Son manşeti medya değil millet atacak!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir'de İkitelli Şehir Hastanesinin temel atma törenine katıldı.
Erdoğan burada yaptığı konuşmada gündeme dair mesajlar verdi.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Bütün bunlar kamu özel iş birliğiyle hizmet alımı şekliyle adeta
yapılan yatırımlar. Biraz sonra müteahhit firma ile yüklenici firma
ile burada ortağımızla adeta süreyi konuşacağız ve sözleşmedeki
süre 36 ay. 36 ayda buranın bitmesi gerekiyor. Ama ben biraz daha
bu noktada heyecanlıyım. Diyorum ki özel sektör ortaklarıyla burada
bir görüşelim. Kendileriyle süreyi de bir tekrar gündemden
geçirelim. Daha kısa zamanda burayı nasıl yaparız. Ben
yapacaklarına inanıyorum. Dolayısıyla inşallah Başakşehir şehir
hastanesi tüm halkımıza hizmet vermeye başlar. sağlık
bakanlığı’mızda bu projeyi yürütmekle görevli arkadaşlarıma
şimdiden kolaylıklar diliyorum. Bu şehir hastaneleri projesi benim
uzun süredir hayalimdi. Artık neredeyse 11 yıla dayandık ve 11 yılı
Mart 15’te Başbakan olarak dolduruyorum.
SSK’lı bir işçi olarak geçmişte sağlık sisteminin mağduru olan
biriyim. Bu mağduriyeti hemen her vatandaşım geçmişte yaşadı. Benim
vatandaşımı hastanelerde insan yerine koymadılar. Kardeşlerim acil
servislerde dahil hasta kardeşime yeterince ilgi göstermediler.
Şefkat göstermediler. Hastanelere sağlam giren hasta çıktı.
Mecburen giren yoksul kardeşim yeri geldi rehin alındı. Hastaneden
çıkamadı. Ana muhalefetin genel müdürü SSK’nın başıydı. Onun
döneminde rehin alınıyordu. Hani bunlar halkçıydı ya. Hani halkın
içinden gelmişti? Rehin aldılar rehin. Ah ah, nice hamile
kardeşlerimiz doğum yaparken yavrusunu kaybetti kendisi rehin
alındı. Yeri geldi SSK hastanelerinde ölen vatandaşımı
bırakmadılar. Öldü ya öldü. Ölü rehin alınır mı? Bu ülke bunu bile
gördü.
Tedavi dertti, ilaç dertti. Zaten ilacı sadece hastanenin
eczanesinden alabilirdin. Diğer eczanelerden alamazdın. İnerdin
eczaneye, ilaçların yarısı yok. Öyle mi? Bunları hep yaşadık mı?
Ama bugün 20-25 yaşındaki genç bunu bilmez. Ben buradan gençlere de
sesleniyorum. Siz bunları yaşamadınız. Biz bunların yaşadık. Bu
halkçıyız diyenler halkın derdinden anlamadılar.
GERÇEK KANUNİ’NİN TORUNLARIYIZ
Biz televizyon ekranlarında yayınlanan Kanuni’nin değil gerçek
Kanuni’nin torunlarıyız. "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet
gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" diyen Kanuni’nin
torunlarıyız. Yani bir sağlıklı nefese, koskoca cihan
imparatorluğunu feda edebilecek bir iradeye sahip bir ecdadın
torunlarıyız. İşte şimdi burada da bu şehir hastanesini de bu
anlayışla kuruyoruz. İnşallah Asya yakasında, Anadolu yakasında da
bu hastaneleri kuracağız. Siz bize yürüyün dediniz yürüdük ve
beraber yürüdük.
Hiç endişeniz olmasın. Ne dedik? Dik duracağız dikleşmeyeceğiz.
Hastaneye gitmek tedavi olmak ilaç almak insanı başlı başına hasta
eden bir süreçti. 2012’de iş başına geldik, ne dedik? Önce eğitim.
İkinci sırada ne dedik? Sağlık. Bu kadar önemli, bu iki konu çok
önemliydi. Çok ciddi yatırımlar yaptık. Hala yapıyoruz, yapacağız.
