SİZ NE YAPTIĞINIZI SANIYORSUNUZ? SALİH TUNA YENİ ŞAFAK GAZETESİ'NE İSYAN ETTİ!
Yeni Şafak yazarı Salih Tuna hangi habler yüzünden gazetenin yayın yönetmeni Yusuf Ziya Cömert ve editörlerine 'Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz" diye sordu?
Yeni Şafak gazetesine isyanımdır!
Genel Yayın Yönetmenimiz Yusuf Ziya Cömert Bey ve sayın editörlerimiz siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?
Kılıçdaroğlu'nu iki gündür manşetten dövüyorsunuz!
Niye?
Gazetemize müstekreh bir iftira attı diye!
Aynı iftirayı vaktiyle Baykal da atmış; "Para alan da iddiasını ispatlamayan da ahlaksızdır" diye manşetten çakmıştınız.
Hatta mahkemeye vermiş, tazminata mahkum etmiştiniz.
Görüyorum ki aynı tarifeyi Sayın Kılıçdaroğlu'na da kestiniz!
İlkin...
"Para alan da veren de iddiasını ispatlamayan da namussuzdur" manşetiyle kafasına kafasına vurdunuz.
Dünkü nüshamızda...
"Yeni Şafak'a çamur atmak için Baykal'ın miadı dolmuş iftiralarına sarılan Kılıçdaroğlu yargıya hesap verecek" dediğinize göre, rezil rüsva etmek yetmedi.
Bi güzel parasını da alacaksınız.
İyi de, şu fakiri hiç mi düşünmüyorsunuz?
Yanlış anlamayın, parasını alın; işin orasında değilim. Daha az "Etro gömlek" giyip tazminat cezasını ödesin, şuncacık acırsam adam değilim.
Beni "mevzusuz" bıraktınız; onu diyorum!
Ne istediniz benden?
Ertuğrul Beyciğim dere kenarına düştü; Bekir Coşkun'um kayıp; Oktay Ekşi'm istifa etti; Ahmet Hakan kardeşim tat vermiyor!
Bir Gandi Kemal'im vardı onu da çok gördünüz!
Söyler misiniz ben şimdi ne yapayım?
Demokratik açılımdan, Kürt sorunundan, komplo teorilerinden sıkıldığımda nerelere kaçayım?
Sahillere vurup zeytinyağı mı yazayım, habire sinema-tiyatro muhabbeti mi açayım, yoksa deney farelerinden mi bahsedeyim?
Hayır yani, hepsi elimden gelir yazarım, da, hiçbiri Sayın Kılıçdaroğlu kadar iş yapmaz.
Her şeyden önemlisi de zevk vermez.
Sakın bana "Gandi Kemal'ini yemedik ya, bildiğin gibi yaz çiz..." falan demeyin!
İnsan yüzüne çıkamaz hale getirdiniz işte, daha ne yapacaktınız?!
Oyun hamuru olsa bu saatten sonra şekil almaz.
İnsafınıza ne oldu; ben şimdi bunun neresinden randıman alayım?
"Bu İftirayı Yalarsın Kemal Efendi" diye de çakmışsınız!
"Yalar", ne var bunda?!
Daha önce de kaç kez sözünü "yalayıp" yutmuştu; bilmeyen mi var?!
Küçük bir uyarı yapıp 24 saat sabretseydiniz, mahkeme marifetiyle değil, kendiliğinden "yalardı" zaten.
Bu kadar haşat etmeye ne gerek vardı.
Bir de, "iddianı ispatlamayan..." deyip saydırmanız yok mu?
Vah ki ne vah!
Yahu "Başbakan, İsviçre bankalarında hesabı olmadığına dair yazı alsın..." diyebilen bir insan evladından neyin ispatını soruyorsunuz?
Şuncacık şeyi öğrenemediniz mi hâlâ: "Wikidaroğlu" içtihadına göre, müddei iddiasını ispatla mükellef değildir.
Tam aksine, o iddia edecek, siz de kendinizi aklamak için yollara düşeceksiniz!
Budur.
Haa, derseniz ki, ben iddiada bulunayım, o yollara düşsün; bu da olur!
Olur, ama, biraz rizikolu!
Zira yollara düşünce bir daha dönmeyebilir. Yolda izde kaybolabilir.
Sizin de istediğiniz bu değil mi zaten?
Değilse, Gürsel Tekin'i manşete çıkarmalar, CHP'ye lider olmak istediği hakkındaki o lakırdılar ne oluyor?
Açık söyleyin:
CHP'nin başına Gürsel Tekin'in geçmesini istiyorsunuz değil mi?
Bunun için mi Kılıçdaroğlu'nu yerin dibine sokuyorsunuz?
Aklınızın bir köşeciğine şunu koyun: Elimde bu köşe olduğu sürece, bu korkunç "planınıza" direneceğim!
Gerekirse, Can Yücel'in "Sevgi Duvarı" şiirindeki, "Ne kadar rezil olursak o kadar iyi" mısraını Kılıçdaroğlu'nun terennüm etmesini sağlayacağım.
Gerekirse, "Dayan Wikidaroğlu, yettim!" diye haykıracağım.
Tek başıma kalsam da direneceğim.
Kılıçdaroğlu'nu ne size, ne de Gürsel Tekin'e yedireceğim!
Salih Tuna/Yeni Şafak