Siz o “Muz”unuzu alında! Bu muzun neresi sanat eseri?
Medyaradar analisti Atilla Akar, “Duvardaki Muz” saçmalığının 6.2 milyon dolara sanat eseri diye satılmasını “insanlığın kültürel ve sanatsal birikimine, uygarlığın yüzlerce yıllık estetik değerlerine bir saldırı ve hakaret” olarak değerlendirdi…
Efendim; dünyanın çıldırdığının hatta belki de kıyametin yaklaştığını gösteren işaretlerin belki birçok emaresi vardır. Lakin ben bunları fazla önemsemiyorum. Benim için tek alamet var. O da dünyaca ünlü müzayede salonlarında yapılan kimi müzayedelerde arttırmaya konulan eşya ya da sözüm ona sanat eserlerinin ulaştığı çılgın rakamlar. İşin maddi yönlerine pek aklım ermez. Belki de para aklıyorlardır kim bilir?.. Ya da sanatta bir tür “Keriz silkeleme” yöntemi mi acaba?..
Bu müzayedelerin bazılarında veya e-by ortamlarında şimdiye kadar öyle saçma sapan eşyalar öyle astronomik rakamlara satıldı ki insan şaşırmadan edemiyor. Şakayla karışık ve abartarak söylüyorum filanca popçunun sıçmıklı, osuruklu donları, sümkürülmüş mendilleri, kusmuklu peçeteleri, kullanılmış prezervatifleri, çocukken kullandığı oturağı, falanca şarkıcının pedleri, vb binlerle başlayıp milyonlara kadar varabilen rakamlara satılabiliyor. Akıl alır gibi değil!..
Misal, aklıma geldi bir ara Uzay Yolu (Star Trek) dizisinin meşhur Mr. Spock’ın takma kulakları 1750 sterline satılmıştı. Giydiği üniformaya ise 75 bin sterlin ödenmişti. Michael Jackson’ın eldiveni ise 190 bin dolara gitmişti. Lakin benim en çok dikkatimi çeken “Çavdar tarlasındaki Çocuklar”ın ünlü Amerikalı yazarı J. D. Salinger’a ait klozetin 1 milyon dolara satışa çıkartılması olmuştu. Bunlar aklımda kalanlar. Daha neler var…
Gerçek Sanatın Ölüm İlanı!..
Neyse biz gene esasa dönelim. Elbette burada söz konusu olan gerçekte sanatla ya hiçbir ilişiği olmayan ya da oldukça basit seviyede bir sanat türünün pazarlanması. Kimileri buna “Kitsch Sanat” diyor. TDK’ya göre Kitsch sanat “Sözde sanat eseri. Sanat değeri olmayan, değersiz eser, bayağı şey, zevksizlik” olarak tanımlanıyor. Bana göre ise “B.ktan sanat” demek yeterli. İlkel insanların mağara duvarlarına yaptıkları resimlerden bile geri bir anlayış bu. “İnsanlığın ilerleyişi” adına utanç verici!..
Ortalığı kirleten acayip duvar resimlerinden tutun her tür estetik ve mana yoksunu resim, heykel, mimari ve her çeşit popüler kültür ürününü bunun içine katabiliriz. İnsanlığın mental alçalışına paralel giden ve giderek soysuzlaşan bir sanat türü bu. Bunu savunmak “Sanatta özgürlük”, “Demokratikleşme” adı altında saçmalama özgürlüğünü savunmak gibi yani. Hiçbir entel-dantel lafazanlık bunu örtemez!..
İçi Boş, Manasız Bir Saçmalık!..
Lakin bana kalırsa bugün olay artık “Kitsch Sanat” ı da geçmiş durumda. İçi boş, ruhtan ve estetikten yoksun, hiçbir kaygı gütmeyen “Ben sanat dedim sanat oldu” mantığıyla yapılmış, sanatla adeta alay eden tırışkadan sanattır. Kapitalizmin, meta fetişizminin, tüketim ekonomisinin, sürüleşmenin sanattaki zirvesidir bu.
Yanı sıra geçmişin rafine zevklerine sahip aristokrasinin aksine iyice görgüsüz kalan burjuvazinin rağbet ettiği ve para sarf ettiği bir alan olarak göze çarpıyor. Galeriler bu tarz saçmalıklarla dolu…
Çoban yağı Bol Bulunca!..
