16 Şub 2011 11:11
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:03
SONER YALÇIN'A "ERGENEKON ÜYESİDİR" HÜKMÜNÜ YAPIŞTIRAMAZSINIZ!
Star yazarı Ahmet Kekeç, "zihniyetleri yargılayamazsınız" dedi ve ilginç bir şekilde gözaltına alınan Soner Yalçın'a destek verdi.
Soner Yalçın Ergenekon üyesi mi?
Mahkeme değilim, savcı değilim, “müddei” değilim... Sadece, küçük rezervler koyarak, eski ortağı Cüneyt Özdemir’in yazdıklarını tekrarlayabilirim.
Düşüncelerini sevmezsiniz, duruşuna karşı olabilirsiniz, mevcudiyetini meslek adına “talihsizlik” sayabilirsiniz ama, ortada ciddi bir kanıt olmadığı sürece, “Soner Yalçın Ergenekon üyesidir” hükmünü yapıştıramazsınız.
Haksızlık...
Hem de ayıp.
Rezervlerim şunlar:
Cüneyt kardeşimiz, “Soner Yalçın iyi bir entelektüeldir” diyor...
Sahaflardan çıkmıyormuş, aynı anda birkaç kitabı okuyormuş, ciddi bir araştırmacıymış, falan filan...
Bence iyi bir entelektüel değil...
Hatta, entelektüel bile değil.
Ciddi bir araştırmacı hiç değil...
Hem, sahaflardan çıkmıyor da ne oluyor? Olmayan kökenlerden yola çıkarak olmadık sonuçlara varıyor, “okul”la “ekol”ü karıştırıyor, inşa edilmemiş limanlardan Osmanlı topraklarına seferler düzenletiyor, Sabetay Sevi’den iki yüzyıl önce yaşamış Aziz Mahmut Hüdai’yi “Sabetaycı” ilan ediyor. Özdemir İnce’den iyidir ama!
İyi bir gazeteci de değil bence.
Meraklı bir okuryazardır... Hepsi bu.
Eskilerin “tecessüs” dediği melekelere “fazlasıyla” sahip bir adamdır ve bazen insanı korkutan, gerçek anlamıyla “korkutan” işlere imza atmaktadır: Köken araştırmak, özel durumlardan yola çıkarak birtakım genel sonuçlara varmak, “pornografik merakı” gıdıklayan “özel halleri” faş etmek gibi...
Haa, beceriklidir; hakkını teslim edelim... Yazdıklarını okuttuğu gibi, tiraj da aldırabilmektedir. Sık rastlanır bir hususiyet değil bu... Hatta, alanının en iyilerindendir.
İyi bir insan mıdır?
Bilmiyorum.
Sahibi olduğu internet sitesinde, tuhaf ve “çok ayıp” işler yapıldı... Hâlâ yapılıyor... “Kömürcünün karısı” gibi haysiyet kırıcı ifadeler... “Kolonya kokulu” ve “Fehmoş” gibi, ciddi bir yayın mecrasına yakışmayan irrite edici isimlendirmeler... “Fetocu” gibi kara çalmalar... Evli iki meslektaşı ilişki içindeymiş gibi gösteren “belden aşağı” vuruşlar...
Kendisi de benzeri saldırıların muhatabı olmuş Soner Yalçın ne yazık ki bu yayınlara müdahale etmedi. Hatta, bunların çoğaltılması ve çeşitlendirilmesi için elinden geleni yaptı.
Demek ki, ciddi ve meslekin doğrularını gözeten bir meslektaşla karşı karşıya değilmişiz.
Demek ki, yönettiği site farklı bir ihtiyaca cevap veriyormuş...
Bütün bunlar ortadayken, “Soner Yalçın iyi bir insan mıdır?” sorusuna, yekten “evet” diyemiyoruz.
Ergenekon bahsine gelince...
Bu soruşturmanın “torba soruşturmaya” dönüştürülmesinden ciddi rahatsızlık duyuyorum... Hoşa gitmeyen her şeyin, her durumun, her ifade beyanının bu torbaya tıkıştırılması, bence soruşturmayı zedeliyor. Hem de sulandırıyor.
Soner Yalçın ve arkadaşları birtakım “darbeci” görüşleri savunabilir, Ergenekon örgütüne yakın durabilir, hatta “darbenin elzem ve zaruri” olduğunu düşünebilir.
Enikonu bir zihniyet sorunudur bu.
Zihniyetleri yargılayamazsınız.
Niyetlerden yola çıkarak insanları mahkûm edemezsiniz.
Zihniyetleri tarih yargılar, hayat tasfiye eder.
