi, siyaset gibi konulardaki politik görüşleriniz neler?
Ekonomiyi de sağlığı da çevreyi de önemsiyoruz. Ama böyle bir süreçte kilitlendiğimiz nokta maalesef Kürt sorunu. Keşke daha fazla zamanımız
olsaydı, keşke bu sorunlar ortadan kalksaydı da Türkiye'deki ekonomik gelişmelerle, bölgeler arasındaki dengesizlikle, sağlık sorunlarıyla, eğitim sistemiyle ilgili görüşlerimizi sunabilseydik.
PKK, 1 Eylül'e kadar eylemsizlik kararı aldı. Sizce o tarihten sonra neler olacak?
Türkler, Kürtler ve PKK tartışmaları çok yakından izliyor. Herkes, umut verici gelişmelerin beklentisi içinde. Sürecin sağlıklı işlemesi için sabırlı davranmak gerekiyor. Ama umutlar ortadan kaldırılırsa, kimsenin söyleyecek sözü olmaz. O aşamada kararı, elinde silah tutan insan verecek. Temennimiz bundan sonra, hiçbir acının yaşanmaması. Ellerin tetikten çekilmesi.
Muhalefet "Bu bir ABD planı" diyor. Siz bu söylemi nasıl yorumluyorsunuz?
Bu ülkenin yurttaşları, kendi sorunlarını iç dinamikleriyle çözmeli. Ortak bir yol haritası etrafında buluşmak gerekiyor. Sorun, dış dinamiklerin baskısıyla çözülemez. Önemli olan halkların gönül birliğidir. Bu mesele Ortadoğu'nun en büyük meselesi. Elbette ki dış güçlerin gündemine de girecektir.
O KADAR YOĞUN İŞKENCE ALTINDAYDIK Kİ "ALLAHIM CANIMI AL" DİYE YALVARDIM
Bildiğim kadarıyla satranç oynamayı seviyormuşsunuz, en çok kimi şah mat etmek isterdiniz?
Satranç, bir savaş oyunudur zekayı da gerçekten geliştirir. Satrancı, savaş oyunu olarak değil de, zekanın sorunları çözdüğü bir oyun olarak oynamayı seviyorum.
En sevdiğiniz sanatçı kim?
Müziği severim. Kürt müziğinden de büyük bir haz alırım. Kürt klasik müziği.
En sevdiğiniz şarkı?
Her şarkının kendisine has bir özelliği, güzelliği var. Ama Kürt şarkıları çok farklıdır. Yaşamı gözünün önüne getirir. Belki de Kürt dili inkar edildiği için Kürt müziği bu kadar gelişkindir.
Peki sizden Kürtçe bir cümle alabilir miyim?
Bu görüşmemiz inşallah dostluğa, barışa, sevgiye, insanların ekmeğini huzurla kazanmasına vesile olur. (Hêvidarım ev hevditına me bibe egera dostitiyê, aşitiyê evinê û qevençkırına nan bı ewayeki arami jı bo mirovan.)
Cezaevindeyken en çok neyi özlediniz?
O kadar yoğun işkence altındaydık ki, "Allahım bir an önce canımı al" diye yalvarıyordum.
Eşiniz konularla ilgili ne düşünüyor?
Eşim anlayışlı bir insan, her zaman bana destek oluyor. O kadar yoğunum ki, sadece eşim değil, akrabalar, dostlarım da dahil, kimseye vakit ayıramıyorum.
Evinizde nece konuşuyorsunuz?
Tabii ki ana dilimizi... Kürtçe.
Son günlerde demokratik açılım süreci yoğun bir şekilde tartışılıyor. Bunun detaylarını konuşacağız. Ama önce gençliğinize dönmek istiyorum. Siyasete girmeden önce de bu işlerle ilgili miydiniz?
Siyasetle üniversite yıllarında da ilgiliydim. Ben üniversite öğrencisiyken ağabeyim milletvekiliydi. Kürt sorununun inkar edildiği dönemde de Kürt aydınlarla biraraya gelip tartışmalar yapardık. Devrimci Doğu Kültür Ocağı'nda birlikte olurduk. Hem köylü hem siyasete yakın bir çevreden geliyorum. Ülke sorunlarını tartışmayı vicdani sorumluk olarak görürüz. Süreçleri yakından takip ederiz
SİZİN SOYADINIZ TÜRK
Kürt kökenli bir aşiretin çocuğusunuz ama soyadınız Türk. Bu bir çelişki değil mi?
