SORU CEVAPLAYARAK 10 YILDA 2,5 TRİLYON KAZANDI!..ÇALIŞANIN SESİ ALİ TEZEL'İN CEVAPLAYAMADIĞI SORU HANGİSİ?..
Sosyal güvenlik uzmanı Tezel 10 yılda soru cevaplayarak 2,5 trilyon kazanmış.Ancak bakın kimin hangi sorusuna doğru cevap veremedi?..
Sağlık uzmanı ve bir dönem motosikletiyle köy köy dolaşarak bin çocuğu sünnet etmiş bir fenni sünnetçi de o. Ekranlarda, gazetelerde, sokakta halkı sosyal güvenlik konusunda aydınlatan Tezel'e aynı zamanda devlet yetkilileri de okur kılığında müraacat ediyormuş. Bugüne değin sadece telefonundan 200 bin kişinin sorusunu cevaplayan Tezel, internetten de her gün 3 bin sorunun kendisine ulaştığını ve bilgisayarında 12 GB'lık soru biriktiğini söylüyor. "Soru cevaplayarak on yılda 2,5 trilyon lira kazandım. Vatandaştan para almıyorum ama maaşları sayemde artan kişiler hediye olarak bir sürü şey gönderiyorlar. Giydiğim her şey halktan" diyen Tezel, sadece eşinin sorularına doğru cevap vermediğini belirtiyor. Resmi görevinden istifa eden uzman "Devletten kurtuldum, zengin oldum." derken, devletin sosyal güvenlik konusunda bilinçli olarak halkı cahil bıraktığını savunuyor.
DEVLETiN ALi CENGiZ'i VARSA HALKIN DA ALi TEZEL'i VAR
Sizi sosyal güvenlik konularında dert havuzuna kim itti?
1995 yılında müfettiş yardımcısı olarak SSK'nın teftiş kuruluna girdim. 80 kişi idik kurulda ve ' İstanbul'a gönüllü kim gider' dediler. Bir kişi bile istemedi, çünkü her şey dertti. Kura çekildi ve beş kişi olarak geldik. İstanbul'a hiç adımımı bile atmamıştım. Erenköy'deki teftiş kurulunda mesai bitince herkes gitti, benim gidecek yerim yok. (Gülüyor) 6 ay boyunca yatılıdan tanıdığım arkadaşlarımın bekar evinde kaldım. Sonra Akşam Gazetesi'ne gittim ve bir ay orada köşe yazdım. Bu arada Zaman Gazetesi'nden Ekrem Dumanlı'dan teklif almıştım. Ziya Perver (ışık taraftarı) ismiyle 1996 Kasım'ın da yazmaya başladım.
Ama bütün bunlar, binlerce insanın derdini dinleme noktasında yeterli bir cevap değil!
Hastalık! Biri bana soru sorarsa onu cevaplamak zorundaymışım gibi geliyor. Cevaplandırma hastalığı var. (Gülüşmeler) Cevap veremeyince kendimde eksiklik hissedip araştırmaya başladım. Okumak insanı profesör yapıyor. İki yıl sonra kendi alanında bir ilk olan yargı kararlarıyla sosyal güvenlik mevzuatını karşılaştıran bir kitap yazdım. Bundan sonra SSK'nın genelgeleri değişmeye başladı. Şu an 12 kitabım var. Kitap para kazandırmıyor ama 'Kitaplı adam, bu işi bilir' diyorlar. Sonra SkyTürk, KanalTürk ve Samanyolu Haber'de programlar yaptım. Şu an NTV'de haftada iki gün soru cevaplıyorum.
Aynı soruları cevaplamaktan bıkmadınız mı yani?
Sosyal güvenlik konusunda her üç yılda bir reform yaparız. Çünkü millet öğrendikçe sosyal güvenlik haklarının değişmesi gerekir. Sosyal güvenlik zenginden alıp fakire verme sanatıdır. 92'ye kadar tüm dünyada sosyal güvenlik açığı ne kadar fazlaysa, zenginden o kadar çok alıyorsunuz demekti ve iyi bir şeydi. Ancak Rusya çökünce vahşi kapitalizm uygulamaları yani fakirden alıp zengine verme dönemi başladı. Biz de uyum gösteriyoruz ve vatandaşa verilen para konusunda müthiş kısıtlamalar yapıyoruz.
Gittikçe kapitalistleşiyor muyuz yani?
Elbette, IMF'nin amacı o zaten. Ülkemizde ilk kez Genel Sağlık Sigortası uygulanmaya başladı. Vatandaş açısından harika bir sistem. Ama 'çok hastalan, hastaneler daha çok kazansın' mantığı var. 92'de SSK'nın sağlık harcamaları 1,2 milyar YTL iken şimdi 18 milyar YTL. Hizmet kalitesi yükseldi ama maliyeti yüksek ve bu bizden çıkacak. 2 YTL olan muayene ücreti 10 YTL oldu. Önümüzdeki dönemler bunlar kat be kat artacak. İlaçlara % 20 ödüyoruz ama ilerde % 50 ödeyeceğiz. Şimdi her sokakta hastane açılıyor. 50 yataklı bir otel yapsanız, yatakları 50 YTL'ye zor satarsınız ama tabelaya hastane yazınca yatağı 500 YTL'ye satar, bir de sıra olur.
Sistem hasta vatandaş istiyor yani? (Gülüşmeler)
Evet sistemin istediği bu. Dünya böyle...
Böyle kaç madde değiştirttiniz?
Sekiz madde değiştirttim. Dar çevrenin yasalardan yararlanmasının önüne geçtim.
Siz bu yasaya karşı çıktığınız için mi ayrıldınız teftiş k