4-5 saniye koynuma koydular. Sonra götürdüler çocuğumu. Giyinme odasına çıktıklarında eşimi çağırmışlar. Bir kadın hemşire, nefesini dinlemiş. 'Nefesinde problem var, birkaç gün yoğun bakıma alalım tedbir amaçlı' demiş. Eşim de kabul etmiş. Daha sonra beni odaya çıkarttıklarında da iki hemşire geldi. 'Çok ciddi bir şey yok.
İki gün yoğun bakımda misafir edeceğiz' dedi. Benim taburcu vaktim geldiğinde çocuğumu sorduk. 2 gün daha durması gerektiği söylendi. Biz elimiz boş eve gittik. Pandemi dönemiydi, göstermiyorlardı. Kadın doğum doktorumuzdan rica ettik. Her gün en azından bir fotoğraf istedik. Bu dört gün içerisinde bir tane fotoğraf geldi. 'Neden diğer günlerde göndermiyorsunuz' dediğimde 'Yasakmış' dediler.
Yedinci günde arandık bir hemşire tarafından. 'Taburcu olacak, bir kan tahlili yapacağız ve evinize gidebilirsiniz' denildi. Kan tahlili yapıldığında bu kez yüksek enfeksiyon çıktı. 'Bu şekilde gönderemeyiz. Hayati tehlikesi oluşabilir. Birkaç gün daha kalacak. En azından enfeksiyon inene kadar' dediler.
'Enfeksiyon neden kaynaklandı' dediğimizde hastaneden kaynaklandığını söylediler, itiraf ettiler. Görmek istiyoruz, göstermiyorlar. Hemşireler maskesiz, eldivensiz, ellerinde çaylar, kahveler girip çıkıyor."