Bazı belli ailelere Türk, Öztürk, Yiğittürk gibi soyadları verilmiştir. Bu ailemizin talep ettiği bir soyadı değil. Soyadı kanunu çıktığında dedelerimizin çoğu Türkçe bilmezdi. Soyadı tespiti yapanlar "Şu senin" diye vermiş. Benim o soyadıyla, ne bakışım ne duruşum değişir. Milliyetçi bir mantığa da sahip değilim. Önemli olan hak ve özgürlükler.
Yani Türk soyadını değiştirmeyi düşünmediniz?
Bu önemsediğim bir şey değil. Önemli olan kişinin ne düşündüğü, olaylara nasıl baktığıdır.
Kimse Kürt açılımın anlamını tam olarak bilmiyor. Sizin bu konudaki beklentileriniz neler?
Paket üzerinde tartışıyoruz. Önemli olan, toplumsal uzlaşıyı nasıl sağlayabileceğimizi bulmak. 25 yıldır süren çatışmanın sona ermesi için toplumsal bir uzlaşma sağlamak lazım. Silahların susmasını istiyorsak, bu sürece müdahale edilmesi gerekir. Elinde silah olanları dışlarsanız, bu müzakereyi nasıl yaparsınız? Silah kimin elindeyse onun görüşünün de alınması, hatta müzakereye katılması gerekir.
PKK MUHATAP ALINSIN
Yani "PKK muhatap alınsın" diyorsunuz?
Yani... PKK'nın silah bırakması isteniyorsa, onu da müzakereye katmanız lazım. Biz her zaman silahların susmasını istedik. Bu tür çatışmaların yaşandığı hangi toplumda; diyalog kurulmadan, müzakere yapılmadan silah girmeseydi, İrlanda'da silahlar susar mıydı? Hem "Silahların bırakılmasını istiyoruz" hem de "Bunlarla konuşmayız" diyorsunuz. Peki silahları nasıl bıraktıracaksınız? Silahların susması için, elbette üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz.
Öcalan'la avukatlar aracılığıyla mesajlaşıyor musunuz? İmralı'dan mesaj alıyor musunuz?
Devlet kimseyle görüşmesine izin veriyor mu? Vermediğine göre, görüşme şansımızın olmadığı çok açıktır.
Daha önce görüştünüz mü Öcalan'la?
1993 yılında Beyrut'ta, ateşkesle ilgili bir görüşme yapmıştık.
Öcalan'ın yol haritası hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tabii ki önemsiyorum yol haritasını. Fakat burada esas olan; bu müzakerelerin sürdürülmesidir. Türkiye'de bu konuda müthiş bir tartışma yaşanıyor. CHP ve MHP, bu süreci provoke etmeye çalışıyor. Baykal "Af da çıkabilir, karşı değilim. Ama kimliksel ve kültürel haklar konusunda ödün vermeyiz" diyor. Bu ırkçı ve milliyetçi bir yaklaşımdır. Baykal, ne kadar ırkçı, milliyetçi ve şoven bir görüşün temsilcisi olduğunu bu sözlerle ortaya koymuştur.
BAYKAL HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ
Deniz Baykal, politika yaptığınız yıllardan bu yana eski arkadaşınız, şimdi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Arkadaşlık ve geçmişte aynı partide bulunmak ayrı şeyler. Ben, bugünkü yaklaşım biçimini eleştiriyorum. Baykal'ın "İnsanlar sokağa çıkacak, kargaşa olacak" demesi, toplumu sokağa davet etmektir. Yarın akacak kan, sürecin işletilmemesi konusunda tavır koyan Baykal'ın yakasında da leke olacak kalacak.
Sizce Başbakan Erdoğan bu süreçten başarıyla çıkabilecek mi?
Tabii ki... Başbakan Erdoğan'ın bu yoldan dönmesi için her türlü baskı yapılıyor, bunu fark ediyoruz. Çünkü bu sürecin barışçıl bir çözüm yoluna girmesi durumunda, CHP, MHP gibi partilerin topluma vereceği bir şey
kalmayacak. İdeolojileri iflas edecek. Bu 42 kilometrelik bir maraton. Kararlı, cesur ve sonuna kadar koşacak nefese ihtiyaç var. Ama maratonun birinci kilometresinde nefesler tıkanıyor. Hükümet, sürecin sona ermesi için gerçekten irade gösteriyor ama birilerinin de önünü kesmemesi lazım. Kararlılığı bozmaya yönelik çabaların, korkmadan göğüslenmesi gerekiyor.
