10 Kas 2009 10:02 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:57

SONER YALÇIN BU KİTABI NEDEN YAZDI?

Soner Yalçın'ın diğer 10 kitabı gibi, bu sonuncusu da yine çok ilgi görüyor. Millet iki-üç bin basınca ortalığı yıkıyor, bu kitabın ilk baskısı 100 bin.

Soner Yalçın bu kitabı neden yazdı?

Yazdığım zaman komplo meraklıları 'Yine birbirlerini kolluyorlar, yine birbirlerini destekliyorlar' gibi ucuz polemiklere çekmeye çalışıyorlar. Birileri yine o malum çete lafını gündeme getirmeye çalışacak; kendileri hayata öyle baktıkları için başkalarını da öyle görüyorlar.


Bunlardan bağımsız bir kaygım daha var... Ben zaten bu gibi saldırılara alışkınım. Derim iyice kalınlaştı. Görmezden gelmeyi de biliyorum; gerektiğinde cevabı yapıştırıp susturmayı da... Ancak Soner Yalçın medyada hiç gözükmek istemeyen biri... Röportaj vermiyor, televizyonlara çıkmıyor, pek çok yakın arkadaşını da bu yüzden reddediyor.
Fakat ben yazdığım için onu da bu ucuz kulvara birileri çeker mi endişesi yaşadım...

Görüyorsunuz, bu yeni medya düzeni, sonradan mesleğe giren ucuz isimler bize neleri düşündürüyor.
Oysa ortada çok önemli bir kitap var. Bir gazetecilik çalışması... Dahası bu toplumda karşılığını bulmuş... Soner Yalçın'ın diğer 10 kitabı gibi, bu sonuncusu da yine çok ilgi görüyor. Millet iki-üç bin basınca ortalığı yıkıyor, bu kitabın ilk baskısı 100 bin. Böyle bir toplumsal olay haline gelmiş...
Sırf birtakım adamlar laf söyleyecek, birileri damga vurmaya çalışacak ve ben de korkup Soner Yalçın'la arkadaşım diye haber yapmayacak mıyım? Bu olguyu değerlendiremeyecek miyim? Ve bu kitabı görmezden mi geleceğim?

Kim ne derse desin... Ortada arkadaşlığın ötesinde benim de savunduğum bir mesleki duruş var... Tıpkı Uğur Dündar gibi... Bu isimler kendileri hakkında haber yaptırıp, ona buna yanıt yetiştimeden sadece üreterek varoluyorlar. Ve gazetecilikten sapmıyorlar. Ve işte tam da bu yüzden toplumda karşılığını buluyorlar.

Benim için her şeyden öte gazetecilikteki bu tercih önemli...
'Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor' kitabını zaten okuyacaksınız... İçinde CIA'in kefil olduğu cemaat liderlerinden tutun da 'Yahudi mallarını almayın' diye yayın yapıp kendisi Yahudilerle ticaret yapan dinci gazetelere kadar çok ilginç bilgiler var. Türkiye'nin yeni sermaye sınıfı, yeni figürleri, aktörleri hakkında daha önce yazılmamış pek çok ayrıntı yer alıyor... Utah'tan ordu aleyhine yayın yapanlar, FBI'ın yetiştirdiği dinci istihbaratçılar...

Bütün bunlar kitapta...
Ama beni asıl bu kitabın neden yazıldığı ilgilendiriyor. Kitaptan okuyalım bunu da:

'Babam 83 yaşında. Beş vakit namaz kılmaya 14 yaşında başlamış. Dedesi medrese hocasıymış. Babam ilk İslami bilgilerini dedesinden almış. 66 yıl beş vakit namazını kılıp, camiye gitmiş. Bir gün öğle namazı için camiye gitmiş. Ve imamla tartışmış! Tartışma babamın şu sözüyle başlamış: 'Hocaefendi, okuduklarınızın Türkçe mealini söyleseniz de tüm cemaat aydınlansa.' Vay sen misin camide 'Türkçe' sözünü ağzına alan! Dinci imam küplere binmiş. Babamı Müslümanların arasına fitne sokmakla ve neredeyse dinsizlikle itham etmiş. Üstelik cemaatten bazı dinciler de imama destek çıkmış. Hatta biri tutup 'Bu Halk Partililer hep böyledir' demesin mi! Yaklaşık 70 yıldır camiye giden babam şaşkınlık içinde kalmış. Camiden hırsla çıkıp eve gelmiş ve bir daha camiye gitmeyeceğini söylemiş. İbadeti bu derece ifrata vardırılmasını anlayamamış. İşte dincilik budur, böyledir. Bunlar İslam'ı Kuran-ı Kerim'i herkes anlasın istemiyor. Bunlar Kuran-ı Kerim'in emrettiklerini yapmıyor. Yaptıklarına Kur'an'ı uyduruyorlar. Bu kitap bu farkın anlaşılması için kaleme alınmıştır.'

Girişte bu bölümü okuduğumda çok yaralandım. Aslında Türkiye'nin dinle ilişkisindeki en temel problem şu küçük örnekte yatıyor.

Bu hoyratlık bugün her yerde karşılığını buluyor... Basındaki dinci saldırganlar, dinci tetikçilerin o camideki dinci imamdan farkızlar. Çok ağır suçlayıp, sizi parmakla gösterip yok edilmenizi istiyorlar. Tasfiye listeleri çıkarıyorlar, çete diye polise, savcılara ihbarda bulunuyorlar.
Maalesef, bu dinciler o ahlakı baş dava haline getirmiş Müslümanlara hiç mi hiç benzemiyorlar...

Oray Eğin/Akşam