Fakat bana kalırsa bu son “Duvara bantlanmış muz olayı” mevcut duruma iyice tüy dikti. (Dikkatinizi çekerim natürmort olarak muz tablosu değil, muzun kendisi) Bundan ötesi ne olur bilmiyorum ama olursa da şaşırmam. Haberi görünce kan beynime sıçradı. İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan’ın ‘Comedian’ adlı eseri (Bence gerçekten komedi ama daha ziyade traji-komik) Sotheby’s müzayedesinde 6.2 milyon dolara (Yaklaşık 214 milyon lira) alıcı bulmuş. İlk halinde 30 sente bir sokak satıcısından alınan muz ünlü kripto para platformu TRON’un kurucusu Çinli Justin Sun tarafından satın alınmış. Bu da Çin’in yeni yetme, ne idiği belirsiz “Sosyalist burjuva” larından biri olsa gerek!..
Lakin parayla oynayan işadamı satın aldıktan sonra muzu hem afiyetle yemiş hem de öncesinde alay eder gibi “Bu eserin gelecekte daha fazla düşünce ve tartışmaya ilham vereceğine ve tarihin bir parçası olacağına inanıyorum.” diyerek şımarıkça adeta dalga geçmiş. (Bizim Ajdar’ın “Çikita muz” şarkısı eşliğinde yeseymiş bari. İkisi birbirini güzel tamamlarmış!) Pek merak ettim, sormak lâzım: Neye ilham verecekmiş acaba? İnsanlığın yüzlerce yıllık sanat birikimiyle alay etmeye mi?
Bunlarda Tablo Tahripkârları!..
Sanat düşmanlığı sadece “Kitsch Sanat” ürünlerini desteklemekle olmuyor. Son zamanlarda muhtelif bahaneler altında gerçek sanat eserlerine saldırganlıklar gündeme getiriliyor. Bunların en başında ise “İklim Aktivisti” (Şu Greta Thunberg ile aynı tayfadan yani!) kisvesine sığınmış embesiller tarafından yapılıyor. Biri o yandan biri bu yandan vuruyor anlaşılan. Bunlarda başka şekilde kullanışlı aptallar!..
Bunlar dikkat çekmek için her yolu deniyorlar. Örneğin onlardan bir grup ressam Gustav Klimt'in Viyana'da bulunan Leopold Müzesi'ndeki 1915 tarihli "Ölüm ve Yaşam" tablosunu siyah boya sıçratmak suretiyle hedef almıştı. Akılları sıra "Petrol ve gaz için yeni sondajları protesto” ediyorlarmış. Bir diğer iklim aktivisti grup daha geçenlerde Paris’te ünlü “Mona Lisa” tablosuna çorba atacaklardı. Bu sayede “Tarım sistemini protesto” ediyorlarmış. Neyse ki tabloya bir şey olmamış. Bunlar daha öncede İngiltere’nin Londra'daki National Gallery'de sergilenen Vincent Van Gogh'un "Ayçiçekleri" tablosuna domates çorbası atmış, Almanya'daki Barberini Müzesi'nde sergilenen Fransız ressam Claude Monet'in "Saman Yığınları” serisinde yer alan bir eserine ise patates püresi fırlatmıştı.
Anlaşılan hayatlarında pozitif bir amaç bulamamış, canı sıkılan, anlam ve heyecan arayışındaki, beyni boş bu süzme salaklar gerçek sanat eserlerine musallat olmuşlar. Artık ne halt yediklerini sanıyorlarsa!..
Küresel Şımarıklığın Sanat Anlayışı!..
Neyse, gene ana konuya dönelim… Artık küresel – kapitalist şımarıklık ayyuka çıkmış durumda. Bu son “Muz” olayı da onun bir parçası sadece. Paranın egemenliğinin artık iyice çıldırdığının bir göstergesidir. (Bir yanda yoksul hatta aç milyonlar bir yanda bir muza çakma sanat adına milyonlar verebilen insan müsveddeleri.) Görgüsüzlüğün, aptallığın, cehaletin pik noktası. İnsanlığın küresel şaşırmışlığının bundan iyi delili olabilir mi?
Sanatsal açıdan ise bana göre insanlığın kültürel ve sanatsal birikimine, uygarlığın yüzlerce yıllık estetik değerlerine bir saldırıdır. Alay etmedir. Büyük ressam ve heykeltıraşlara, Botticelli’ye, Michelangelo’ya, Albrecht Dürer’e, Bosch’a, Donatello’ya, Tiziano’ya, Diotto’ya, Raphael’e, Rubens’e, Bernini’ye, Valazquez’e, Rembranndt’a, El Greco’ya, Leonardo da Vinci’ye, takiben Goya’ya Van Gogh’a, Monet’e, Renoır’a, Gaugugin’e, Matisse’e, Dali’ye, Picasso’ya, vb hakarettir.
Eğer siz o muza herhangi bir şekilde “Sanat eseri” muamelesi edecekseniz bütün bu ressamları sanat tarihinden silmeniz gerekecektir. Çünkü ikisi bir arada olamaz. Siz kimle kafa buluyorsunuz kardeşim?..
02.12.2024