SİYAD eski başkanından Atilla Dorsay'a sert yanıt!
SİYAD eski Başkanı Tunca Arslan, Atilla Dorsay'ın SİYAD'la ilgili sözlerine sert yanıt verdi.
SİYAD Eski Başkanı Tunca Arslan Aydınlık gazetesindeki köşesinde
Atilla Dorsay’ın Cumhuriyet gazetesindeki röportajında SİYAD’la
ilgili sözlerine yanıt verdi.
Dorsay Cumhuriyet gazetesindeki röportajında SİYAD’la arasının
bozuk olduğunu belirtmiş ve “Henüz Onursal Başkanlık’tan ayrılmadım
ama an meselesidir. Var olan yönetim kuruluyla kafalarımız
kesinlikle uyuşmuyor. Hatta 8-9 ay önce yayımladıkları bir
protestoda beni 'Yeni Emek Sineması’nın adamı' olmakla suçladılar.
Ben ki Emek Sineması yüzünden gazetemden ayrılıp tüm mesleki kazanç
kapılarımı kapatmış bir insanım. Hiç utanmadan bana böyle bir sıfat
yakıştırdılar. Sonuçta bu yıl ilk defa oylamalarına katılmadım,
ödül törenine de katılamayacağım. Şu andaki SİYAD yönetimini son
derece egoist, bu işten anlamaz insanlar yönetiyor. İlk seçimde bu
yönetim gitmediği sürece de SİYAD’ın hiçbir şeyine katılmayacağım.
Onu küstür, bunu küstür, şunu it, buna laf et... Ondan sonra SİYAD
iktidara karşı mücadelede yerini alacak. Nah alır” ifadelerini
kullanmıştı.
DORSAY'A YANIT
SİYAD eski Başkanı Tunca Arslan ise Aydınlık gazetesindeki
köşesinde Dorsay’a yanıt olarak şunları yazdı:
“Bugüne dek Atilla Dorsay’la ilgili kaç yazı yazdım, sayısını
hatırlamıyorum.
Sinema eleştirisini ülkemizde kurumsallaştırmayı başarması, 50
küsur kitabıyla sinema kültürümüze kattıkları, kurucularından biri
olduğu Sinema Yazarları Derneği - SİYAD çatısı altındaki
çalışmalarımız nedeniyle, “Hepimiz Dorsay’ın paltosundan çıktık!”
diye yazmışlığım bile vardır zamanında.
Her ağabey - kardeş ya da dostluk ilişkisinde olduğu gibi zaman
zaman sert tartışmalarımız da oldu kuşkusuz ama kendi adıma şimdiye
kadar Dorsay’a saygıda fazla kusur etmediğime inanıyorum.
Fakat bu yazı epeyce farklı olacak... Atilla Dorsay epeyce
farklılaştı, epeyce değişti çünkü.
SAHTE VE RUHSUZ EMEK
2009’dan itibaren tarihi Emek sinemasının hukuksuzca ve bin bir
yalan söylenerek yıkılıp yerine dikilecek alışveriş merkezine karşı
ilk ayağa kalkanlardan biriydi Dorsay. Mimar kimliğiyle de bu
garabete karşı mücadele etti, “Emek yoksa ben de yokum!” diyerek
protesto amacıyla gazetesinden ayrıldı, neredeyse sloganlaşan bu
sözünü başlığa taşıyarak bir kitap çıkarttı, bu konuda örnek tavır
sergileyen binlerce insandan biri oldu, eylemlere katıldı.
Derken, yaklaşık bir yıl önce, 2016’nın ortalarında, tam da sahte
Emek’in halkla ve basınla ilişkilerini yeni bir ajans üstlenmişken,
aniden 180 derecelik şaşırtıcı bir dönüş yaptı Dorsay: utanmazlık
anıtı olarak yükselen ucubede, “Emek’in ruhunu yeniden hissetmeye,
salonun duvarlarında replikleri yeniden duymaya” başlayıverdi.
“Emek Yoksa Ben de Yokum!” adında bir kitap yazmışlığı vardı ama
artık ne olduysa, “Emek’in yeni haline karşı çıkmıyorum. Bugünkü
Emek’i naçizane destekliyorum, savunuyorum” demeye karar verdi.
Argümanlarından biri, “İnsan yaşlandıkça daha gerçekçi oluyor”
şeklindeydi ama bir yıl içinde nasıl bu kadar hızlı “yaşlandığı”
hiç anlaşılamadı.
Sürecin başından beri Emek sinemasının yıkımına karşı mücadele
yürüten ve sahte Emek’i boykot edip burada düzenlenen hiçbir
etkinliğe katılmayacağını ilan eden SİYAD’la arasındaki ilk büyük
çatlak da doğal olarak bu nokta oluştu. Dernek boykot ediyor,
derneğin onursal başkanı ise röportaj üstüne röportaj verip sahte
Emek’i öve öve bitiremiyordu.
SİYAD’A ‘NAH!’ ÇEKMEK
“Bu gazetedeyken Emek’i savunamam” diyerek Sabah’tan ayrılan
Dorsay, bu kez de, “Bu dernekteyken sahte Emek’i savunamam”
gerekçesiyle SİYAD’dan ayrılma noktasına gelmekte sakınca
görmemişti. 13 Mart’ta Cumhuriyet’te yayımlanan röportajında da
bunu dile getiriyor ve “SİYAD’a kırgınım, onursal başkanlıktan
ayrılmam an meselesi” diyordu zaten.
Derneğin halihazırdaki yöneticilerine demediğini bırakmayan Dorsay,
inanmayacaksınız ama SİYAD’a “nah!” çekmeyi de ihmal etmiyordu
Emrah Kolukısa’nın sorularını yanıtlarken.
İlginçtir, bu ülkede alçakça tezgâhlanan komploların sorumluları ve
tetikçileri oldukları gerekçesiyle hapse tıkılan Ahmet ve Mehmet
Altan biraderlere, firari Yavuz Baydar’a, Mümtazer Türköne’ye vs.
övgüsünü hiçbir zaman esirgemedi Dorsay... Zaman’ın kapatılmasından
sonra Gülen Cemaati’nin çıkardığı Yarına Bakış gazetesindeki köşe
komşularından hep özlemle söz etti...
Buna karşın, her şeye rağmen onurunu korumakta ısrarlı davranan 50
yıllık eleştiri kurumu SİYAD’a hakaretler edip “nah!” deme
noktasına vardıysa, “o an” çoktan gelmiş demektir.
Sahte Emek’e doğru, yolunuz açık olsun Atilla Bey!”