Önce insan diyerek yola çıktık. İnsan olmadan devlet olur mu ya.
Devleti arkaya aldık insanı öne çıkardık.
Dünyada gelişmiş ülkelerinin bir çoğunun bile yapamadığı sağlık
reformunu yaptık. Türkiye’nin her yerine hastaneler sağlık ocakları
inşa ettik. Cihazları, ambulansları, doktor hemşire sayısını kat
kat artırdık. Bir röntgen için 6 ay 7 ay sonrasına gün
verirlerdi.
“BU SABAH BİR HABER ALDIM GENÇ SPORCUMUZ
MAALESEF…”
"Bu sabah bir haber aldık. Bir genç sporcumuz maalesef Mısır'da
müsabaka sırasında rahmetli oldu. Şimdi jet ambulansımız onu almaya
gitti. Sağlığında da, ölümünde de halkımız için varız. Aciz bir
ülke, zavallı bir ülke konumunda olmayacağız dedik. Kardeşlerim
milli geliri 3 bin 400 dolar olan Türkiye'den 11 bin dolar olan
Türkiye'ye yükseldik.
“MENDERES’E YAPILAN BİZE DE YAPILMAK
İSTENİYOR”
Ben burada özellikle bir şeyi daha hatırlatıyorum. Şehir
hastanelerine aile hekimliğine benzer bir hayali, bizden önce
birinin daha kurduğunu, onun da böyle hayalleri olduğunu öğrendim.
Kim o biliyor musunuz? Merhum Adnan Menderes. 50’li yıllarda halkın
kaliteli sağlık hizmeti alabilmesi için o da kurmuş. Ama o hayali
60 darbesiyle sükuta uğratmışlar. Senaryo aynı senaryo, zihniyet
aynı zihniyet. Merhum Menderes’i halkına hizmet ettiği için, değer
verdiği için o malum çevreler sevmediler. Merhum Menderes’ten
Türkiye’yi büyüttüğü için, itibarına itibar kattığı için gücüne güç
kattığı için hiç hazetmediler. Milli iradeye sahip çıktığı için
rahat bırakmadılar, yaşatmadılar. İşte merhum Menderes’e o gün
yapılanlar şimdi bize yapmak istiyor. Bizim hayallerimizin de önüne
geçmeye çalışıyorlar. O gün merhum Menderes’e ne yaptılarsa, bugün
de inanın aynısını yapmaya çalışıyorlar.
İstanbul'a geldik, Kartal'a kavşak açılışı yaptık, 221 erguvan
otobüsü hizmete aldık, metro hattı açılışı yaptık. Ankara'da
Batıkent-Sincan metro hattını hizmete açtık. Bitmedi, bu haftasonu
yine İstanbul'daydık, Şişhane-Yenikapı metro hattını açtık,
Şişhane'ye güzel köprü yaptık, şehir hastanesinin temellerini
artıyoruz burada. Dr. Sadi Konuk Araştırma Hastanesi'nin açılışını
yapıyoruz Bakırköy'de. Bunlar arasında Türksat 4A uydusu
Kazakistan'ın Baykonur Uzay Üssü'nden uzaya fırlatıldı.
Japonya'daydım bir süre önce, gittik, uyduyu teslim aldık.
Tokyo'dan Kazakistan'a taşındı, gece 23.45 uzaya fırlatıldı. Artık
Afrika'yı da kapsama altına aldık. Şimdi yeni bir uydu daha
yapılıyor, o uydu da nisan ayında inşallah uzaya fırlatılacak.
İnşallah 5. uydudan sonra uydu üretimini kendi mühendislerimizle
Ankara Kazan'da üreteceğiz. Bu millete, gençliğimize bu yakışır. Şu
AK Parti iktidarının gençliği eli molotoflu gençli olmayacak, ilmi
ortaya çıkaracak, bilimde nasıl ön plana çıkabilir, bunun derdinde
olacak. Türkiye'de 76 üniversite vardı göreve geldiğimizde, şimdi
175 üniversite var. 81 vilayetimizin tamamında var. 45 lira burs
veriyorlardı, şimdi kim müracaat ederse etsin 520 lira beslenme
yardımıyla beraber alıyor.
