SONAR açıkladı! Hangi parti yüzde kaç oy alacak?
Ankete göre, seçimlere parti olarak girme kararı alan HDP barajı aşıyor
SONAR araştırma şirketi, Haziran’daki genel seçimlerle ilgili son
anketinin sonuçlarını yayınladı. SONAR’ın anketine göre AKP’nin tek
başına iktidar olması için gereken 276 sandalyeye ulaşması zor, HDP
ise barajı aşarak Meclis’e giriyor. Ankete göre AKP’nin oyu yüzde
40 civarında yer alırken, MHP'nin yüzde 20 oy oranına yükseldiği
görülüyor. Ankette CHP'nin oyları son seçimde yakaladığı
yüzdelerde.
Taraf’tan Tunca Öğreten’in sorularını yanıtlayan (23 Mart 2015)
SONAR’ın sahibi Hakan Bayrakçı’nın açıklamalarından satır başları
şöyle:
Yayınladığınız son ankete göre, AKP’nin 276 vekili
bulmasının zor olduğunu söylüyorsunuz. AKP’nin bu düşüşünü neye
bağlıyorsunuz?
AKP’nin oylarını düşürecek birkaç faktör var. Birincisi, 13 yıllık
bir iktidar oluşu. İnsanlarda bir değişim isteği var ki bu
psikolojik bir şey. İkincisi, ekonominin kötü gidişatı. 2008’de de
dünyadaki kriz Türkiye’ye yansımıştı. O zamanki seçimlerde de yüzde
38’e düşmüştü AKP’nin oy oranı. Üçüncü faktör ise lider
değişikliği. Her ne kadar Erdoğan, AKP Genel Başkanı gibi
mitinglerde boy gösterse de partinin başında ve Başbakan olan isim
Ahmet Davutoğlu. Bu ülkenin seçmeni, Cumhurbaşkanı‘nın parti lideri
gibi hareket etmesine alışık değil. Daha önce taraf olan
Cumhurbaşkanlarının bile böyle davranmadığına şahit oldular hep.
Mesela Ahmet Necdet Sezer, AKP karşıtı bir Cumhurbaşkanı’ydı fakat
meydanlara çıkıp diğer partiler lehine kampanya yapmamıştı.
Peki, muhalefetin bu oy kaybında bir etkisi yok
mu?
Muhalefetin bir farklılığı olduğunu düşünmüyorum. Buradaki oy
kaybının nedeni, mevcut iktidarın yıpranması, kendi içindeki
değişim ve devinimler. Şu an gidişat, AKP’nin yüzde 40 civarında oy
alacağını gösteriyor. Bu da AKP’nin tek başına iktidar olamayacağı
anlamına geliyor. Bu sonuç özellikle de HDP’nin barajı geçip,
geçmemesine bağlı.
Saydığınız faktörler arasında 17 ve 25 Aralık yolsuzluk
iddiaları yoktu. Seçmenin bu iddialara inanmadığını mı
düşünüyorsunuz?
Kesinlikle önemli bir faktör. 17 ve 25 Aralık yolsuzluk iddiaları
ile AKP seçmeninin beşte biri tereddüde düştü. Bu da 10 puan düşüş
demektir. Ortada aleni bir olay vardı ve Hükümet, adı geçen
bakanları Yüce Divan’a göndermeyerek üstünü kapadı.
Erdoğan ve AKP, kamuoyu yoklamalarına oldukça önem veriyor.
Beri yandan siz, Erdoğan’ın parti lideri gibi mitingler
düzenlediğini ve bu durumun da seçmen tarafından kabul edilmediğini
ifade ediyorsunuz. Sizin gördüğünüzü Erdoğan görmüyor mu
sizce?
Erdoğan, sürekli anket yaptıran bir lider. Hatta araştırma
sektörüne çok katkısı olmuş biri. Evet, SONAR’la güvenip hiç
çalışmamıştır ama 1araştırmanın önemini iyi bilir. Türkiye ilk defa
böyle bir Başbakan gördü. Haklısınız bu yanlış bir politika ama
bazı durumlar vardır ki; sizi böyle hareket etmeye mecbur kılar.
Eminim ki Başkanlık sisteminin, toplumun yüzde 60’ı tarafından
istenmediğine dair anket sonuçları Erdoğan’ın önüne gidiyordur. Bu
demek oluyor ki; daha önce AKP’ye oy verenlerin de bir kısmı
Başkanlık sistemini istemiyor. Ancak Erdoğan Başkanlık sistemi için
diretmek zorunda.
Niye?
Kendisi Cumhurbaşkanı olmak istedi ama bir yandan da AKP ve ülkenin
yönetiminin başkasına kaldığını da görüyor. Geçmişte de oldu bu.
Turgut Özal gibi Cumhurbaşkanı olan her parti lideri, partisinin
kontrolünü hep kaybetti. Erdoğan hem Cumhurbaşkanı olmak, hem de
partinin ve ülkenin yönetimini elinde tutmak istiyor. Bu yüzden de
seçmenin karşısına çıkıp, Başkanlık sistemi için diretmekten başka
çaresi yok.
