''ŞÖHRET OLAYIM DİYE...'' SONER YALÇIN GAZETECİLERE SESLENDİ!
Odatv davasında tahliye edilen Soner Yalçın kabus dolu 682 gününü Sözcü'ye anlattı.
Odatv davasında tahliye edilen Soner Yalçın, “Şimdi gerçek yavaş
yavaş ortaya çıkıyor. Bize yapılan tertibin benzerleri Balyoz
sanıklarına, Ergenekon sanıklarına da yapıldı. Hasdal’da,
Silivri’de yatan sanıklara çok zulüm çektiriliyor” dedi
Gazeteci-Yazar Soner Yalçın, gazeteciliğini de,
yazarlığını da Silivri Cezaevi’nde yine sürdürdü.
Yazdıklarından dolayı cezaevine konulduğunu
bilmesine rağmen, hiçbir yılgınlık göstermedi. Kendisi
ve aynı davanın diğer sanıklarının durumunu tüm
dünyaya anlattı. Davasının son anda Ergenekon Davası
ile birleştirilmemesi de onun belki de biraz daha erken
tahliyesinin yolunu açtı. Yalçın’ı tahliyesinden
sonra arayanlar, kutlayanlar, sevincine ortak olanlar
çok. Sabaha kadar uyumadı. Sabah erken kalkıp Boğaz’ı
görmek, martıların sesini duymak için arkadaşıyla
kahvaltı yapmaya gitti. Bu ne sevgi… Soner’i tanıyan,
tanımayan herkes kucaklıyor, geçmiş olsun dileklerini
iletiyorlardı. Yanına gelenler, onun büyük bir
haksızlığa uğradığını, yıllardır cezaevinde haksız bir
biçimde tutulduğunu söylüyorlardı.
Türkiye’de gerçekler tehlikeli!
Günümüzde
gazeteciliğin “çok tehlikeli meslek” olduğuna Soner
Yalçın da inanıyor. Dün telefonda şunları söylüyordu:
“Cezaevinde geçirdiğim 632 gün ama ben 700 gün diyorum ve
şöyle düşünüyorum: Türkiye’de gerçekler tehlikeli.
Gerçeği yazan, söyleyen gazeteciye mutlaka eziyet
ediliyor. Kimisi işsiz bırakılıyor, kimisi hapse
atılıyor, kimisi köy kuyularına atılıyor. Bizim
mesleğimiz gerçeği yazmak, gerçeğin yanında durmaktır.
Bizlere tertipler yaparak, cezaevine attırarak belki
‘bu artık kalemini kırar, kalemini büker’ diye
düşünüyorlar. Böyle düşünenler yanılıyor. Cezaevinde
700 gün tutulmam gazeteciliğimden bir şey almadı. Hatta
dünden daha güçlü, daha çelik gibi duruyorum. Bundan
böyle de gerçekleri yazmaya korkmadan devam edeceğim.
Gerçek sonsuzdur ve gerçeği kimse yok edemez. Bazı
kendilerine ‘gazeteci’ diyenler, hakikatleri farklı
göstererek kamuoyunu bir süre kandırabilirler. Şimdi
gerçek yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bize yapılan
tertibin benzerleri Balyoz sanıklarına, Ergenekon
sanıklarına da yapıldı.
Gazetecilere söylüyorum
Şimdi sözüm
gazetecilere: Gazeteci olarak mesleğe devam
edeceksek, gazeteciliğin bir maraton olduğunu
aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Ama bir an önce şöhret
olayım, çok paraya kavuşayım diye gazetecilik
yapılmaz. Bugün medyada olan bu tipler de süpürülüp
atılacaktır. Biz gerçeğe sarılmışız. Onu bırakmaya da
hiç niyetim yok. Gerçekler tehlikeli olur, zulme
uğrayabiliriz ama biz bunu yapacağız.
Hepsi büyük zulüm altında
20 yıl önce
yazdıklarım üzerine komisyon kuruluyor, davalar
açılıyorsa, şimdi yaşadıklarımız için bu kadar yıl bile
beklenmeyecek. Kısa zamanda görecekler gerçeklerin ne
olduğunu. Burada neler olduğu ortaya çıkıyor.
Hasdal’da, Silivri’de yatan Balyoz, Ergenekon
sanıklarına zulüm çektiriliyor. Sezgiyle hukuk olmaz.
Hukuk, somut delille olur.
Savcı Öz TV’de karşıma çıksın!
Sayın Savcı
Zekeriya Öz’e bir çağrım var. Hazırladığı bütün
iddianameleri alsın, istediği televizyonda
karşısına geçip bunları tartışalım. Hangi
televizyonda çıkmak isterse ben hazırım. Çıkıp canlı
yayında bunları konuşalım. Şimdi bu davaların savcısı
olmadığına göre rahatlıkla konuşabilir. Hatta,
delillerini en güçlü gördüğü davayı da konuşalım,
tartışalım. Bu çağrıyı ilk kez sizin aracılığınızla
yapıyorum, bundan sonra da her fırsatta aynı çağrıyı hep
tekrarlayacağım. Ben, ziyaretime gelen
milletvekillerine de, gazetecilere de söyledim. Odatv
davası bir basın davası. Şimdi cezaevinde yatan
insanların durumunu düşünüyorum ve hepsi için içim
yanıyor. Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu kanser hastası. Göz
göre göre gidiyor. Ne yapmış bu adam? Genelkurmay’da
toplantıya katılmakla suçlanıyor. Genelkurmay böyle
bir toplantı yok diyor, Fatih Hilmioğlu böyle bir
toplantıyla katılmadığını söylüyor. Katılsa bile bu
haliyle cezaevinde tutulması mı gerekir. Prof.Dr. Mehmet
Haberal, Yalçın Küçük ve diğerleri niçin cezaevinde
tutuluyor?
Aklım hep geride kaldı
Bu insanlar tutuksuz
yargılansa yurtdışına kaçacaklarına acaba inanan olur
mu? Evet, ben cezaevinden çıktım ama inanın aklım hep
geride kalanlarda… Onlar için yazacağım, onların
durumunu ve nasıl bir haksızlıkla karşı karşıya
bulunduklarını ortaya koymaya devam edeceğim.”
Cezaevindeki son fotoğrafı CHP’li vekillerle
çektirdi
CHP Cezaevi İnceleme Komisyonu
Üyeleri Veli Ağbaba, Nurettin Demir ve Özgür Özel’in
arasında de bulunduğu 16 milletvekili Soner Yalçın’ı
cezaevindeyken ziyaret etmişti. CHP’li Özel, Yalçın’ın
cezaevindeki son fotoğrafını SÖZCÜ’yle paylaştı.
CHP’li Özel, o ziyarette Yalçın’ın söylediklerini
şöyle anlattı: “Odatv davasının diğer davalarla ortak
noktası iddinameye kaynaklık eden çalışmanın cemaat ve
onlarla ilişkili polisler tarafından yazılmasıdır.
Odatv davasında gerçeği aramıyorlar. Gerçeği arasalar
bulurlar ama öyle bir niyetleri yok. Bu dönem, darbe
dönemlerine çok benziyor. Cezaevlerinde resim yapmak
darbe döneminde Uruguay’da yasaktı. Bugün de Türkiye
cezaevlerinde yasak. Deniz Gezmiş’in karakalemle
fotoğrafını yapmak bile yasak. Cezaevinde yatmanın
olumlu etkileri de oldu. Dışarıdayken küs olduğum
herkesle barıştım. Örneğin Doğu Perinçek ile…”
Saygı ÖZTÜRK / SÖZCÜ