“SİZ UYDU GÖNDERDİNİZ DE KIZIMIN BAŞÖRTÜSÜNE Mİ
TAKILDI?”
İnşallah eğitimde attığımız bu adımlarla gençliğimizi çok farklı
yerde göreceğiz. Bizim kılık kıyafetlerle işimiz yok, başörtüsü
nedeniyle kızlarımızı üniversiteye sokmadılar. Siz uzaya uydu
gönderdiniz de benim kızımın başörtüsü uydunuz mu engelledi ya. Bu
bu yavrularımıza zulüm değil miydi. Fakat biz o ilahi emri, oku
emrini yerine getirmek için mücadelemizi sabırla yürüttük. Artık
bütün üniversitelere başörtülü öğrencilerimiz rahatlıkla giriyor,
artık devlet kurumlarında da çalışıyorlar. Daha ne olsun, daha iyi
olacak, bu ülkenin normalleşmesi lazım. Bunun önüne geçenler,
devletimin milletimin birliğine beraberliğine kastedenlerdir. Başı
açık olanlar da, başı kapalı olanlar da el ele gezsin, öyleler
zaten. Ayıramazsınız. İnşallah bir olacağız, iri olacağız, diri
olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.
Hatırlayın insanımızın arasında ayrım olmayacak dedik. Yaradanı
Yartan'dan ötürü seveceğiz dedik, 36 etnik unsur bir olacağız
dedik. O yüzden Afyonkarahisar'dan yola çıkarken tek millet (TC
vatandaşlığı), tek bayrak dedik, bu bayrağımızın dışında bayrak
tanımıyoruz dedik, rengi şehidimizin kanı, hilal bağımsızlık
işareti, yıldız şehidimizin sembolü. Böyle bir bayrağımız var,
bunun dışında bayrak tellafuz edenler, bu ülkeyi, değerlerini
anlamayanlardır.
"ANAMUHALEFET HAKKARİ'YE GİDİYOR, İŞTE
GÖRDÜNÜZ..."
İşte bu anamuhalefet, Hakkari'ye gidiyor, orada bir tane Türk
bayrağı dalgalandıramıyor. Öyle anlaşmışlar. Ben de gittim oraya,
ben dalgalandırdım, sen diye dalgalandıramıyorsun. Dert dert,
millete, bu vatana sevdalı olmak. Tek millet,tek bayrak, tek vatan.
Biz vatanımız üzerinde asla herhangi bir operasyona, ameliyata
müdahale etmeyiz. 77 milyonla biriz, beraberiz, kardeşiz, hep
birlikte Türkiye'yiz. Kardeşlerim dördüncüsü tek devlet. Türkiye
Cumhuriyet devleti. Biz sizlerle gurur duyuyoruz.
"YOLSUZLUK YAPANLAR BUNLARI BAŞARABİLİR Mİ?"
Değerli kardeşlerim bu kararlılığınız biliniz ki bizim de
kararlılığımızdır. Burada sizlerden bir karşılaşma yapmanızı
özelliklerica edeceğim. Hükümet ne yapıyor, muhalefet ne yapıyor.
Bunu bir karşılaştırın. Bizim gündemimizde, metro hatları,
açılışlar, temel atma törenleri, hastaneler, sağlık ihtiyaçları,
yollar var. Cumhuriyet tarihinde 6 bin 100 km bölünmüş yol yapılmış
79 senede. 11 senede biz 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Bunu
muhalefe anlatın. Kardeşlerim yolsuzlukların bir ülke bunu
başarabilir mi? 255 bin dersliği yapabilir mi? 81 vilayette 99
üniversite yapılabilir mi? 230 milyon dolar milli gelir 800 milyon
dolara çıkar mı? Devletin borçlanma faizi yüzde 63'ken 4.64'e düşer
mi. Enflasyon tek haneli rakama düşer mi? Bu gerçekler ortadayken
göremediler. Çünkü bunların gözü var görmez, kulağı var duymaz,
dili var hakkı hakikati konuşamazlar. Çünkü bunların kalpleri
mühürlüdür. Bakınız 3. Köprü yapılıyor, Marmaray yapıldı,
rahatsızlar. Marmaray'ın güneyinde otomobillerin altında geçeceği
tüp geçitler yapacağız, rahatsızlar. Bilseler denizin altından
böyle bir geçit yapıyoruz ona da karşı çıkarlar. Göremiyorlar.
