22 Mayıs 2008 13:04
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:07
"SON ŞİŞMANLIK FAYDA ETMEZ"!..ZAMAN YAZARI KARACA'DAN HAYRÜNNİSA HANIM'A ŞOK ELEŞTİRİ!..
Zaman Gazetesi´nin türbanlı yazarı Nihal Karaca, Kraliçe II. Elizabeth için verilen Köşk resepsiyonunda Hayrünnisa Gül´ün kostümünü farklı bir bakış açısıyla eleştirdi.
ZAMAN YAZARI, MODACI HANİF'İ ELEŞTİRDİ
Karaca bir yandan Gül'ün kostümünü beğenmediğini ifade ederken, diğer taraftan eleştirenleri haklı çıkardığı için modacı Dilek Hanif'e tepki gösterdi. Kostümün Hayrünnisa Gül'ü şişman göstererek, "estetik algı üzerinden politik şeyler söyleme fırsatı verdiğini" ifade etti. Karaca'nın yazısından dikkat çekici bölümler şöyle:
Hanif'in düşüncesizliği
"Kraliçe II. Elizabeth'in nasıl göründüğü yere göre sığdırılamazken, Hayrünnisa Gül'ün modacı Dilek Hanif'e hazırlattığı giysi enine boyuna tartışıldı. Pembeydi, gümüş rengiydi, türban tasarımıydı denildi, kulp üstüne kulp takıldı ama alt metinde gidip gelen şey hep o oldu: 'Hayrünnisa Hanım'ın kiloları.' Hayrünnisa Gül, biraz da Dilek Hanif'in düşüncesizliği sayesinde 'rejim'in iki anlamını da kuşatan bir çağrışım zenginliğiyle çıkmıştı Kraliçe'nin ve 'Kraliçeyi severim orijininden ötürü'zevatının karşısına. Hem tesettürlüydü, hem de kilolarını vurgulayan bir giysi taşıyordu. Hem dersini bilmiyor/hem de şişman herkesten dizelerini zevkle söylemek yarışında olanlara estetik algı üzerinden 'politik' şeyler söyleme/ima etme fırsatı vermişti söz konusu 'gümüşi, gül kurusu...'
`Gül kötü klişe'
...Bu bağlamda Işın Karaca gibi şarkıcılar için 'ah ne rahat kadın, şişman ama hiç takmıyor' gibi övgü meselesi, özgüven nişanesi olarak görülebilecek kilo olgusu, başörtülüler söz konusu olduğunda, kötü bir klişe için imajlandırılır. Ömrünü ataerkil yapının üzerine ördüğü duvarlar arasında geçirmiş, kendisini çocuk doğurmaya ve hamur işine adamış, zaman içinde durumuyla barışık hale gelmiş, ehl-i keyf kurban klişesi. Adil bir yargı değildir kuşkusuz, ama doğrusu, dindar olmakla şişman olmak arasında dinî açıdan olumsuz bir bağıntı da yok değildir. 'Sofradan doymadan kalkın'diyen bir peygamberin ümmeti olduğumuz gerçeği ile, salt kadınlar değil, şişman, göbekli dindar erkek popülasyonu arasındaki reel ilişkiyi inkar etmek de güç olsa gerektir.
Kleopatra değil Hepburn
..Durum budur ve bununla savaşılmaz. Dolayısıyla Dilek Hanif'e böyle durumlar için Audrey Hepburn'ün, 'Tifanny'de Kahvaltı'koleksiyonunu baz almasını öneririm, Elizabeth Taylor'un 'Kleopatra'sını değil...
Karaca bir yandan Gül'ün kostümünü beğenmediğini ifade ederken, diğer taraftan eleştirenleri haklı çıkardığı için modacı Dilek Hanif'e tepki gösterdi. Kostümün Hayrünnisa Gül'ü şişman göstererek, "estetik algı üzerinden politik şeyler söyleme fırsatı verdiğini" ifade etti. Karaca'nın yazısından dikkat çekici bölümler şöyle:
Hanif'in düşüncesizliği
"Kraliçe II. Elizabeth'in nasıl göründüğü yere göre sığdırılamazken, Hayrünnisa Gül'ün modacı Dilek Hanif'e hazırlattığı giysi enine boyuna tartışıldı. Pembeydi, gümüş rengiydi, türban tasarımıydı denildi, kulp üstüne kulp takıldı ama alt metinde gidip gelen şey hep o oldu: 'Hayrünnisa Hanım'ın kiloları.' Hayrünnisa Gül, biraz da Dilek Hanif'in düşüncesizliği sayesinde 'rejim'in iki anlamını da kuşatan bir çağrışım zenginliğiyle çıkmıştı Kraliçe'nin ve 'Kraliçeyi severim orijininden ötürü'zevatının karşısına. Hem tesettürlüydü, hem de kilolarını vurgulayan bir giysi taşıyordu. Hem dersini bilmiyor/hem de şişman herkesten dizelerini zevkle söylemek yarışında olanlara estetik algı üzerinden 'politik' şeyler söyleme/ima etme fırsatı vermişti söz konusu 'gümüşi, gül kurusu...'
`Gül kötü klişe'
...Bu bağlamda Işın Karaca gibi şarkıcılar için 'ah ne rahat kadın, şişman ama hiç takmıyor' gibi övgü meselesi, özgüven nişanesi olarak görülebilecek kilo olgusu, başörtülüler söz konusu olduğunda, kötü bir klişe için imajlandırılır. Ömrünü ataerkil yapının üzerine ördüğü duvarlar arasında geçirmiş, kendisini çocuk doğurmaya ve hamur işine adamış, zaman içinde durumuyla barışık hale gelmiş, ehl-i keyf kurban klişesi. Adil bir yargı değildir kuşkusuz, ama doğrusu, dindar olmakla şişman olmak arasında dinî açıdan olumsuz bir bağıntı da yok değildir. 'Sofradan doymadan kalkın'diyen bir peygamberin ümmeti olduğumuz gerçeği ile, salt kadınlar değil, şişman, göbekli dindar erkek popülasyonu arasındaki reel ilişkiyi inkar etmek de güç olsa gerektir.
Kleopatra değil Hepburn
..Durum budur ve bununla savaşılmaz. Dolayısıyla Dilek Hanif'e böyle durumlar için Audrey Hepburn'ün, 'Tifanny'de Kahvaltı'koleksiyonunu baz almasını öneririm, Elizabeth Taylor'un 'Kleopatra'sını değil...