Geçen yıl bir TV programında, ‘Davutoğlu ile Erdoğan
arasında fikir ayrılığı olacak ve bu durum AKP’yi bölecek’
demiştiniz. Tam olarak bahsettiğiniz süreci mi yaşıyoruz şu
an?
Ben bir tarihçiyim. Tarihi tetkik ederken, insanı ve psikolojisini
de öğreniyorsunuz. Tarih boyunca liderler bu psikolojik travmaları
hep yaşamıştır. Liderliği kaptırmama, gücü muhafaza etme gibi…
Erdoğan, Cumhurbaşkanı olurken, Davutoğlu da siyasi partiler kanunu
gereğince AKP’nin başına geçecekti. E, ülkeyi Başbakan yönetir, tüm
kararları o alır. Cumhurbaşkanı olarak etkiniz ve yetkiniz,
Türkiye’de sınırlıdır. Ben bu lafı söylemeden önce, Erdoğan’ın bu
iki arada sıkışacağını görmüştüm. -Ki bu arada Bülent Arınç’ın
barış süreci ve gözlemciyle ilgili Erdoğan’ı eleştirmesi de bununla
paralel.- Bu sıkışıklıkta ya araları açılır ya da Davutoğlu, ‘Ne
haliniz varsa görün’ der ve istifayı basar diye düşünmüştüm. Seçim
günü yaklaştıkça da bu problemler doruğa çıkabilir.
Evet…
Erdoğan, Hükümet’e baktıkça muhtemelen içinden şöyle geçiriyordur:
‘Ben olmasam, siz bir hiçsiniz. Olmasaydım eğer, ne AKP vardı, ne
sen Başbakan’dın, ne de diğeri genel müdür.’ Yani AKP’de ikbal
görmüş, mevkii sahibi olmuş herkese bu gözle baktığına eminim
Erdoğan’ın. Şimdi siz bu çerçevede kendinizi, Davutoğlu’nun yerine
koyun bakalım… Davutoğlu, Parti Genel Başkanı, Başbakan, hatta
Anayasa’ya göre gücün yüzde 80’i onun elinde. Ancak diğer taraftan
da Erdoğan’ın sözünden çıkamıyor. Böyle bir tabloda fikir ayrılığı
kaçınılmazdı zaten. Seçimlerden sonra da bu ayrılık devam
edebilir…
Nasıl yani?
Düşünsenize Davutoğlu’nun başındaki AKP’nin yüksek bir oy aldığını…
O zaman Davutoğlu demez mi, ‘Ağa sensin, baba sensin, sen olmasan
biz olmazdık ama bak senden daha fazla oy aldım’ diye. Başkanlık
sisteminin gelmesi; Davutoğlu’nun işsiz kalması demek. Böyle bir
durumda Davutoğlu’nun sırf vefa ve hatır için böyle bir şeyi kabul
edeceğini düşünmüyorum çünkü vefalı da olsa egosuna ters düşer.
Erdoğan şuanda Davutoğlu’ndan, Davutoğlu’nun kendisinin dâhil
olmayacağı bir Anayasal düzeni getirmesini istiyor.
Son günlerde AKP’nin tek başına iktidar olup, olmayacağını
milliyetçilerin oyları belirleyecek minvalinde tartışmalar
yapılıyor. Süleyman Şah operasyonu AKP’nin oylarını etkiler
mi?
Türkiye’de son günlerde Kürt sorunu üzerinden yeterince
polarizasyon yapılıyor zaten. Dolayısıyla Süleyman Şah olayının
yüzde 1’den fazla AKP’ye oy kaybettireceğine inanmıyorum ben. Kürt
sorunu çözülüyor ya da kan akmıyor diye sevinenler varken, bir
yandan da süreçten rahatsız olan AKP seçmeni içindeki milliyetçiler
MHP’ye doğru kaymaya devam ediyor. Yani iş Süleyman Şah
operasyonuna gelmeden ülkede bir kutuplaşma yaşanmıştı zaten.
AKP’deki milliyetçi seçmen MHP’ye kayıyor diyorsunuz. Bir
TV programında da ‘MHP yüzde 20’nin altında oy alırsa mesleği
bırakırım’ dediniz. MHP’deki bu oy artışı sadece kutuplaşmaya mı
bağlı?
HDP’nin oyları arttıkça, MHP’nin de oyları artıyor. Olan da AKP’ye
oluyor. Birinci ve ikinci parti AKP ve CHP… Üç ile dörtse MHP ve
HDP. Bu seçim aslında üçüncü ile dördüncü partinin seçimi. Bu
yüzden HDP seçime kadar anketleri çok iyi takip etmeli ve seçime
yaklaştığında eğer yüzde 9 ile 10 arasında bir yerlerdeyse hâlâ,
riske atmamak için seçime bağımsız olarak girmeli. HDP, 9,9’da
kalır ve Meclis’e giremezse ne olacak? HDP’nin ve Kürtlerin mutlaka
Meclis’te temsil edilmesi gerekir. Türkiye’deki Kürt sorununun
legalleşmesi açısından da çok önemli HDP’nin Meclis’e girmesi.