Kanalİstanbul yapılıyor, engellemelere rağmen yapacağız, inşallah
İstanbul Boğazımıza alternatif olarak yapacağız.
"BENİM İZNİM OLMADAN MİT'E MÜDAHALE
EDEMEZSİNİZ"
Kardeşlerim bizim gündemimizde, demokrasi var, milli irade var, siz
varsınız, huzur var, kardeşlik var. Onların gündeminde, yıkmak var,
Türkiye'nin kazanımı yok etmek, büyük projelerini engellemek,
gücünü engellemek var.
İşte gördünüz dün bir gazete, Adana MİT tırlarına yapılan
saldırının görüntülerini yayınladılar. Kim, paralel yapı. İyice
kavradık değil mi, nedir, ne değildir.
"BAZI ABLALAR KAPINIZA GELEBİLİR"
Bazı bayanlar, bazı ablalar kapınıza gelebilir, onlara şunu deyin,
biz ülkemize güveniyoruz, kendimize güveniyoruz. Sizin de güveniniz
varsa parti kurun deyin. O paralel savcılar, MİT mensuplarını yere
yatırıyorlar, tekmeliyorlar. Bu kimin talimatıyla oluyor, yargının,
emniyetin, jandarmanın içine sızanlarla oluyor. Bunlar
yurtdışındanki istihbaratlardan emir alıp kendi ülkesinin
istihbaratına silah doğrultacak kadar vatan hainidirler. MİT,
yardım edecek. Siz bunu engelleyeceksiniz. Ey savcı, paralel
yapının savcısı sen benim iznim olmadan MİT'e müdahale edemezsiniz.
Bu ne cesaret, bu millet bunu affetmez, bu millet bunu unutmaz. Biz
bunun hesabını sormak zorundayız, soracağız.
Benim ülkemin İstihbarat Teşkilatı, Suriye'ye, hem de Suriye'deki
Bayır Bucak Türkmenlerine insani yardım taşıyacak, birileri de
gelecek, bunu silahla, zorbalıkla, yasa dışı şekilde engelleyecek.
Ey paralel yapının savcısı, sen benim bilgim olmadan, iznim olmadan
MİT'e müdahale edemezsin. Yasa bunu emrediyor. Bu ne cesaret? Bu
millet bunu affetmez. Bu millet bunu unutmaz.
Bakın burada şunun da altını çiziyorum, şu an medyada hem
Türkiye'ye hem millete yönelik operasyonu sabırla izliyoruz. Bir
kısım medyanın nasıl aşağılık bir operasyonun içinde olduğunu
görüyoruz.
"AÇIK AÇIK SÖYLÜYORUM, BİZ BU MEDYA OPERASYONLARIYLA
BÜYÜDÜK"
Biz bunları iyi biliriz, bizim hayatımız bu medya operasyonlarıyla
geçti. 1994'te İstanbul'da başa geldiğimizde "Muhtar bile
olamazsın" dediler, ne oldu, bu kardeşleriniz beni Başbakan yaptı.
28 Şubat’ta üzerimize geldiler, danıştay cinayetinde böyle
üzerimize geldiler. Açıkça diyorum biz bu manşetlerle büyüdük, geri
adım atmayız. Ellerinden geleni yapsınlar, hangi manşeti atarlarsa
atsınlar biz bunlara boyun eğmedik, eğmeyeceğiz.
