06 Mar 2015 11:34 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:06

Soner Yalçın Ahmet Altan'ı fena bombaladı: Ar damarı çatlamış yetenekli utanmaz!

Ahmet Altan'ın Mehmet Baransu'nun tutuklanmasının ardından yazdığı yazıya en sert cevabı Sözcü Gazetesinden Soner Yalçın bugünkü köşesinden verdi.

TSK’ya Balyoz kumpası soruşturması kapsamında Mehmet Baransu’nun tutuklanmasına, Taraf gazetesi eski genel yayın yönetmeni Ahmet Altan Cumhuriyet Gazetesi'ne yazdığı yazıyla tepki göstermişti. “Çoluk çocuğu bırakın benimle konuşun” diyen Altan “O haberi basan, o haberi basmaya karar veren Balyoz’un bir darbe hazırlığı olduğundan bir an bile kuşku duymayan adam benim. Hadi gelin bir konuşalım, Balyoz planları ‘devletin gizli kalması gereken’ bilgisi miymiş?” çıkışını yapmıştı.

Altan'ın bu meydan okuması başta yazının yayınlandığı Cumhuriyet yazarları olmak üzere birçok köşe yazarının tepkilerine neden oldu.

Altan'a en sert tepkilerden birini ise Sözcü Gazetesi köşe yazarı Soner Yalçın gösterdi. Yalçın "yetenekli bir utanmaz" dediği Ahmet Altan'ın "ar damarının çatladığını" ifade etti.

İşte Soner Yalçın'ın Sözcü Gazetesi'nde yeralan "Yetenekli utanmaz" başlıklı yazısından bir bölüm:

“Bavulcu” Mehmet Baransu tutuklandı…

“Bavulcu Yönetmeni” Ahmet Altan dedi ki: “Balyoz darbe planlarının basılmasına ben karar verdim. O planları bin defa önüme getirseler bin defa da basarım.”

Ahmet Altan, yetenekli bir utanmaz; Anadolu’da bunlara “ar damarı çatlamış” denir!

Goethe, “insanların kötü olduklarını görmek beni şaşırtmıyor; ama bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce hayretler içinde kalıyorum” demişti!

Subaylar intihar ettiler… Cezaevinde can verdiler… Yıllarca hapis yattılar… Gelecekleriyle oynandı… Aileler paramparça oldu… Ve…

Ahmet Altan hâlâ “yine basarım” diyor! Neyi basacaksın?

Dedin ki:“Bana yazıişlerindeki arkadaşlarımız CD’lerin üstündeki bilgileri gösterdiler; orada, o belgeleri kimin, ne zaman, nerede yazdığı açıkça görülüyor… O CD’lerin üstündeki kayıtlar bütün belgelerin Birinci Ordu’da hazırlandığını kanıtlıyor.”

Malum manşetler çıkardığınız 11 no’lu CD hakkında, İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi üzerine bilirkişi şu raporu verdi:

“Davanın temelini oluşturan C-11 kodlu CD üstündeki Or.K-na ve C-17 kodlu CD’deki K.özel yazılarının bir aletle yazıldığı tespit edilmiştir. CD’lerin üstündeki el yazısının, o tarihte 1. Ordu Komutanlığı Harekat Başkanı olan Süha Tanyeri’nin not defterindeki harf ve karakterlerden birer birer alınıp, yazılım vasıtasıyla birleştirilerek, CD üzerine bir yazıcıya dik bağlı bir kalemle oluşturulduğu tespit edildi…” (15 Aralık 2014)

Camilerin bombalanması, Türk jetinin düşürülmesi yalandı!

Bu gerçek ortada iken, “hâlâ basarım” diyene gazeteci diyemezsiniz!

KİM BU BAVULCULAR?

Mehmet Baransu’ya bavul verildi; o da getirip Taraf yazıişleri masasına koydu.

Tarih: 20 Ocak 2010

Taraf manşeti attı: “Fatih Camii Bombalanacaktı/ Kendi Jetimizi Vuracaktık”

Aynı gün Ahmet Altan şöyle yazdı:

“Bugün yayımladığımız darbe planı, bugüne dek görülenlerin en kapsamlısı, binlerce sayfadan oluşuyor, her aşaması en ince ayrıntısına kadar hazırlanmış. Birinci Ordu’nun eski komutanı tarafından organize edilmiş… Birinci aşama sıkıyönetim ilanını sağlamak. Bunu gerçekleştirebilmek için ‘düşmanın’ bile aklına gelmeyecek planlar hazırlıyorlar. Bir tanesi Fatih Camii’nde bir cuma namazında bomba patlatmak… Sonra Beyazıt Camii’nde de bir bomba patlatacaklar… Sıkıyönetim olsun da arkasından darbe yapılabilsin diye kendi uçağımızı düşürüp, kendi pilotumuzu şehit edeceğiz….”