AKP’nin lütfedip adaylık verdiği Kürtlerden bahsetmiyorum. HDP’li
Kürt vekillerin Meclis’te mutlaka olması gerekiyor.
Erdoğan geçen gün ‘Türkiye’de Kürt sorunu yoktur’ dedi
ama…
Erdoğan, sorun yok, biz çözüyoruz anlamında söyledi o sözleri.
Fakat çözüm falan yok ortada. Oyalıyorlar Kürtleri. HDP aslında son
20 yılın en başarılı partilerinden biri çünkü eskiden ayıp ya da
suç olan söylemlerin tümü artık meşru. Kim başardı bunu, AKP mi?
HDP başardı tabii ki. Meclis’teki HDP’nin ve Kürtlerin mücadelesi
olmasaydı, bu işler böyle legal olamazdı.
Erdoğan’ın bu tür söylemleri milliyetçi oyları almak için
yaptığı tartışılıyor…
Erdoğan 12 sene boyunca, seçime üç ay kala bu taktiği kullanarak
AKP’yi buralara kadar getirdi. Fakat artık söylemlerde tıkanmalar
başladı. Erdoğan’a ‘Ya öyle yapacaksın, ya da böyle’ diyorlar.
Arası olmuyor. Yani seçime üç ay kala milliyetçilik yapacaksın, bir
yandan da Doğu’daki Kürtlere hoş gözükeceksin taktiği tutmuyor
artık.
Niye?
AKP kozmopolit bir kitle partisi aslında… İçinde çeşitli
görüşlerden insanlar var. Erdoğan milliyetçi söylemlerde bulunsa
bile, HDP’nin barajı geçeceğinin konuşulması MHP’nin oylarının
artmasına ve AKP’nin milliyetçi oyları kaybetmesine neden olur.
Çünkü milliyetçiler, HDP ile en iyi MHP’nin uğraşacağını düşünüyor.
Mesela son günlerde Saadet Partisi ile HDP’nin ittifak yapabileceği
tartışılıyor. Böyle bir şey olursa AKP’nin, HDP’den aldığı dindar
Kürtlerin oyları da HDP’ye geri gelir. Bir de şu var; HDP ile
birlikte hareket etmek, Türkiye’de her partiye oy kaybettirir.
Bırakın HDP’yi, AKP uzun süredir Öcalan ile müzakere ediyor
ve tek başına iktidar oluyor ama…
Erdoğan bu işi çok güzel kılıfına uyduruyordu. ‘MİT görüşmüş
kardeşim’ diyerek işin içinden sıyrılıyordu. Demek istediğim, HDP
barajı geçerse AKP, koalisyonsuz tek başına iktidar olamaz. HDP ve
CHP ile de koalisyon yapamayacağı için geriye tek seçenek olarak
MHP ile koalisyon kalıyor.
Peki, AKP ile MHP koalisyon yaparsa bu, Kürtlerle yürütülen
çözüm sürecinin sonu olmaz mı?
Elbette… HDP ve CHP’nin koalisyonla hükümet kuracak çoğunluğu
bulamayacağı için AKP ve MHP koalisyonu en makul matematik oluyor.
Ancak o tabloda da büyük sıkıntı çıkar ve olaylar sokağa sirayet
etmeden Türkiye erken genel seçime gider. Ben 6 aydır bunu
anlatmaya çalışıyorum. Oy yüzdeleri milletvekili sayısıyla alakalı
şeyler. Önemli olan koalisyonun kimler arasında kurulacağı.
AKP’siz koalisyon mümkün gözükmüyor. AKP’li olanlar da ülkeyi erken
seçime götürür.
Çözüm süreci göz önüne alındığında HDP’nin, AKP ile
birlikte hareket edebileceği ve Başkanlık sistemine ‘evet’
diyebileceği de tartışılan konular arasında. Sizce seçim sonrası bu
gerçekleşir mi? Anketlere göre HDP seçmeninin beklentisi ne
yönde?
Ben bunun mümkün olacağını düşünmüyorum. Selahattin Demirtaş’ın,
‘Seni Başkan yaptırmayacağız’ açıklaması bir çeşit kefaret. O
açıklamayla Demirtaş oyları topladı bile. Zaten çok beğenilen biri
Demirtaş. Toplum nezdinde bu denli olumlu karşılanan bir adamın
kefil olması, HDP’nin ileride aksi yönde hareket etmesini de
engeller.
Demirtaş, toplum tarafından olumlu karşılanıyor… Bu
yükselişinden korkanların, Demirtaş’ı itibarsızlaştırabileceğini
düşünüyor musunuz?
Hayır. PKK ve Kürt siyasi hareketi, toplum genelinde ilk defa bu
kadar sempati toplamış bir adam bulmuşken, onu kaybetmemek için
savaşacaktır. Bir insanı itibarsızlaştırmak için gerekli olan
nedir? Hırsızlık, yolsuzluk, özel hayat… Demirtaş’ı
itibarsızlaştırmak için gerekli olan şeyleri zaten
bulabileceklerini düşünmüyorum.