"KADINA ŞİDDET KONUSUNDA ASLAN KESİLİRSİNİZ AMA
KABATAŞ'TAKİ KADIN İÇİN BUNLARI DİYORSUNUZ"
Burada o medya üzerinde aylar geçtikten sonra Kabataş'taki
görüntüleri yayınlayıp, oradaki çirkinliklerin üzerini örtmeye
kalkıyorlar. Gezi olaylarında başı örtülülere yapılan saldırıları
görmüyorlar, bir mağdurenin ifadesine, Adli Tıp raporuna,
mağdurenin bedenindeki darp izlerine rağbet etmiyorlar. İşte bu
kadar. Kadına şiddet konusunda aslan kesilirler ama bir dindar söz
konusuysa bunların pusulası böyle şaşar. Ne marifetiniz varsa,
elinizde ne varsa ortaya dökün. Ey medya son manşeti siz
atmayacaksınız, son manşeti benim milletim atacak. 30 Mart'ta
sandıkta son manşeti bizim halkımız atacak. Ondan sonra hiçbir şey
eskisi gibi olmayacak, hiçbir demokratik ülkede medya ve sermaye
çevreleri bu darbenin içine giremez.
"YARGIDAKİLERE SESLENİYORUM..."
Ben yargıdakilere sesleniyorum. Adalet başka bir şey, hakkı hukuku
tam anlamıyla tecelli ettirmek için mücadele verin. Yargı içindee
önemli bir kısım var ki akılları ipotek altında. İşte o ses
kasetleri sosyal medyada yayınlandı. Yargıda, orduda, askerde şu
kadar var. Bunların derdi Türkiye Cumhuriyeti devleti değil,
paralel yapı, paralel bir devlet anlayışı. Bunların hesabı sorulur,
sadece paralel yapı değil, bu yapının kukla gibi elinde oynattığı
partilerden, medyadan, sermaye çevrelerinden de hesap sorulur.
"BOYUN EĞMEYİN"
Bakın sanatçıların, işadamlarının ,siyasetçilerin kayıtları var, bu
kayıtlarla şantaj yapıyorlar. Buradan çağrı yapıyorum siyasi
partilere, milletvekillerine, sanatçılara, medya mensuplarına bu
şantaja boyun eğmeyin, bu kasetçilerin Türkiye'yi dizayn etme
çabasına ortak olmayın. Siz buna prim vermezsiniz, biz bunları en
kısa zamanda toprağa gömeriz. Bu paralel yapının başka devlet ve
başka odaklarla ülkemizi yıpratmasına izin vermeyeceğiz.
"ÜLKEYE İHANET İÇİNDELER, BAKIN EN SON PEYGAMBERİMİZE
YAPILAN KÜSTAHLIK VAR..."
Hocalarınız, efendileriniz, abileriniz, ablalarınız ülkesine ihanet
etmektedir. İşte MİT'e yapılanlar, kasetler ortada. Kardeşlerim
sevgili Peygamberimize yapılan saldırı ortada. Peygamber efendimiz
Miraç'tan iniyor, kamyonete. Orada onu karşılıyor divaneler. Her an
secaat arzederken şirkatini söylüyor. Dağıttılar, sevgili
Peygamberlerimiz rüyalarında görüyorlar, twittleri iki kat
arttırın, uzaktan ses geliyor arttırın diyor. Her yolu mübah gören
bu hainlerle artık aranıza lütfen mesafe koyun. Şimdi birileri
broşüler dağıtıyormuş, AK Parti'ye oy vermeyin, baŞka güçlü partiye
verin. Bu broşüleri dağıtan arkadaşlara diyorum, kime hizmet
ettiğinizi düşünün. Millet zaten o broşürleri yırtıp atıyor. 30
Mart bu kirli oyunların bozulacağı tarih olacak. AK Parti
adaylarından kimin seçileceğinin ötesinde AK Parti yüzde kaçla
çıkacak bu önemli. 30 Mart Türkiye düşmanlarının bir kez daha
üzüleceği tarih olacak. İşte onun için boş durmayacağız. Bu bir
istiklal mücadelesidir. MİT'in tırlarına saldıranlarla yapılacak
mücadeledir. 77 milyonun bunlara karşı tek yürek olmasını rica
ediyorum.