SON KÖŞE YAZISINDA TÜRKİYE'YE ÖVGÜLER YAĞDIRDI!
Gazeteci ve yazar Fareed Zakaria, dergisi için kaleme aldığı veda yazısında Türkiye üzerinde durdu.
Time dergisine geçmek üzere 14 yıl editör ve köşe yazarı olarak çalıştığı Newsweek'den ayrılan tanınmış gazeteci ve yazar Fareed Zakaria, dergi için kaleme aldığı veda yazısında Türkiye üzerinde durdu.
Zakaria, Türkiye'nin 20 yıl önce Amerika'ya bağımlı bir ülke olarak algılandığını belirterek, “Ancak şimdi, Türkiye'nin canlı bir ekonomisi, öz güveni giderek artan bir demokrasisi var ve başlıca bir bölgesel güçtür. Tüm Avrupa ülkelerinden daha hızlı büyüyor” yorumunu yaptı.
CNN International için dış politika konulu bir tartışma programını da sunan Hint kökenli Amerikan gazeteci ve yazarı Fareed Zakaria, Time dergisine geçmeden önce Newsweek tarafından yayımlanan son köşe yazısında yükselen güçler konusunu ele aldı. “Yükselen Güçler, Güçler Gibi Hareket Etmeli” başlığını kullanan Zakaria, Türkiye üzerinde durduğu yazısının sonunda “Newsweek için ilk köşe yazısı 14 yıl önce yazdım. Bu benim son yazım. Gerçekten büyük bir dergi ve harika bir grup okuyucu için yazmak, benim için bir onur. Teşekkürler” sözlerini kullardı.
Zakaria, veda yazısında “BM'nin yıllık Genel Kurulu sırasında bazı şeyler mutlaka olacağından emim olabilirsiniz. Trafik kötü, konuşmalar, (biraz sıkıcı olsa da) kayda değer olacak ve Mahmut Ahmedinejad saçma bir şey söyleyecek” sözleriyle başladığı, Newsweek'teki son köşe yazısında Ahmedinejad'ın, 11 Eylül saldırılarından ABD'yi sorumlu tutan sözlerine dikkat çekerek “İran gibi büyük bir uygarlık, böyle bir şahıs tarafından temsil edilmesi hala yazıktır” dedi.
Yıllarca bu toplantılara katılan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in oturumlardaki havayı tarif ederken yükselen ülkelerin etkinliği kazanmak için birbiriyle itiştiği bir “tedirginlik ve belirsizlik” atmosferinden söz ettiğini belirten Zakaria, Peres'in “dünya daha büyük ve daha karmaşık oluyor” ifadesini yansıttıktan sonra şöyle devam etti:
“Brezilya ve Türkiye gibi ülkelerin faaliyetlerine ilişkin çok kaygılar oldu ve birçok Amerikalı, bu iki ülkenin, Ahmedinejad ile anlaşıp Amerika'dan uzaklaşan baş belaları haline geldiklerini öne sürüyor. Ancak, bu ülkelerin güç statüsünü değiştiren dinamiği anlamalıyız.”
-TÜRKİYE'YE ÖVGÜ-
Bu çerçevede Brezilya ve Türkiye üzerinde duran Zakaria, Türkiye ile ilgili olarak “Yirmi yıl önce Amerika'nın cömertliğine bağımlı, Amerika'nın güvenlik şemsiyesince korunan ve sessizce Avrupa'nın onayını arayan, bir sepet vakası (durumu kötü olan) ekonomi gibi görülüyordu. Batı'ya ihtiyacı vardı. Ancak bugün Türkiye'nin canlı bir ekonomisi, özgüveni giderek artan bir demokrasisi var ve başlıca bir bölgesel güçtür. Tüm Avrupa ülkelerinden daha hızlı büyüyor ve tahvilleri, birçok Güney Avrupa ülkelerininkinden daha güvenli” değerlendirmesini yaptı. Zakaria, Türkiye'ye ilişkin yorumunu şöyle sürdürdü:
“Dış politikası da, İslami'den çok Osmanlı haline geliyor ve 400 yıl boyunca sahip olduğu nüfuz alanını yeniden tesis ediyor. Türkiye'nin sofistike cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin kararlılıkla Batı'nın bir parçası olmayı sürdürürken Ortadoğu, Orta Asya ve ötesinde artan bir etkisi olduğunu anlatıyor. Geçen hafta New York iken bana 'Türkiye, bölgenin diğer ülkeleri için bir ilham kaynağı haline geliyor' dedi.”
-“YÜKSELEN GÜÇLER, BÜYÜK GÜÇLER GİBİ HAREKET ETMİYOR”-
Fareed Zakaria, Çin, Hindistan ve Brezilya isimlerini vererek yeni yükselen güçlerin doğru bir yaklaşımla güç ve küresel karar mekanizmalarında daha merkezi bir yer işgal etmek istediklerini belirterek, “Ancak fırsat verildiğinde, geniş çıkarları olan büyük güçler gibi hareket ediyor mu? Ticarette mi? Enerji kullanımında mı? İklim değişikliğinde mi? Hayır. Bu ülkelerin birçoğu, bölgesel barış ve istikrar konularında kendilere başvurulmasını isterler. Ancak ulusal çıkarları için uğraşmayı daha büyük bir gayret ile bile sürdürüyorlar” eleştirisini de dile getirdi.