AHMET ALTAN’IN SATIRLARININ YALAN OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI.

Biraz daha açayım…

Tarih: 5 Mart 2003.

İstanbul Birinci Ordu Komutanlığı’nda iki gün dış tehdit ile bir iç ayaklanma olması durumuna, TSK’nın mevcut planının (Egemen Planı) yeterliliği sınandı. Bu dünyanın her ordusunun yaptığı rutin “savaş oyunu” senaryosuydu.

Aradan 7 yıl geçti…

Mehmet Baransu’nun eline bavul verildi.

Bavulda ne vardı:

1) 2229 sayfa (1077 sayfası 1980-84 yılları arasında olan) Birinci Ordu Komutanlığı rutin yazışmalar,

2) 10 adet teyp kaseti, (Bunlar Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan emriyle kayıt altına alınan seminerin konuşma kasetleri.)

Yazışmalar ve kasetler soruşturmaya konu olmadı. Yani, Birinci Ordu’da gerçekleşen seminerin Balyoz ile hiçbir ilgisi yoktu.

Seminerde Balyoz’un B’si geçmemişti. Cami bombalama, jet düşürme gibi olaylar “savaş oyunu”nda/senaryoda yoktu.

3) 19 adet CD vardı. Bu 19 adet CD’den sadece 3 tanesinde (esası 11 no’lu CD olmak üzere, 16 ve 17 no’lu CD’lerde) suç unsuru vardı.

Evet, diğer 16 adet CD, Birinci Ordu’ya aitti ve içlerinde suç unsuru yoktu.

Ne varsa 11 no’lu CD’de vardı; “Oraj”, “Suga” adlı hareket planları; “Çarşaf”, “Sakal” adlı eylem planları ve davaya adını veren “Balyoz Güvenlik Hareket Planı” vs. yer alıyordu.

Bu 3 CD’nin -özellikle 11 no’lu CD’nin- sahibi kimdi?

TÜBİTAK’a göre, 11 no’lu CD’nin oluşturulma tarihi: 5 Mart 2003, saat: 23:50:42

Artık biliniyor ki; Balyoz belgelerini bulunduran 11 no’lu CD, 2003’te var olmayan ve 2007’de kullanılmaya başlanan Microsoft Office ile oluşturulmuştu. 2009 yılına ait bilgiler mevcuttu! Yani, 11 no’lu CD, 2003’te oluşturulmamıştı! Üzerindeki yazı bile sahteydi!

Detaya girmeyeyim; yargı şimdi bu 3 CD’yi kimin hazırladığının/ yani bavulcuların peşinde!

Yetenekli utanmaz ise hâlâ kabadayılık taslıyor…

BAVUL ORTAKLIĞI

Baransu, bavulu kimden aldığını “hatırlamıyor!”

Mesele sadece “haber kaynağını” korumak olabilir mi?

Gazeteci, kendini ve gazetesini kandıran yalancı kaynağı korur mu?

Gazeteci, kendini kullanarak Türk Ordusu’na tezgah yapanları saklar mı?

Demek ortaklar!..

Birileri hâlâ diyor ki, “gazetecilik faaliyeti…”

Bu nasıl gazetecilik faaliyeti? Ellerine tutuşturulan dijital belgelerin gerçekliğini hiç araştırmadılar. Ağır suçlamalarda bulundukları kişilerin görüşlerini almak ihtiyacı hissetmediler. Ellerine tutuşturulan sahte belgeleri dahi yanlış aksettirerek, imzasız dijital belgeleri “belgeler imzalı” diye yazdılar. Belgelerin sahteliğine dair olgular ortaya çıktıkça yaptıkları haberi sorgulayıp düzelteceklerine, sahteciliklerini örtbas ettiler. Sistematik olarak dezenformasyon ürettiler…

Taraf’ın yaptığına “kötü gazetecilik” de deyip geçemeyiz!

Ne yazmıştı o malum manşetlerinin altına Ahmet Altan:

“Bu ordunun yapısını radikal bir şekilde değiştirmeden bu generallerin hastalıklarını iyileştiremeyiz… Zorunlu askerliği mümkün olduğu kadar çabuk kaldırıp, ordunun örgütlenme şemasını tümden değiştirmeliyiz…” (20 Ocak 2010, Taraf)

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