"SİZ BAKMAYIN TAKKESPOR'DA OYNADIKLARINA...ESKİDEN LİBOŞSPOR"DA OYNUYORLARDI"!HÜRRİYET YAZARI YILMAZ ÖZDİL,MEDYADAKİ TAKIM SAVAŞLARINI NASIL Tİ'YE ALDI?..
Futbolcu değil aslında bunlar...Amigo.Lisansları sahte.Onun için, dikkat ederseniz, sadece ayakları oynamaz...Başları kıçları da oynar.Çoğu kiralıktır...Parayı kim bastırırsa, onun soyunma odasına girerler, onun renklerinde idmana çıkarlar.
Türk basınındaki futbol takımı savaşına Hürriyet yazarından son nokta... Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil, yine sivri diliyle "Futbolcu değil aslında bunlar. Siz bakmayın Takkespor'da oynadıklarına. Eskiden Liboşspor'da oynarlardı" diyerek çalım attı.
İşte o yazı...
Takım...
FUTBOLCU değil aslında bunlar... Amigo.
*
Lisansları sahte.
Onun için, dikkat ederseniz, sadece ayakları oynamaz...
Başları kıçları da oynar.
*
Forma aşkları yoktur.
Siz bakmayın Takkespor´da oynadıklarına... Eskiden Liboşspor´da oynuyorlardı.
Sülü´nün kulüp başkanlığı döneminde, Çobanidmanyurdu için ter döktüler. Rahmetli, ahirete transfer olmadan önce de, Papatyagençlik´te.
Çoğu kiralıktır...
Parayı kim bastırırsa, onun soyunma odasına girerler, onun renklerinde idmana çıkarlar.
Bir ara Takunyaspor´da da oynadılar; ancak, krampon yerine illa takunya giymek istedikleri için, 100 bin maç saha kapatma cezası aldılar.
Kıvraktırlar.
Zarif bilek hareketleri vardır.
Küme düşseler bile, bir de bakarsın ki, öbür sezonda, şampiyon takımın otobüsüne binivermişler.
Şike yaparlar...
Yenilseler de, hezimet üstüne hezimet alsalar da, kömür-bulgur falan dağıtarak, alkış toplarlar.
Rakibe kırmızı...
Taraftara yeşil kart verirler.
Şahsi oynarlar.
Kendi ortalarına, kendileri vururlar.
Verkaç bilmezler... Kaleyi boş bulurlarsa, vurkaç´ı iyi bilirler.
Kendilerine pas verirler.
"Duvar" pası.
Fikstürü kendileri çeker.
Deplasmana gitmezler!
Kendi sahalarındaki maçlara çıkarlar, kendi pozisyonlarını ballandıra ballandıra yorumlarlar, kendi kendilerini omuzlara alırlar.
Bunların oynadığı futboldan medet umanlar çöpten marul toplarken, onlar, dolgun primleriyle aldıkları ciplerle çalım atarlar.
Köşe oldukları için köşe vuruşlarını severler; oralardan iyi vururlar.
Baraj... İşlerine gelirse severler, "yüzde 10´luk baraj iyi" derler; işlerine gelmezse sevmezler, "yüzde 10´luk baraj çok" derler.
Karambolden ürkerler.
Ceza sahasının içi karışırsa, "yan bağlarım çekti" filan deyip, yurtdışına tedaviye kaçarlar!
Tekmeye kafa uzatmazlar.
Kıstırırlarsa...
Kafaya tekme atmaya bayılırlar.
Maçın başında "kale mi, top mu" diye yazı tura atılırken, para yanlışlıkla yere düşsün...
Üstüne plonjon yaparlar.
Sıkışınca, taca atarlar.
"Senden çıktı" derler.
9 kusurlu hareketin 9´unu da yaparlar.
Elle oynarlar...
Tabanla girerler...
Ofsaytta yakalanırlar...
Avantaja bırakılır!
Bi dokun...
Anında yere atarlar kendilerini.
Penaltı!
Hakem onlardan nasıl olsa.
Bileklerini kessen...
"AB" rh negatif akar!
Bonservis bedellerini AB öder ama, AB liglerinde değil, bizim ligde top koştururlar.
Hatırlarsınız AB´ye attıkları golü...
"Ters köşe" dediler.
"90´a taktık" dediler.
Havaifişek attılar.
Neticede, top bizim ağlarımızda!
Asla jübile yapmazlar.
Stadyum satışına aracılık yapıp, komisyon kollarlar. Maça gitmek iste, "bilet bitti" derler. Boş tribünlere, eşlerini dostlarını doldururlar, kendilerine tezahürat yaptırırlar. Megafondan birbirlerinin isimlerini anons ederler. El ele tutuşup, Meksika dalgası yaparlar. Buz gibi gol at, saymazlar... Altı pas