Erken konuşmak istemem ama Soner Yalçın’ı bu örgütle “organik ilişki” içinde gösteren ve hukuken “suç” teşkil edecek somut kanıtlar ortaya konulmadığı sürece, soruşturmanın “son halkasına” (basın ayağına) karşı mesafeli duruşum devam edecektir...
Ahmet Kekeç/Star
Mahkeme değilim, savcı değilim, “müddei” değilim... Sadece, küçük rezervler koyarak, eski ortağı Cüneyt Özdemir’in yazdıklarını tekrarlayabilirim.
Düşüncelerini sevmezsiniz, duruşuna karşı olabilirsiniz, mevcudiyetini meslek adına “talihsizlik” sayabilirsiniz ama, ortada ciddi bir kanıt olmadığı sürece, “Soner Yalçın Ergenekon üyesidir” hükmünü yapıştıramazsınız.
Haksızlık...
Hem de ayıp.
Rezervlerim şunlar:
Cüneyt kardeşimiz, “Soner Yalçın iyi bir entelektüeldir” diyor...
Sahaflardan çıkmıyormuş, aynı anda birkaç kitabı okuyormuş, ciddi bir araştırmacıymış, falan filan...
Bence iyi bir entelektüel değil...
Hatta, entelektüel bile değil.
Ciddi bir araştırmacı hiç değil...
Hem, sahaflardan çıkmıyor da ne oluyor? Olmayan kökenlerden yola çıkarak olmadık sonuçlara varıyor, “okul”la “ekol”ü karıştırıyor, inşa edilmemiş limanlardan Osmanlı topraklarına seferler düzenletiyor, Sabetay Sevi’den iki yüzyıl önce yaşamış Aziz Mahmut Hüdai’yi “Sabetaycı” ilan ediyor. Özdemir İnce’den iyidir ama!
İyi bir gazeteci de değil bence.
Meraklı bir okuryazardır... Hepsi bu.
Eskilerin “tecessüs” dediği melekelere “fazlasıyla” sahip bir adamdır ve bazen insanı korkutan, gerçek anlamıyla “korkutan” işlere imza atmaktadır: Köken araştırmak, özel durumlardan yola çıkarak birtakım genel sonuçlara varmak, “pornografik merakı” gıdıklayan “özel halleri” faş etmek gibi...
Haa, beceriklidir; hakkını teslim edelim... Yazdıklarını okuttuğu gibi, tiraj da aldırabilmektedir. Sık rastlanır bir hususiyet değil bu... Hatta, alanının en iyilerindendir.
İyi bir insan mıdır?
Bilmiyorum.
Sahibi olduğu internet sitesinde, tuhaf ve “çok ayıp” işler yapıldı... Hâlâ yapılıyor... “Kömürcünün karısı” gibi haysiyet kırıcı ifadeler... “Kolonya kokulu” ve “Fehmoş” gibi, ciddi bir yayın mecrasına yakışmayan irrite edici isimlendirmeler... “Fetocu” gibi kara çalmalar... Evli iki meslektaşı ilişki içindeymiş gibi gösteren “belden aşağı” vuruşlar...
Kendisi de benzeri saldırıların muhatabı olmuş Soner Yalçın ne yazık ki bu yayınlara müdahale etmedi. Hatta, bunların çoğaltılması ve çeşitlendirilmesi için elinden geleni yaptı.
Demek ki, ciddi ve meslekin doğrularını gözeten bir meslektaşla karşı karşıya değilmişiz.
Demek ki, yönettiği site farklı bir ihtiyaca cevap veriyormuş...
Bütün bunlar ortadayken, “Soner Yalçın iyi bir insan mıdır?” sorusuna, yekten “evet” diyemiyoruz.
Ergenekon bahsine gelince...
Bu soruşturmanın “torba soruşturmaya” dönüştürülmesinden ciddi rahatsızlık duyuyorum... Hoşa gitmeyen her şeyin, her durumun, her ifade beyanının bu torbaya tıkıştırılması, bence soruşturmayı zedeliyor. Hem de sulandırıyor.
Soner Yalçın ve arkadaşları birtakım “darbeci” görüşleri savunabilir, Ergenekon örgütüne yakın durabilir, hatta “darbenin elzem ve zaruri” olduğunu düşünebilir.
Enikonu bir zihniyet sorunudur bu.
Zihniyetleri yargılayamazsınız.
Niyetlerden yola çıkarak insanları mahkûm edemezsiniz.
Zihniyetleri tarih yargılar, hayat tasfiye eder.
Erken konuşmak istemem ama Soner Yalçın’ı bu örgütle “organik ilişki” içinde gösteren ve hukuken “suç” teşkil edecek somut kanıtlar ortaya konulmadığı sürece, soruşturmanın “son halkasına” (basın ayağına) karşı mesafeli duruşum devam edecektir...
Ahmet Kekeç/Star