PKK DAĞDA MI KALACAK
Varsayalım açılım olmadı, PKK yine dağda mı kalacak?
Dağda kalmamaları için çaba gösteriyoruz. Kürtler barışçıl bir sürecin gelişmesi için çaba gösteriyor. Tabii ki, farklı görüşler de var. Ama çözüm için çok ciddi bir refleks gösterdiklerine inanıyorum.
Türkiye'de sadece Kürt sorunu mu var? Sağlık, ekonomi, siyaset gibi konulardaki politik görüşleriniz neler?
Ekonomiyi de sağlığı da çevreyi de önemsiyoruz. Ama böyle bir süreçte kilitlendiğimiz nokta maalesef Kürt sorunu. Keşke daha fazla zamanımız
olsaydı, keşke bu sorunlar ortadan kalksaydı da Türkiye'deki ekonomik gelişmelerle, bölgeler arasındaki dengesizlikle, sağlık sorunlarıyla, eğitim sistemiyle ilgili görüşlerimizi sunabilseydik.
PKK, 1 Eylül'e kadar eylemsizlik kararı aldı. Sizce o tarihten sonra neler olacak?
Türkler, Kürtler ve PKK tartışmaları çok yakından izliyor. Herkes, umut verici gelişmelerin beklentisi içinde. Sürecin sağlıklı işlemesi için sabırlı davranmak gerekiyor. Ama umutlar ortadan kaldırılırsa, kimsenin söyleyecek sözü olmaz. O aşamada kararı, elinde silah tutan insan verecek. Temennimiz bundan sonra, hiçbir acının yaşanmaması. Ellerin tetikten çekilmesi.
Muhalefet "Bu bir ABD planı" diyor. Siz bu söylemi nasıl yorumluyorsunuz?
Bu ülkenin yurttaşları, kendi sorunlarını iç dinamikleriyle çözmeli. Ortak bir yol haritası etrafında buluşmak gerekiyor. Sorun, dış dinamiklerin baskısıyla çözülemez. Önemli olan halkların gönül birliğidir. Bu mesele Ortadoğu'nun en büyük meselesi. Elbette ki dış güçlerin gündemine de girecektir.
O KADAR YOĞUN İŞKENCE ALTINDAYDIK Kİ "ALLAHIM CANIMI AL" DİYE YALVARDIM
Bildiğim kadarıyla satranç oynamayı seviyormuşsunuz, en çok kimi şah mat etmek isterdiniz?
Satranç, bir savaş oyunudur zekayı da gerçekten geliştirir. Satrancı, savaş oyunu olarak değil de, zekanın sorunları çözdüğü bir oyun olarak oynamayı seviyorum.
En sevdiğiniz sanatçı kim?
Müziği severim. Kürt müziğinden de büyük bir haz alırım. Kürt klasik müziği.
En sevdiğiniz şarkı?
Her şarkının kendisine has bir özelliği, güzelliği var. Ama Kürt şarkıları çok farklıdır. Yaşamı gözünün önüne getirir. Belki de Kürt dili inkar edildiği için Kürt müziği bu kadar gelişkindir.
Peki sizden Kürtçe bir cümle alabilir miyim?
Bu görüşmemiz inşallah dostluğa, barışa, sevgiye, insanların ekmeğini huzurla kazanmasına vesile olur. (Hêvidarım ev hevditına me bibe egera dostitiyê, aşitiyê evinê û qevençkırına nan bı ewayeki arami jı bo mirovan.)
Cezaevindeyken en çok neyi özlediniz?
O kadar yoğun işkence altındaydık ki, "Allahım bir an önce canımı al" diye yalvarıyordum.
Eşiniz konularla ilgili ne düşünüyor?
Eşim anlayışlı bir insan, her zaman bana destek oluyor. O kadar yoğunum ki, sadece eşim değil, akrabalar, dostlarım da dahil, kimseye vakit ayıramıyorum.
Evinizde nece konuşuyorsunuz?
Tabii ki ana dilimizi... Kürtçe.